Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) Türkiye'de Kadın ve Sendikalar başlıklı toplantısına katılan uzmanlar, sendikaların erkek egemen kurumlar olduğunu; bu bakışın değişmesiyle örgütlü kadın sayısının artacağını ve kadın emekçilerin talepleri için mücadelenin artacağını söyledi.
Çeşitli üniversite ve emek örgütlerinden 20'ye yakın akademisyen ve uzmanın katıldığı toplantı 15 Eylül 2007'de, İstanbul'da gerçekleştirildi.
Bir dizi başlık altında yapılan dokuz "emek toplantısı"nın sonuçları önümüzdeki günlerde kitap olarak yayınlanacak.
Toplantıya katılan isimler şöyle:
Prof. Dr. Nurcan Özkaplan, Prof. Dr. Gülay Toksöz, Doç. Dr. Fevziye Sayılan, Doç. Dr. Kadriye Bakırcı, Yrd. Doç. Dr. Betül Urhan, Prof. Dr. Yıldız Ecevit, Prof. Dr. Hacer Ansal, Prof. Dr. Türkel Minibaş, Prof. Dr. Belkıs Kümbetoğlu, Prof. Gülhan Türkay Hoştürk, Prof. Gülay Günlük Şenesen, Şemsa Özer, Necla Akgökçe, Sevgi Göyçe, Meryem Koray, Nevra Akdemir, Özlem Tezçek, Serap Güre, Songül Beydilli, Zeynep Ekin Aklar, Ahmet Selamoğlu, Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu, Cihan Hüroğlu, Prof. Dr. Fuat Ercan, Prof. Dr. Mehmet Türkay, Deniz Evren.
Akademisyen ve uzmanların tartışmalarının ardından ortaya çıkan sonuç metnini ve önerilerini özetle aktarıyoruz. Tam metne ulaşmak için tıklayın.
Kadının "görünmez emeği"
Hizmet sektöründe çalışan sayısı artarken kadınların bir kısmı kamuda görece iyi koşullarda; büyük kısmı yaşlı/çocuk bakımı, ev işlerinde alanlarda çalışıyor.
Sanayide çalışan kadın sayısı az, örgütlü kadın sayısı da az.
Ücretli kadınların yüzde 41'i aynı iş için erkeklerden az ücret alıyor. İşyerinde cinsel taciz gündeme gelemeyen bir sorun. Eğitimli kadınlar görünmez engellerle karşılaşıyor. Son dört yılda erkeklerin iki katı kadın iş piyasasından çekildi.
Neden kadınlar daha az örgütlü?
Çalışan 6 milyona yakın kadının yarısı ücretsiz aile işçisi. Yüzde 40’ı hizmet sektöründe; yüzde 15’i imalat sanayisinde. Toplam sendikalı işçilerin yüzde 10’u kadın. Kamuda bu oran yüzde 30.
Sendikalar erkek egemen örgütler. Sendikalar kadın emeğinin sadece işyerlerinde değil, evde, özel alanda emeğin yeniden üretimini gerçekleştirdiğini görmezden geliyor. Sendikalarda ve işyerlerinde kullanılan dil, görev dağılımına, eylemlere uzanan günlük pratik, eşitsiz bir ilişki.
Yoksulluk da kadınlaşıyor
Eğitim ve sağlığın özelleştirilmesi ve sosyal hizmetlere ayrılan kaynağın azalması, yoksulluğun artması kadının emeğinin daha yoğun sömürüsüne yol açıyor.
Sınıfsal ve cinsiyetçi bakış açısını reddeden bir sendikal hareket olmadığı sürece, sosyal haklardaki genel kazanımlar kadın emekçilerin ikincil konumlarında bir iyileştirme yaratamayacak.
Kadınların eşit temsiliyetini sağlamak üzere işe giriş, atama, tayin, ücret ve ek ödeme, yükseltilme, emeklilik, sosyal haklar, ücretli ana-baba doğum izni, mesleki eğitim, cinsel tacizin engellenmesi gibi taleplerini toplu sözleşmelere girmeli.
Temsil ve danışma mekanizmalarında kota uygulamalı. (EÜ/TK)