İstanbul Çağlayan Adliyesi’nin içinde öldürülen Hanime Aslan ve koruma polisi Emrah Taşdemir’le ilgili davanın üçüncü duruşmasında, kadın örgütleri bir basın açıklaması yaparak “Koruma kararına rağmen öldürülen kadınların ölümünden öncelikle devlet sorumludur” dedi.
Hanime Aslan, kocasından şiddet gördüğü için çağrılı koruma tedbiri çıkartmış, “Ölümle tehdit ediliyorum” diye ifade verdiği duruşma çıkışında kendisini koruyan memurla birlikte öldürülmüştü.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, koruma altında öldürülen hiçbir kadın olmadığını söylemiş, gazetecilerin Hanime Aslan cinayetini hatırlatması üzerine “O farklı bir durum” diye cevap vermişti.
150’nin üzerinde kadın örgütünden oluşan Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu, duruşma öncesinde adliye önünde bir araya geldi. İslam’ın sözlerini eleştiren kadınlar, Ayşenur İslam’ın kadın cinayetleri açısından bakanlığını “temize çekmeye” çalışan bir söylem geliştirdiğini söyledi.
Grup adına Nergis Şen’in okuduğu basın açıklamasında sadece Temmuz 2014’de de öldürülen kadınlardan ikisinin kocaları hakkında çıkarttıkları uzaklaştırma kararlarına rağmen öldürüldüğü hatırlatıldı.
Meclisin, kadın ve trans cinayetleri gündemi ile olağanüstü toplanması talebi tekrarlanırken, açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Hanime Aslan’ın “ölümle tehdit ediliyorum” diye ifade verdiği duruşma çıkışında, Adliye binası önünde ve korumasıyla birlikte öldürülmesi karşısında bir kez daha tekrar ediyoruz: Tutuklamak için kadınların öldürülmesi mi gerekiyor?
“2008’de beş kere şikayet etmiş olmasına rağmen, sokak ortasında öldürülen Fatma Babatlı’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan davasında devletin yaptığı savunma ibret vericidir. Savunmada, kamu görevlilerinin farklı davranmış olsalardı dahi ölüm olayına engel olamayacakları belirtilerek kolluk öldürülmenin önüne geçemez denmiştir.
“Kadınları korumanın yolu, kağıt üzerinde kalan koruma kararları vermek; kadınların can güvenliğini sağlayamadığınız gibi korumaların da öldürülmesini göze almak değildir. Erkek şiddetine karşı politikaların merkezine erkekleri engellemek üzerine politikalar konmalıdır.”
Ne olmuştu?
Hanime Aslan, şiddet gördüğü için çağrılı koruma tedbiri çıkarttı ve dava açtı. Oğlu D.Z., adliyeye gelerek duruşma çıkışında annesini ve koruma memurunu öldürdü.
3 Haziran’daki ilk duruşmaya tutuklu sanık D.Z. ve tutuksuz yargılanan baba H.Z. katıldı. D.Z. “asker kaçağı” olduğu için adliyeye giremediğini, adliye kapısında beklerken babasıyla yaptığı telefon görüşmesinde babasının annesine zarar vermemesi için yemin ettirdiğini söyledi. “Babamın bu cinayetle ilgisi yok” dedi.
H.Z. karısıyla barışmak için adliyeye gittiğini öne sürdü. Tanık olarak dinlenen koruma memuru D.A. ise, H.Z.’nin duruşma öncesinde barışçıl olmadığını, cinayetler sonrası da Adliye önünde gördüğünde heyecanlı olduğunu söyledi. H.Z. ilk duruşmada tutuklandı.
1 Temmuz’da görülen ikinci duruşmada Mor çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın müdahillik talebi reddedildi. H.Z.’nin kızkardeşi ve Hanime Aslan’ın 13 yaşındaki çocuğu ifade verdi.
Duruşmaları çok sayıda feminist ve avukatın yanı sıra, öldürülen koruma polisinin polis arkadaşları da takip ediyor. (ÇT)
* Haber fotoğrafı: Melike Futtu