Alternatif Su Forumu'nda "Kadınlar ve Su" panelinde suyun özelleştirilmesine karşı mücadelede kadınların Güney Afrika'daki deneyimlerini aktaran Virginia Setshedi, "Kadınları harekete geçirmek önemli. Karar süreçlerinde, su yönetimine katılmalıyız" diye konuştu.
bianet'in sorularını yanıtlayan Afrika Su Ağı üyesi Setshedi, kadınların önce kendi yaşadıkları çevredeki kadın örgütlenmesine katıldıklarını, daha sonra örgütlerin su hakkını toplumsal cinsiyet odaklı bir şekilde gündemlerine almasıyla, kadınların su hakkı mücadelesine de katıldıklarını söyledi.
"Kadınlar suya en yakın olan kişiler. Dolayısıyla suyu yönetebilirler" diyen Setshedi, "Eğer suyun özelleştirilmesine izin verirsek, sanki su yokmuş gibi yaşamaya alışacağız" diye konuşuyor.
"Kadınlar acil servis gibi"
Kadınların suya, suyla ilgili sağlık hizmetlerine, su temizliğine olan kişisel ihtiyacının erkeklerinkinden farklı olduğunu vurgulayan Setshedi, "Kadınlar acil servis gibi. Su yoksa bulmaya gidiyor, hastane yoksa evde bakım yapıyor, çocuklar okula gidemiyorsa, çocuklara bildiklerini öğretiyor" diyor. 10 yaşından beri 25 litrelik su bidonunu her gün taşımaktan bıktığını dile getiriyor.
Kadınlar "artık yeter" deyince...
Su, gıda ve sağlığa erişimin birlikte ele alınması gerektiğinde ısrar eden Setshedi, 2 milyondan fazla insanın suya erişiminin olmadığı ülkesinde, şirketlerin kontörlü sayaçları devreye sokmasının ardından kadınların "Elimdeki parayla su mu, ekmek mi almalıyım" gibi bir ikileme sıkıştırıldığını da anlatıyor.
Kadınların örgütlenip "artık yeter" demesiyle özelleştirme karşıtı kampanyalarının başladığını, "Sayacı yok et, bedava suyun tadını çıkar" sloganıyla sayaçları devreden çıkardığını, sayaçların takılmasını engellediğini aktarıyor.
Güney Afrika'da başarısızlığa uğrayan su özelleştirmelerine dair de ülkesindeki bir deyişi anımsatıyor: "Bir kadına vurursan, bir kayaya vurmuş olursun."
"Kadınların deneyimleri su yönetiminde yer almalı"
Dünkü (22 Mart) panelde, Güney Amerika ülkelerindeki kadın hareketleriyle birlikte çalışan Almanya merkezli Ecomujer üyeleri Monika Schierenberg ve Kristine Karch da, toplumsal cinsiyet rolleri ve evdeki bakım işleri nedeniyle, kadınların geleneksel bir su yönetimi bilgisi olduğunu, su yönetiminde üst düzey merkezi planlamalardan çok, yerel yaklaşımların ve kadınların bilgisinin yer alması gerektiğini söylediler.
Schierenberg ve Karch'a göre, suyun ve suya ilişkin sağlık hizmetlerinin yönetiminde, kadınlar merkezi aktör olarak kabul edilmeli.
"Barajlar zorunlu göçle önce kadınları mağdur ediyor"
Demokratik Özgür Kadın Hareketi'nden Hacire Özdemir'se Güneydoğu'daki baraj projelerinden yola çıkarak, bu barajların yüz binlerce insanı yerinden ettiğini, bunun kadınları daha çok etkilediğini, yerinden edilen Kürt kadınlarının metropollerde dil sorunu yaşarken, kentlerde de özgürlüklerinin kısıtlanıp daha çok eve kapanmaya zorlandığını anlattı.
Çınar: Örgütlenmekten başka yol yok
Emekçi Hareket Partisi'nden Melike Çınar da, toplumsal cinsiyet rollerinin temizlik, bakım işlerini ve "sorun çözme sorumluluğu"nu kadınların üzerine yıktığını belirttikten sonra, "Kadınlar için örgütlenmekten başka yol yok" dedi. (TK)