Kadın Örgütleri, yayınladıkları ortak basın açıklamasını imza kampanyasına dönüştürürken, TİSK'in, 10-11 Şubat'taki zirvesinin kadın istihdamı gibi son derece önemli bir konuyu Türkiye'nin gündemine getirmesini olumlu karşıladıklarını bildirdiler. Ancak yıllardır bu konu üzerinde çalışan kadın örgütlerinin, akademisyenlerin ve aktivistlerin deneyim, birikim ve taleplerinin büyük ölçüde dışlanmasını eleştirdiler.
"TİSK Zirvesi sonuç bildirgesinin ufku dar"
Sonuç bildirgesine karşı çıkan kadın örgütleri, kadın istihdamı gibi önemli bir sorunun dar ufuklu ve kadın perspektifinden uzak bir sonuca bağlandığını açıkladılar.
Kadın örgütlerine göre, Türkiye'de kadın istihdamının OECD ülkeleri içinde en düşük seviyede olmasının nedenleriyle arasında şunlar var:
* Hükümetler tarafından sürdürülen makro-ekonomik politikaların düzensizliği;
* Güvenceli istihdam yaratma kapasitesinin yetersizliği;
* Toplumsal cinsiyet perspektifinden yoksunluk.
Ancak bu konular TİSK "Kdın İstihdamı Zirvesi"nin sonuç bildirgesinde yer almıyor.
"Kadın örgütleri var ve çalışıyor"
TİSK'in sonuç bildirisinde, kadın istihdamının düşüklüğünün temel nedenlerinden biri olarak gösterdiği "kadın örgütlerinin dağınıklığı" saptamasına da yanıt veren açıklamada; Türkiye'de kadın erkek eşitliğini sağlamaya yönelik güçlük bir kadın hareketi bulunduğuna dikkat çekildi:
"Kadın Örgütleri, Medeni Kanun'un ve Türk Ceza Kanunu'nun kabul sürecinde, hem kendi aralarında güçlü ve demokratik bir işbirliği sergiledi, hem de baskı grubu olarak önemli kazanımlara imza attı."
Kadın örgütlerinin açıklamasında, siyasette kadının temsilinden kadına yönelik şiddete; kadının ekonomik açıdan güçlendirilmesinden insan haklarının korunup geliştirilmesine uzanan oldukça geniş bir yelpazede çalışıldığına dikkat çekildi.
Bu çerçevede kadın örgütlerinin, Avrupa Kadın Lobisi'ne üye olarak uluslararası alanda da çalıştıkları hatırlatıldı.
Alternatif kadın istihdamı önerileri
Sekiz madde halinde hükümetin ve işverenlerin dikkatine sunulan öneri paketinde, yeni istihdam alanları yaratmanın devletin ve özel sektörün sorumluluğu olduğu belirtildi.
* İşsizliğin azaltılması için aktif istihdam politikalarının oluşturulmasının gerekliliğine dikkat çekildi ve "Bu politikaya da kapsamlı bir kadın istihdam politikası dahil edilmeli; bunun için bütçeden kaynak ayrılmalıdır" denildi.
* Parlamentoda "Kadın Erkek Eşitliği Daimi Komisyonu" kurulması ve bu komisyonun meclise giden bütün yasaları toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden değerlendirmesi istendi.
Zihniyet değişikliği şart
Kadın örgütlerinin öneri listesinde yer alan isteklerden biri de, kadın-erkek rol dağılımıyla ilgili.
Kadın örgütleri, sorumlulukların, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi ile yeniden ele alınmasını; varolan zihniyet kalıplarını değiştirmeye yönelik mekanizmalar oluşturulmasının gerekliliğine dikkat çekti.
Çocuk: bakımı ebeveynler tarafından eşit paylaşılmalı, katkıda bulunmak amacıyla ebeveyn izni düzenlemesi bir an evvel yasalaştırılmalı.
Kreş: Tüm çalışanların çocuklarının kreş hizmetlerinden yararlanabilmesi için, çocuk bakımı, işverenin ve kadınların sorumluluğundan çıkarıcı bir anlayış benimsenmeli, sadece işverenleri değil yerel yönetimleri de bu hizmetin sunumuyla yükümlü tutan düzenlemeler yapılmalı.
* İşçi sayısı: İşverenin sorumluluğu çalıştırdığı toplam işçi sayısıyla belirlenmeli.
Doğum izni: Kadınlar için doğum izni düzenlemesi yapmak yeterli değil. Kadınların doğum izninden döndükten sonra değişen iş koşullarına uyumunu sağlayacak hizmet içi eğitimlerin işveren tarafından verilmesini sağlamak ve kadınların aynı veya eşdeğer pozisyonda çalışmasını garantilemek gerekmekte.
İş Kanunu'nda değişiklik
Kadın örgütleri, İş Kanunu'nun kapsamının kadın istihdamı açısından oldukça dar olduğunu açıkladılar. Kadın istihdamını artırmak kadar, çalışma koşullarını da düzeltilmesi gerektiğini söylediler.
* Geçici ve yevmiyeli olarak ev hizmetlerinde çalışan kadınlar kanun kapsamına alınmalıdır.
* Kadınların ağırlıklı olarak istihdam edildiği tarım sektörü için Tarım İş Yasası çıkarılmalıdır.
İşe alınma sürecinde uygulanan cinsiyet ayrımcılığını önlemek için İş Kanunu'nda iş ilişkisi "işe alma sürecini" kapsayacak şekilde tanımlanmalıdır.
İş Kanunu'nun kapsamı cinsiyete dayalı ayrımcılığın yanında cinsel yönelim ayrımcılığı, etnik ayrımcılık, dinsel ayrımcılık gibi bütün ayrımcılık türlerine karşı olacak biçimde genişletilmelidir.
Kadın örgütleri, ekonomik, sosyal ve siyasal hayatta kadınlar için nihai eşitliği sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu açıklayarak;. toplumsal yaşamda eşitliğe ulaşılıncaya kadar geçici önlem olarak en az yüzde 30 kota uygulanmasını istedi. (AD/EÖ)
* Kadın Örgütlerinin basın açıklamasının tam metnini okumak için tıklayınız .