İris Eşitlik Gözlem Grubu ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ortaklığı ile hazırlanan "Kamu Sektöründe Yönetici Kadınlar" raporunun önsözünde bu tespit yapılıyor. Ankara'daki kamu kuruluşları içinde yer alan kadın oranını dikkate alarak hazırlanan raporda yer alan diğer tespit şu:
"İçişleri Bakanlığı kadın yöneticiye kapalı bir kurum olmayı sürdürmektedir. 2007 yılında Türkiye'de hala tek bir kadın Vali yok. Belediye Başkanlıkları, Belediye Meclisleri kadınlara dost değil. Kadına yönelik ayrımcılıkla mücadele etmek üzere atılan önemli bir adım niteliğindeki Başbakanlık genelgesine karşın geleneksel algılama ve uygulamalar sürüp gitmektedir."
Proje Koordinatörü Narınç Ataman kadınların orta kademe yöneticiler şube müdürü ve şef kademelerinde yüzde 28 oranında yer aldığını, üst düzey yönetimde ise sayısının parmakla sayılacak kadar az olduğunu söylüyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Meryem Koray ise, kadının kamunun merkezinde iktidara, güce yakın konumlarda yer almadığını belirtiyor.
Dışişleri Bakanlığı eşitliği yakalamış ama...
Ataman, yüzde 63.8 oranında kadının çalıştığı Dışişleri Bakanlığı'nın diğer kurumlardan farklı olmasının nedeninin CEDAW Komitesi'nin Birleştirilmiş Dönem Raporu'nda yer alan tavsiye olduğunu belirtiyor. Buna karşın, İçişleri Bakanlığı'nda bu oran, yüzde 16'ya düşüyor. Tavsiye kararı diğer kamu kurumlarını da içermesine rağmen buralarda gözetilmiyor.
Diğer kurumlarda ise durum şöyle:
* Çalışma Bakanlığı: 1579 çalışandan 456'sı kadın 1123'ü erkek.
* Sağlık Bakanlığı: 2656 çalışandan 781'i kadın 1875'i erkek.
* Milli Eğitim Bakanlığı: 3241 çalışandan 1001'i kadın 2240'ı erkek.
* Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü: 31 çalışandan 23'ü kadın.
Kadından müsteşar olmaz mı?
Kamu kurumlarında yer alan 25 müsteşarlık kadrosunda hiç kadın yok. Müsteşar yardımcılığı düzeyinde ise, 85 müsteşar yardımcısından sadece 2'si kadın. Genel müdür kadrolarında 131 erkeğe karşılık 8 kadın, genel Müdür Yardımcısı kadrolarında 327 erkek ve 36 kadın bulunuyor.
Başkan yardımcılığı kadrolarında 106 erkek ve 9 kadın, daire başkanlığı kadrolarında 1211 erkek, 192 kadın var.
İş yoğunluğunun fazla olduğu orta düzey yönetimde; şube müdürü kadrolarında 6618 erkek ve 1232 kadın, şef kadrosunda 3285 kadın ve 5517 erkek yer alıyor.
Ataman konuştukları kadın yöneticilerin, kendilerini üst düzeylerde görmekte zorlandığını gözlemlemiş. 40 yaşında yönetici kadrosunda yer alan kadınlar, önlerinde 10 yıldan fazla bir çalışma yaşamı bulunmasına karşın, geleceklerine ilişkin bir umut taşımadıklarını belirtmiş.
Ataman, "'Buraya kadar geldim artık ne olsun yeter' anlayışı hakim. Siz inanılmaz bir yetenek görüyorsunuz. İş yükünün, hamallığın yoğun olduğu yerlerde şef olarak çalışıyorlar, yükseltilmiyorlar. Ama onlar buna inanmıyor. Mevcut sistemin kendilerini vitrin olarak gördüğü inancındalar" diyor.
"Yönetici kızım" oluyor "kent dışına kadın gitsin" olmuyor
Raporda yer alan bir diğer tespit kadın yöneticilerin iş yerinde karşılaştıkları tutum ve nitelemelere ilişkin. Kadınlar en fazla rahatsızlık duydukları ifadeler arasında, "kızım, bayan, hanımefendi"yi sayarken, "hiç otoriten yok", "çok anaçsın," "aramızda 'bayan' var konuyu kapatalım" cümleleriyle karşılaştıklarını da açıklamış.
Kadınlar, bunun dışında, odaya kadın girdiğinde ortamın sessizleşmesinden, şehir dışı görevlerde erkeklerin görevlendirilmesinden, özel erkek dili oluşturulmasından rahatsız.
