Diyarbakır-Sur Belediyesi başkanı Abdullah Demirbaş, 2001'den beri hasta. KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği) davasından tutukluydu ama "Herediter Derin Ven Trombozu" adındaki damar hastalığı nedeniyle Mayıs 2010'da şartlı tahliye edildi. Mahkemenin şartı, kaçma şüphesine karşı yurtdışına çıkış yasağıydı. Ancak Demirbaş'ın yaşam şansı, İsveç, Belçika veya Avustralya'da; yani yurtdışındaki birkaç sağlık merkezinde.
Yüzlerce kişi Cumhurbaşkanı'na tweet atıyor
Demirbaş, raporlarla birlikte dört kez başvurduğu Diyarbakır 4 ve 6. Ağır Ceza mahkemelerinden sonuç çıkmayınca, şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruyor.
bianet'in sorularını yanıtlayan Demirbaş, kendisinin çıkış yasağının kaldırılması için yapılan kampanyaların ona çok moral verdiğini söyledi. "İmza kampanyaları yurtiçinde ve yurtdışında sürüyor. Benim Twitter'ım yok ama orada da insanlar benim için mesajlar atıyor, birilerinin harekete geçmesini sağlamaya çalışıyorlar. Bunlar bana çok moral veriyor, teşekkür ediyorum."
Dün (07 Ağustos 2011) sosyal medyada yüzlerce kişi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Twitter hesabına Demirbaş'ın çıkış yasağının kaldırılması için taleplerini iletmişti.
Sağlığının çok iyi olmadığını ve hastalığın tedavi edilmesinin gecikmesinin hayati risk taşıdığını belirten Demirbaş, "Yaşam hakkı her şeyin üzerindedir ve ben suçlu değilim. AİHM'den çıkacak karara güveniyorum" dedi.
Kürtçe konuşmak kabahat mi?
Seçim çalışmaları yaptığı sırada Manisa'da düzenlenen bir mitingde Kürtçe konuştuğu için hakkında soruşturma açılan Demirbaş, 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32/1 maddesi uyarınca 160 TL para cezasına çarptırılması konusunda ise, karara itiraz edeceklerini ifade etti.
"Adalet ve Kalkınma Partisi'nden bölgeye gelen birçok kişi seçim çalışmaları zamanında Kürtçe konuşuyor. Bu suç olmuyor ama bizimki kabahat mi oluyor? İzinsiz yerde konuşma yaptığım bilgisi de doğru değil. Seçim döneminde çalışma yaparken izin alınarak konuşulmaz." (IC/ŞA)