"2007 yılında Kat Mülkiyeti Yasası'nda yapılan değişiklikler kamuoyunda pek heyecan yaratmamıştı" diyen Harita Ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) bunun nedenin de, kamuoyunda yıllardır beklenen iki noktadaki isteklerin karşılanmaması olduğunu söylüyor:
"Birincisi, ruhsatsız ve/veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların hukukileştirilmesine bir çözüm önerilmesi ve bu yapıların da kat mülkiyeti rejimi içinde yer almalarının sağlanması isteği,
İkincisi de, kat mülkiyeti kurulan yapılarda gerek yönetim planı değişikliğinin ve gerekse yapının yıkılıp yenisinin yapılması gibi ana yapının tamamını ilgilendiren konularda kat maliklerinin oybirliği ile karar almaları yerine oyçokluğunun benimsenmesi isteğidir."
Yasaya göre devlet sorumlu
"Kamuoyunda 'kaçak yapı' olarak bilinen imar mevzuatına aykırı yapıların kat mülkiyeti rejimi içine alınmaları gerek teknik ve gerekse hukuksal olarak olanaklı mıdır?" sorusuna HKMO yaptığı yazılı açıklamada yanıtlıyor:
Türk Medeni Kanunu'na (TMK) göre, tapu siciline tescil edilecek üç ayrı taşınmaz arasında, kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümler de bulunuyor.
Bu taşınmazların kaydedilecekleri kat mülkiyeti kütüğü, tapu sicilinin beş ana sicilinden birini oluşturuyor. Bu sicillerdeki bilgilerin yasalara uygun olması ve en son güncel bilgileri yansıtmaları ve herkesin bu bilgilere güvenmeleri temel ilke. Odaya göre bunun nedeni, bu sicillerdeki bilgilerin herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde doğru olmasındaki sorumluluğun devlete ait olması.
HKMO "Çünkü Türk Medeni Kanunu'na göre, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumlu.Devletin vatandaşlarını kandırması, yanlış bilgiler vermesi ve kendi sorumluluğunda tutulan sicillerin gerçeği yansıtmaması beklenemeyeceğine göre, herkesin bu sicillerdeki bilgilere inanmaları ve güvenmeleri doğal karşılanmalı" diyor.
"Devletin tapu, kadastro, imar ve mülkiyet bilgilerine göre düzenlenen belgelere yani tapu, aplikasyon krokisi, çap, imar durumu, mimari+statik+elektrik+mekanik projeler, yapı izni ve yapı kullanma izni) dayalı inşaat süreci ve tapu sicil sisteminde kurulan kat irtifakı ve kat mülkiyeti sistemine göre istisnai durumdaki kaçak yapıların, anılan sistemle bütünleşmesi için, bunlar için de aynı belgelerin düzenlenmesi gerekmektedir."
Ancak, Oda, "Bu yapıların inşa edilmiş bir şekilde yerlerinde var olduklarına göre, imar planları ile öngörülen inşaat hakları ve yapı yükseklikleri, var olan yapıları hukukileştirmeye yetecek midir?" diye soruyor.
"Çözüm kentsel yenileme mi?"
HKMO sormaya devam ediyor:
İmar planlarındaki standartlar içinde kalsalar bile, bu kez, temelden çatıya kadar kullanılan inşaat malzemeleri, duvarlar içindeki demirin ve betonun niteliklerinin belirlenmesi, elektrik, su, vb tesisatın saptanması ve bunların mimari, statik, elektrik, mekanik projelere dönüştürülmeleri olanaklı mıdır?"
Yapılacak projelere hangi teknik elemanlar imza atacaktır?
Ve hangi meslek odası bunlara uygun görüş verecektir?
Ve hangi idaredeki teknik elemanlar bunları onaylayacaktır?
Bu prosedür tamamlanmadan, kaçak yapıları hukukileştirmek olanaklı mıdır?
"Görüldüğü gibi, Kat Mülkiyeti Yasası'nda yapılacak değişikliklerle, kaçak yapıların da kat mülkiyeti rejimine alınmalarını isteyenlerin istemlerini karşılamak sanıldığı kadar kolay değil" diyen HKMO bu nedenle olsa gerek, son yıllarda, bu duruma çözüm için "kentsel yenileme" adıyla çözümler arandığını söylüyor.
"Vergi kayıpları bahane edilerek şehre karşı suç işleyenler ödüllendiriliyor mu?"
Oda "Kamuoyuna kat mülkiyeti, tüzesi ile ilgili yanlış bilgilerin aktarılması, bilgi kirlenmesinin yaratılması, sonuçta malikler ya da hak sahipleri düzleminde telaşa neden olunması, doğru okunması gereken bir süreç" diyor.
"Kimse, kamuoyunda telaşa var gerekçesine sığınarak, kaçakları yasallaştırmaya kalkmamalı. Yine vergi kayıplarının önlenmesi öne sürülerek kaçak yapıların yasallaştırılması için örtülü af hazırlıklarına girişilmemeli. Belediyeler, bir yapının kat mülkiyetine geçmiş olup olmadığına bakmaksızın, kaçak ya da imara aykırı olup olmadığını gözetmeksizin emlak vergilerini zaten bina değeri üzerinden alıyorlar."
"Vergisizlik af sebebi olmamalı"
Odaya göre "Vergi alınamıyor," gerekçesiyle bu yapıları affetmeye kalkmak, ya da af için gerekçe yaratmaya çalışmak kabul edilemez.
"Atılacak adımların dürüst vatandaşların cezalandırılması, kente karşı suç işleyenlerin ödüllendirilmesi sonucunu doğurmaması gerekir. Akıl ve bilimin yol göstericiliğinde, şehircilik ilkeleri ışığında yapılacak düzenlemeler kamuoyunun vicdanını rahatlatabilir."
HKMO İstanbul Şubesi, aceleye getirilmeden, konuyla ilgili tarafların düşüncelerini önemseyen, biçimsel değil özde katılımcılık arayan, ciddiyetle yaklaşılacak, af niyeti taşımayan, sorunlara şehircilik kurallarını çiğnemeden çözüm getirilmesini amaçlayan çabaların gerçekçi çözümler olacağını savunuyor. (EZÖ)