Muhtar Nalbantoğlu'nun avukatı Erdal Doğan, bugün (16 Ağustos) Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. 11 Ağustos gecesi olay yerinde görev yapan ikisi kadın polis memurlarını şikâyet etti. Av. Doğan, bununla da yetinmeyip, idari soruşturma açılması için Beyoğlu Kaymakamlığı'na da başvurdu. Kaymakamlık, İstanbul Valiliği'ne inceleme talebinde bulunacak.
Nalbantoğlu: Arama kararı gösterilmedi
Sadri Alışık Sokak'ta bulunan Deja-Vu adlı bar önündeyken kimlik kontrolü yapan Emniyet görevlileri, iki dönemdir Gümüşsuyu Muhtarlığı görevini yürüten Nalbantoğlu'ndan kimlik sordu ve muhtarın anlatımına göre arama kararını göstermeden zorla çantasını aradı.
Kimliğini gösteren Nalbantoğlu, sohbet sırasından muhtar olduğunu söyleyerek uygulamanın nedenini sordu. Bu sırada görevli kadın memurlarından biri, "İlçeye gelen yeni İlçe Emniyet Müdürümüz ne kadar travesti, ..ne, orospu varsa hepsinden iğrendiği için biz de defterlerini düreceğiz, temizleyeceğiz" şeklinde bir açıklamada bulundu.
Hemcinslerinin bu sözleri karşısında şaşkına dönen Nalbantoğlu'nun "Siz hanımsınız nasıl böyle konuşabilirsiniz, nasıl böyle cümleler sarf edebilirsiniz?" şeklinde karşılık verince "senin GBT'nini aldıracağız. Göreceğiz senin ne mal olduğunu" denilerek şiddetle sürüklendi.
"Bana 'sen demeyin', hakaret etmeyin!"
Kendisine "çok oldun konuşma sen" denilmesi üzerine Nalbantoğlu'nun polis memurlarına "ben size siz diye hitap ediyorum, siz diye hitap edin" demesiyle gerginlik daha da arttı.
"Hangi dayanakla, ne hakla beni karakola götürürsünüz, GBT'mi sorarsınız, ben aranan biri olsam bu devlet bana muhtarlık yaptırır mı? Böyle saçma iş mi olur? Yaptığınız keyfi" diye itiraz eden Nalbantoğlu'ya, bir erkek polis, "anasını ..ktiğimin orospusu kes sesini" diyerek saldırdı. Olay yerindeki diğer polislerde saldırıya karıştı.
Hakarete itiraz ettiğini aktaran Nalbantoğlu, görevli iki kadın görevli de dahil olmak üzere ayağına, dirseklerine, sırtına, göğüslerine, bacaklarına yumruk ve tekmelerle vurulduğunu söylüyor.
Nalbantoğlu, olay yerinde üst düzey bir Emniyet amirinin de, "Sen nasıl muhtarsın. Orospu musun, muhtar mısın? Götürün ifadesini alın sonra kaymakamlığa sevk edip muhtarlıktan attırın bunu" diyerek kendisini seçen seçmenlere hakaret ettiğini de savundu.
0.54 promil alkole "Kabahat" cezası
İddialar bununla da bitmiyor: Av. Doğan, müvekkilinin elleri arkadan kelepçeli olarak Taksim İlkyardım Hastanesi'ne götürülürken şiddet ve küfre maruz kaldığını, bu duruma İstanbul Barosu avukatlarından Ali Faik Aydın'ın da tanık olduğunu söyledi.
Doğan, görevli Cumhuriyet Savcılığı'nın bilgi ve talimatı olmadan, polisin Ceza Muhakemeleri Kanunu' nun (CMK) 90, 100 ve 101. maddelerine aykırı olarak adli memur olarak işlem yaptıklarını ileri sürdü.
Polis ise tutanağında, Nalbantoğlu'yu, "görevli polise fiili mukavemet", "hakaret" ve "alkollü olarak icrai rezalet"ten sorumlu tutuyor. Cerrahpaşa Adli Tıp Müdürlüğü'nden alınan alkol raporuna göre Nalbantoğlu, 0.54 promil alkollü gözüküyor. "İki bardak rakıya eşdeğer" diyor avukatı Doğan.
Üstelik muhtar Nalbantoğlu'ya, 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu' nun "Sarhoşluk" başlıklı 35. maddesi uyarınca 50 YTL idari para cezası uygulandı. Ceza, emniyetin Nalbantoğlu'yu "etkisiz hale getirdiği" gecenin sabahında, saat 05.15'te tebliğ edildi. Av. Doğan, para cezasına hafta içerisinde Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'nde itiraz edeceğini bildirdi.
Emniyet: İçkiliydi, etkisiz hale getirildi
Olayla ilgili bianet'in görüştüğü ve adının açıklanmasını istemeyen bir İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilisi, Nalbantoğlu'nun olay günü "içkili" olduğunu, kimlik ve arama kontrollerine karşı direndiği ve "Siz kim oluyorsunuz da beni arıyorsunuz. Ben muhtarım. İstesem sizi sürerim" dediğini ileri sürdü.
Aynı Emniyet yetkilisi, Nalbantoğlu'nun hakaret ve şiddete uğradığı yönündeki tespitine karşılık kadın muhtarın sadece "etkisiz hale getirildiğini" savundu. Emniyet, Nalbantoğlu ile ilgili tutanağı ve yazısını gereğin yapılması için Beyoğlu Kaymakamlığı'na gönderdi.
Adli Tıp: Kol ve belde ekimozlar var
Olayın etkisinden uzun süre kurtulamadığını söyleyen Nalbantoğlu ise, bugün Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığa, avukatı huzurunda şikayetçi olarak ifade verdi. Ayrıca, Nalbantoğlu, Beyoğlu Adli Tıp Şube Müdürlüğü'ne sevk edilerek olay günü yaşanan darp ve cebir izleri tespit ettirdi.
Müdürlüğün 2006/17705 sayılı raporunda, Nalbantoğlu'nun muayenesinde "sağ üst kol iç kısımda, el bileği iç kısımda, sol üst kol üst iç kısımda, belde ekimozların olduğu, her iki boşlukta ve sol ayak bileği arka kısımda hassasiyet olduğu, arızasının hayatını tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu" belirtildi.
Anayasa, PVSK ve CMK'da "üst arama"
Anayasanın 20 ve 21. maddelerine göre arama, hâkim kararıyla, zorunlu hallerde yetkili şahıs olarak savcılığın yazılı emriyle yapılır. Ancak savcılığın yazılı emriyle yapıldığı durumlarda hemen ardından hâkimin bilgisi ve kararı gerektirir.
CMK'ya göre de arama, öncelikle hâkim kararıyla, zorunlu hallerde savcılık ve yine yetkili amirin yazılı kararıyla yapılabiliyor. Savcılık ve yetkili amir kararıyla yapılan arama için sonradan hâkim kararına ihtiyaç var.
Polis Vazife ve Selayetleri Kanunu' na (PVSK) göre, polisin kişilere kimlik sorması esnasında polis kendisini tanıtmak zorunda.
CMK'ya göre de polis aramada yazılı kararı göstermek zorunda. Bunun aksine yapılan tüm işlemler genelge veya yönetmeliğe dayansa dahi hukuksuzdur ve geçerliliği yoktur. (EÖ/EK)