İstanbul’un Beyoğlu’nda Frankeştayn Kitabevi'nde "bir araya gelen Kadın+ Edebiyatçılar*, yayıncılık sektöründe cinsel taciz ve şiddetin önlenmesi için somut adımlar atılması çağrısı yaptı.
Açıklamayı, edebiyatılar Ayşegül Devecioğlu, Başak Sayan, Simla Sunay, Irmak Zileli ve Cemdarn Öder okudu.
Kadın+ Edebiyatçılar, ”Kadın+ Edebiyatçılar: Bir Yere Gitmiyor, Israr Ediyoruz! Yayın Sektörünün Tüm Bileşenlerini Cinsel Taciz Ve Şiddeti Önlemek İçin Adım Atmaya Çağırıyoruz” başlıklı açıklamada, yayıncılık alanındaki örgütler, dernekler, sendikalar ve yayınevleri; cinsel taciz, şiddet ve ayrımcılığa karşı bağlayıcı politika belgeleri hazırlamaya, şikayet mekanizmaları kurmaya ve bütçe ayırmaya davet etti.
“Cinsel taciz bir iş güvenliği sorunudur”
Kadın+ Edebiyatçılar, açıklamalarında, yayıncılık alanında toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı mücadelenin “acil”olduğunun altını çizdi.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) çalışma yaşamında “Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi”nin yol gösterici olduğuna dikkat çeken grup, cinsel tacizin çalışma alanlarında bir “iş güvenliği” sorunu olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’de bazı sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, sendikalar, yerel yönetimler ve özel şirketlerin toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddeti önleme başlıklı politika belgeleri yayımladığını hatırlatan, Kadın+ Edebiyatçılar, yayıncılık sektöründe aynı kararlılığın ve kurumsal adımların henüz atılmadığını söyledi.
Kadın+ Edebiyatçılar, yayıncılık kurumlarının taciz ve cinsel saldırı şikâyetlerini etkin, şeffaf ve ilkeler çerçevesinde ele alacak birimler oluşturmadıklarını, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin “Profesyonel Davranış İlkeleri”nin ise mevcut haliyle anlamlı ama yetersiz kaldığını vurguladı.
“Mücadele elzem, ısrarcıyız”
Kadın+ Edebiyatçılar, kendi aralarında yaptıkları toplantılar sonucunda, yayıncılık alanındaki kurumların toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık, şiddet ve cinsel tacize karşı somut, resmi ve toplumsal sorumluluk alması için mücadeleyi sürdürme kararı aldıklarını duyurdu.
Açıklamada, Türkiye’de ifşalar yoluyla görünür olan psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddet karşısında “Artık yeter”denildiği hatırlatılarak, mücadelenin yalnızca sözlü tepkiyle sınırlı kalmaması, somut politikalara ve yaptırımlara dönüşmesi gerektiği kaydedildi.
“Mücadelenin elzem olduğunu belirtiyor ve tüm kişi ve kurumlarca dikkate alınması konusunda ısrar ediyoruz” diyen Kadın+ Edebiyatçılar, yayıncılık alanında kadın+ların kendini güvende hissedeceği koşullar sağlanana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti.
Yayıncılık örgütlerine çağrı
Açıklamada, Türkiye Yayıncılar Birliği, Türkiye PEN ve Türkiye Yazarlar Sendikası başta olmak üzere yayıncılık sektöründe faaliyet gösteren örgüt, dernek ve sendikalara yönelik talepler şöyle sıralandı:
- Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık ve Şiddeti Önleme Politika Belgesi oluşturulması, yaygınlaştırılması ve kamuoyuna açık şekilde paylaşılması.
- Türkiye Yazarlar Sendikası bünyesindeki kadın komisyonunun etkin çalışması.
- Kadın komisyonu bulunmayan kurumlarda; cinsel taciz, şiddet, ayrımcılık ve mobbing vakalarına karşı sorumluluk alan, toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel taciz takip komisyonları kurulması ve işletilmesi.
- Cinsel taciz şikâyeti durumunda işletilecek kurumsal eylem planının hazırlanması, yaygınlaştırılması ve uygulanması.
- Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel şiddeti önleme amaçlı eğitim ve etkinlikler düzenlenmesi.
- Tüm bu süreçler için alanda deneyimli kadın/feminist örgütlere danışılması.
- Politika belgelerinin gereklerinin yerine getirilmesi için gerektiğinde bütçe ayrılması.