"Kadınlarda toplumsal cinsiyetçiliğin bilincinde değil"
Ataman görüşülen 20 kadın yöneticiden yalnızca 3'ünün toplumsal cinsiyet kavramını bildiğini ve iş yerinde etkilerinin farkında olduğunu ve aktif mücadele ettiğini söylüyor.
Ayrımların farkında olan 6 kadın ise durumu tepkisiz karşılıyor, 11 kadının ise bu kavramı bilmiyor.
Birçok kadının eğitim hayatının hemen ardından çalışmaya başladığını vurgulayan Ataman, daha sonra çocuk sahibi olan, evlenen kadınların kariyerinde duraklamalar yaşadığını hatırlatıyor. Buna rağmen kariyerlerine devam eden kadınların çalışkanlıklarıyla yükseldiğini söyleyen Ataman, kadınların bu yetenek ve yetkinliklerinin farkında olmadığını anlatıyor.
"Kadınlar arasında erkek rol modeli benimseyenlerin var. Çok fazla erkekle çalışan kadınlar varolabilmek için böyle bir yöntem tercih edebiliyorlar."
Yasalar eşit işe eşit ücret diyor, ya fiiliyat?
Türkiye Cumhuriyeti'nde yasaların eşit işe eşit ücreti öngördüğünü dile getiren Ataman, "fiiliyatta da böyle mi?" sorusunu yöneltiyor.
"Kadınlarla aynı eğitim düzeyinde olan erkeklerin görev yeri değişimi, askerlik sonrasında kesintisiz çalışma gibi nedenlerle daha yüksek maaş alıyor. Şu andaki kadın yöneticiler içinde çok rahat müsteşarlık yapabilecek kadınlar var ama şeflikten sonra yükselemiyorlar."
"Kota uygulaması kaçınılmaz..."
Prof. Dr. Koray, kamu kurumlarında eşitliğin sağlanmasının yolunun "kota" uygulamasından geçtiğine işaret ediyor.
Araştırma sonuçlarının kadının kamunun merkezinde, iktidara, güce yakın konumlarda yer almadığını gösterdiğini anlatan Koray, kadınların, sıradan işlere uygun görüldüğünü söylüyor.
Dengenin sağlanması için niyetin öncelikli olduğunu hatırlatan Koray, eleman alımlarında kadınlara öncelik verilmesi, değişim için harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyor.
Koray, "bu prensip kararı doğrultusunda, kota uygulaması kaçınılmaz yol olarak görülüyor. Ama her şeyden önce böyle bir derdin varlığı önemli" diyor.
Özel hayattaki ayrımcılığın önlenmesine basın engel olabilir
Raporda, geleneksel cinsiyet rollerine dayalı aile içi iş bölümünün kadınların kariyerlerine engel olduğu, kadınların evlilik ve annelik nedeniyle kariyerlerine ara vermek zorunda kaldığı, eşitlik politikalarının hayata geçirilmesi için bütçeden kaynak ayrılmasının gerektiği tespitleri var.
Tavsiyeler arasında ise şunlar yer alıyor:
* 1996 yılından bu yana kadın sivil toplum örgütleri tarafından talep edilen Eşitlik Çerçeve Yasası'nın zaman kaybedilmeden yasalaşıp yürürlüğe girmesi,
* TBMM'de Kadın Erkek Eşitliği İzleme Komisyonu kurulması, bütçe ayrılması ve uzman personel istihdamı ile bu Komisyonun verimli çalışmasının sağlanması,
* Her kurumda "eşit fırsatlar birimi" kurulması
* Siyasette fırsat eşitliği için ilgili yasalarda reform yapılarak bunun hayata geçirilmesi,
* Cinsiyete dayalı eşitlik politikalarının hayata geçirilmesi için devlet bütçesinden özel kaynak ayrılması ve her kuruluşun bütçesinin toplumsal cinsiyet analizine göre oluşturulması,
* BM CEDAW Komisyonu Tavsiye Kararlarının hayata geçirilmesi için, kadın derneklerinin uygulamaları yakından izlemesi,
* Özel hayattaki ayrımcılığın önlenmesi için basın yayın kuruluşlarında özel programlara yer verilmesi,
* Başbakanlık bünyesinde, cinsler arası eşitlik ihlallerini değerlendirmek üzere bir kamu denetçiliği (ombud) sistemi kurulması. (AÖ)