Anne babaların kızlarına bakışları, ilk aşklar, kadınların ve genç kızların bastırılmışlıklarını muzip bir dille anlatan Güver, 1993 yılında Limon dergisinde başladığı çizerlik yaşamına, Leman ve Pazartesi dergileri ile Yeni Binyıl gazetesinde devam etti. Halen sürdürdüğü Leman dergisi serüvenini, çıkardığı kitaplarıyla da taçlandıran çizer, şimdilerde Bayır Gülü kitapları serisinin dördüncüsüyle okuyucularının karşısına çıkıyor.
Kitapta basım tarihi olarak 2003 yazsa da, bu sizi şaşırtmasın, çünkü bu sadece basımdan kaynaklanan bir hata. Kadın erkek ilişkilerinin farklı ve neşeli bir yerden ele alındığı Bayır Gülü kitabı, Feyhan Güver çizgisi ve karikatüre dair pek soruya verdiği yanıtlarıyla söz, Feyhan Güver'in.
Genel olarak dergilerde yayımlanan çizgilerin bir kitapta toplanması fikri nasıl gelişiyor? Bir ihtiyaç mı ya da kitap sayesinde, dergi dışında farklı bir kitleye ulaşmak mümkün mü?
Kitabın benim için en cazip tarafı, daha çok bir arşiv gibi işlev görmesi. Dergiye çizmek çok hızlı gelişen ve çabuk tüketilen bir iş. Değerlidir; ama dergi, kitap gibi yıllarca saklanamaz. Ayrıca kitap size özeldir. Tabii hiç dergi okumamış insanlara da ulaşma şansınız var.
Karikatürlerinizde neden köyü ele alıyorsunuz?
Çünkü çıkış yerim, nedenim ve malzemem köydü. Ayrıca ellenmemiş de bir alandı. Belki daha önce "köy sorunları" çizilmişti, ama "köy durumları"nı ilk çizen ben oldum herhalde. Köyü acıklı ve gariban durumdan çıkarıp gerçekten hak ettiği gibi, kanlı canlı bir durumda çizdim.
Köy kadınını alışık olmadığımız yönleriyle, gayet açık bir biçimde anlatıyorsunuz. İlk başlarda beğenilmeyeceği ya da itici geleceği kaygısı taşıdınız mı?
Hiç öyle bir kaygı taşımadım, öyle bir tepki de almadım bugüne kadar. Çizdiğim her şey "insana dair". Bunun nesi itici olabilir ki...
Anlattığınız köy kadınları çoğu zaman son derece kurnaz, akıllı, karşısındakini alt etmeyi bilen kadınlar. Bunlar, gerçekten gözlemlediğiniz kadınlar mı yoksa görmek istedikleriniz mi?
Çizdiğim tiplemelerin temelinde hep bir gerçeklik vardır. Karikatürün ana özelliği abartıdır aslında. Abartırım ya da hayal gücümle süslerim. O zaman ortaya hem " Bu kadar da olmaz" hem de "Evet ya, ben biliyorum bunu" tipleri çıkar.
Kadın erkek ilişkilerini çok zor yaşandığı bir ortamda, köy ortamında anlatmak, daha önce köyde yaşamış bir insan için kolay mı gerçekten? Şu anda İstanbul'da yaşantınızı sürdürdüğünüze göre üretirken bir daralma yaşıyor musunuz?
Valla kadın erkek ilişkilerinin oralarda daha zor yaşandığı tartışılır aslında. Kendi döngüsü ve kuralları içinde yürür her şey. Şehir gibi karmaşık da değildir, basit de. Tabii bildiğim bir ortamı çizmek bana bir kolaylık sağladı. Çok bildiğim bir şeyi unutmak mümkün olmadığı için şimdi bir daralma da yaşamıyorum; zaten sonuçta insan ilişkileri...
Sürekli köy yaşantısını anlatmak zaman zaman sıkıcı olmuyor mu? Bayır Gülü'nü bitirmeyi ya da başka bir konu seçmeyi düşünmediniz mi hiç?
Bu benim tarzım, çizgim... Çizgisini değiştiren bir karikatürcü görmedim ben bugüne kadar. Bayır Gülü tekil bir isim olduğu için, sanki bir tipmiş gibi algılanıyor. Şehirli kızlar çizebilirim, ama espri anlayışım ve çizgim aynı kalır yine de. Zaten dediğim gibi, aynı balonları şehirde yaşayan iki kadının tepesine de koyabilirim. Çünkü yaşananlar çok farklı değil.
Bayır Gülü kitaplarının devamı gelecek mi?
Evet. Çünkü çizdiklerim kaybolsun istemiyorum. Kadın çizer çok az. En azından bir gelenek oluşturmak için önemli.
Kadın karikatürcülerle erkek karikatürcülerin kadını anlatmaları arasında ne gibi farklılıklar var?
Sen bildiğin ve elle tutulur bir şeyi anlatırsın, onlar ya gördükleri ya da görmek istediklerini anlatırlar. Sen, "bilir çizersin"; onlar, "kurar çizer".
Çizdiğiniz kadınlar, karikatürün de doğası gereği abartılı ve çarpıcı vücut hatlarına sahip. Ancak çoğu erkek karikatürcünün çizdiği kadınlara göre tahrik edici, kışkırtıcı, cinsel istek uyandırıcı nitelikte değil bu kadınlar. Sebebi ne olabilir?
Çok seksi, böyle bir parmak bel, karpuz gibi göğüsler çizen Bedri Koraman var. Ama bana hiç gerçekmişler gibi gelmez. Zaten bir gerçeklikten de yola çıkarak çizdiğimiz için böyle fantezi gibi kadınları çizmek, çizdiğinizi de inandırıcılıktan uzaklaştırır. Ama ben yine de çizdiğim kadınların tam hayalindeki kadınlar olduğunu belirten e-mailler almıyor da değilim.
"Kadın karikatürcü" diye ayrı bir sınıflandırma içinde tutulmak rahatsız ediyor mu sizi?
Çok az olduğumuz için böyle tanımlamalar var, ama çoğaldıkça belki böyle ayırıcı tanımlamalar da ortadan kalkar.
Kadın karikatürcülerin genelde kadın yaşantısı ve cinselliğini anlatan karikatürler çizdiklerini görüyoruz. Siyasi karikatürden neden uzak duruyor kadınlar?
Bir dergiyi açtığınızda, kapakta, ikinci ve üçüncü sayfalarda siyasi karikatürler olur. Diğer çizerlerin hepsi kendi oluşturduğu mizahını yapar ve siyasi değildir. Karikatür tarihinden yüzlerce erkek çizer geçmiştir; belki yüzlerce kadın çizer olduğunda bir kısmı da siyasi karikatür çizerler.
Kadın yaşantıları, cinselliği ve sorunlarını dile getiren kadınlar, kadınları önce diğer kadınlara, sonra toplumun tüm kesimine anlatmak istiyorlar. Ancak bu, sadece bir noktaya sıkışıp "hapsolma" durumunu da yaratmaz mı?
Kadınlar kendilerini anlatma ihtiyacı duyuyorlarsa bir dertleri olduğu için, hala ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü, ev içi işçisi kabul edildiği ve bu girdaptan yüzyıllardır çıkamadığı içindir. Sizi bir şey sürekli aşağı çekerken nasıl fırlayıp uzaya uçarsınız ki...(MT/BB)