Yayınevleri ve sektör bileşenlerinden somut adım talebi
Kadın+ Edebiyatçılar, yalnızca örgütler ve sendikalarla sınırlı kalmayan taleplerini, yayınevleri ve sektörün diğer bileşenlerine de yöneltti. Bu talepler şöyle:
- Bağlı bulunulan birlik tarafından hazırlanan Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık ve Şiddeti Önleme Politika Belgesi’nin imzalanması, kamuoyuyla paylaşılması ve yayınevlerinin internet sitelerinde sabit ve açık erişimlibiçimde yer alması. Tüm iş, telif, hizmet alım vb. sözleşmelere bu belge ve tutumların eklenmesi.
- Her yayınevinin, fiziksel ya da dijital ortamda gerçekleşen cinsel taciz, şiddet ve ayrımcılık vakalarına karşı bir şikâyet mekanizması kurması; eşitlik kurulu, onur kurulu, toplumsal cinsiyet kurulu vb. komiteler oluşturması. Bu komitelerde her kademeden çalışanların rotasyonla yer alması ve çoğunluğun kadın+lardan oluşması. Cinsel taciz şikâyeti durumunda işletilecek kurumsal eylem planının hazırlanması, gerektiğinde alanında uzman sivil toplum kuruluşlarından veya danışmanlardan destek alınması ve bu planın işletilmesi.
- Taciz faili ve tacizi örtbas etmeye çalışanlara karşı hızlı tavır alınması, bu kişilerle yayınevi ilişkilerinin ve/veya etkinliklerin, “beyanı esas alarak askıya alınacağına” dair kamuya açık söz verilmesi.
- Yayınevleri, dergiler ve edebiyat festivallerinde jüri ve konuşmacı listelerinde %50 kadın temsili hedefininkurumsal ilke haline getirilmesi. Eşitlik izleme amacıyla; kadın+ yazar, editör, çevirmen ve eleştirmenlerin sayısal oranlarının yıllık raporlarla kamuoyuna açıklanması.
- Birliğe üye tüm yayınevlerinde yılda en az bir kez eşitlik, kapsayıcı dil ve farkındalık eğitimi verilmesi; bu eğitim içeriklerinin feminist ve queer kuramlar temelinde hazırlanması.
- Tüm süreçler için alanda deneyimli kadın/feminist örgütlerle işbirliği yapılması.
- Tüm bu adımlar için gerektiğinde bütçe ayrılması.
Kadın+ Edebiyatçılar, talepleri doğrultusunda adım atan sektör bileşenleriyle ortak çalışmalara, sorumluluk almaya ve katkı sunmaya açık olduklarını da vurguladı.
“Somut adımları görene kadar mücadele sürecek”
Açıklamada, yayıncılık sektöründeki tüm kurum ve kişilerin, cinsel taciz ve şiddet karşısında yalnızca söylem düzeyinde kalmamaları, sorumluluk üstlenmeleri ve somut dönüşüm süreçleri başlatmaları gerektiği vurgulandı.
Kadın+ Edebiyatçılar, son olarak şöyle seslendi: “Bu adımların somut bir biçimde atıldığını görene kadar, kadınlar kendilerini yayın alanında güvenli hissedene ve yayın alanında kadınlara yönelik ayrımcılık ortadan kalkana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz”
diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
Kadın+ Edebiyatçılar hakkında

Kadın+ Edebiyatçılar, kendilerini şöyle tanımlıyor:
"Bizler, 2025 Ağustos ayında yeniden alevlenen cinsel taciz ifşalarına destek vermek için bir araya gelen; edebiyata emek veren herkese açık, kendini kadın+ şemsiyesi altında tanımlayarak çeşitlenen, bağımsız bir grup olarak yola çıktık.
Farklı illerden, farklı alanlardan, birbirinden farklı kadın+lar olarak, Türkiye’de ifşalar yoluyla dile getirilen psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddete karşı “Artık yeter” diyerek buluştuk.
Eylül 2025’te, yayıncılık alanında yapısal dönüşüm için; şiddete karşı tepkilerin ve ifşa edenlere desteğin sözde kalmaması, somut eylemlere dönüşmesi gerektiğini vurguladığımız kısa taleplerimizi imzaya açtık ve yayıncılık sektörünün tüm bileşenlerinin uygulamalarını takip edeceğimizi ilan ettik.
Bugün Beyoğlu’nda yapılan açıklamayla, bu takip sürecinin kararlılıkla devam edeceği bir kez daha kamuoyuna duyurulmuş oldu."
(EMK)
*Kadın+ Edebiyatçılar, özneler, kendilerini böyle tanımlıyor.








