"Kadın Cinayetleri Önlenebilir" kampanyasının ilk adımı olan 2 günlük Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Eylem Konferansı bugün başladı.
İlk oturumda, Kadın Cinayetleri Eylem Araştırması'nın sonuçları ve kadın cinayetleri için hazırlanan Medya Haber Yazım Kılavuzu da katılımcılarla paylaşıldı.
Çağlayan Kovanlıkaya moderatörlüğündeki oturumda İstanbul, Ankara, İzmir, Adana,Trabzon, Diyarbakır, Van’da yapılan saha araştırması ve gerçekleştirilen medya analizi ele alındı.
Bu araştırmanın bir sonucu olarak gazeteler ve haber sitelerinin karnesi de açıklandı. Puanlar 5 üzerinden:
“Politik cinayetler değil, adli vaka gibi ele alınıyor”
Hülya Uğur Tanrıöver, eylem araştırmalarının somut eylemler hazırlamak için yapıldığını hatırlattı ve araştırmanın teknik detaylarını aktardı.
İdil Engindeniz, kadın cinayetlerine dair resmi veri olmadığını hatırlattı. Soru önergelerine verilen cevaplardaki verilerin birbiriyle çeliştiğini belirtti.
Araştırmada kullandıkları temel kaynağın bianet’in erkek şiddeti çetelesi olduğunu söyleyen Engindeniz, toplumsal cinsiyet nedeniyle öldürülen kadınlarla ilgili verileri derlerken biyolojik cinsiyetle sınırlı kalmadıklarının da altını çizdi.
Haberlerde kadının mesleğinin yazmadığı ama çocuk sayısı, ilişki süresi gibi detayların yer aldığını söylerken “Polis-adliye kaynakları üzerinden gidiliyor ve politik bir cinayetmiş gibi ele alınmıyor” diye konuştu.
Engindeniz, faillerin çoğunukla kadınların en yakınındaki erkekler, yani eski ve yeni partnerleri olduğunu söyledi.
Üç haber türü
Özlem Danacı Yüce, araştırmanın medya analizi bölümünü açıkladı. Kadın cinayetlerinin kamuoyu gündemine taşımak ve duyarlılık oluşturmak için bu haberlerin medyada yer almasının önemli olduğunu belirtirken, medyanın bu haberlere “yer doldurma amaçlı” ve adli vakalar şeklinde yer verdiğini söyledi.
Tek başına niceliğin önemli olmadığını da hatırlatan Yüce, “Bizim için önemli olan kadın cinayeti haberlerinden ziyade, haberlerin nasıl yazıldığı” dedi.
Kadın cinayetler, haberleri dediğimizde 3 farklı tür haberle karşılaşıyoruz:
* Cinayeti konu alan olay odaklı haberler
* Geçmiş dönemlerde işlenen cinayetlere ilişkin davaları konu alan haberler
* Çeşitli ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarının eylem, etkinlik ve raporlarını konu alan haberler.
Cinayet ve dava odaklı haberlerin medyaya daha sık yansıdıığını belirten Yüce, farkındalığı arttırmaya yönelik rapor ve eylem haberlerinin sayısının çok az olduğunu söyledi.
“Medya cinayetleri sıradanlaştırıyor”
Gülsün Güvenli, kadın cinayetleri haberlerinde “aile dramı”, “talihsiz kadın”, “kan donduran”, “tüyler ürperten” gibi ifadelerle sansasyonel ve duygusal bir dil kullanıldığını anlattı.
Televizyonlardaki cinayet haberlerinin sanki muhabir cinayete şahit olmuş gibi aktarıldığını ve çeşitli kurgular eklendiğini söyledi.
Haberin dışında haberi genişletecek veriler ve cinayetin öncesinde neler olduğuna yer verilmediğini söyleyen Güvenli, “Kısacası cinayetin geliyorum dediği ve hangi ortamda olduğunu gösteren süreçlerden hiç bahsedilmiyor. Erkek şiddetinin toplumsal bir sorun olması haberlere az yansıyor ve eylemlerin anlık, sordan eylemler olduğu algısını yaratıyor” diye konuştu.
Güvenli, araştırmanın sonuçlarını şöyle özetledi:
“Medya açısından özel bir önem taşımıyor, herhangi bir adli vaka olarak 3. Sayfalarda, sayfaların dibinde, televizyonlarda da adli haberlerin arasına sıkışmış, basma kalıp cümlelerle veriliyor. O yüzden ne gazete sayfalarında ne de televizyonlarda görünür. Haber kaynakları çeşitli değil, kaynaklar adli raporlara dayandığı için failin beyanları öne çıkıyor.
“Medyada kadın cinayetlerini sıradanlaştıran, sıklıkla meşrulaştıran haberleri görüyoruz.
“İnternet siteleri, gazetelerden daha iyi durumda.
“Tüm bunlara baktığımızda medyanın bu konuda eleştirel olmadığını, yeterli olmadığını, karnesinin zayıf olduğunu görüyoruz.”
“Kadın cinayetleri geliyorum, diyor”
Tanrıöver, yaptıkları saha çalışmasından sonuçlar aktardı. “Öldürülen kadınların uzun süredir sistematik şiddete maruz kaldıklarını, yalnızlaştırıldıkları ve kendi kaderini tayin etmek isteyen, erkeklere hayır, deme cesaretini bulan kadınların öldürüldüklerini biliyoruz” dedi. Kadın cinayetlerinin “Geliyorum” dediğini belirtti.
"Cinayetler önlenebilir"
Melek Özman da çözüm önerilerini sıraladı.Kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesinin öneminin altını çizen Özman, kadın cinayetlerine özel statü tanınması ve baroların kadın hakları merkezlerinin bu davaları takip etmesi, maktül yakınlarına tazminat gibi adımların yanısıra acil başvuru hatları, özel mahkemeler, kadınlar için özel travma birimleri, yerel dayanışma ağları ve başvuru mekanizmaları, özellikle muhtarlıklarda birimler kurulması gibi uygulamaların oluşturulmasının çok önemli olduğunu belirtti.
Özman şöyle konuştu:
“Bu araştırmanın en önemli sonucu, kadın cinayetlerinin önlenebilir olduğunu gördük. Tüm bu cinayetler göz göre göre geliyor ve adımları belli.
“Medyadan iktidara kadar, kadın cinayetlerini meşru görmeyen bir siyasal irade olması gerek. Eylem planı bu iradelerce hayata geçirilirse kadın cinayetleri önlenebilir.” (ÇT)