Anahit Ghazaryan anlatıyor...
“Yüz yıl… Gerçek hikâyeler” projesini ilk duyduğum sırada, eski öğrencilerimden Susanna Stepanyan beni ziyarete gelmişti. Sohbet sırasında ona proje hakkında bilgi verdim. Konuştuğumuzda onun dedesinin de soykırımdan bir Türk sayesinde kurtulduğu ortaya çıktı. Susanna bana dedesinin hikâyesini anlattı.
Dedesi Şatakhlıydı*. Soykırım yıllarında daha 13-14 yaşlarındaymış. Türkler, Şatakh’da yaşayan herkesi ateşe vermek için kilisede toplamış. Susanna dedesinin çok geniş bir ailesi olduğunu anlattı. Büyükdedesi Stepan, kendisi ve oğlu Hakob için bir çıkış yolu arıyormuş. Ancak herkesin elleri arkadan bağlıymış, kıpırdayamıyorlarmış. Aniden kilisenin bir duvarının hafif titrek olduğunu ve taşı yerinden kaldırmanın mümkün olduğunu görmüş. Hakob’un babası ellerini ve sırtını vurmaya başlamış. O zor anda bile inancını unutmamış ve ayaklarını kullanarak saygısızlık etmemiş. Eşi durmadan ağlıyormuş ve oğlu Hakob’u kurtarması için ona yalvarıyormuş.
Sonunda, asırlık kilisenin taşı yerinden oynamış, Stepan oğluna “Kaç git, ışığım sönmesin” demiş. Hakob zayıf bir çocukmuş ve açılan delikten bir şekilde dışarıya çıkmış ve koşmuş. O sırada “Gavurun oğlu kaçtı” diye bağıran bir Türk’ün sesini duymuşlar. Hakob, o anda arkadan bağlı olan ellerinin aniden ısındığını hissetmiş ama delicesine koşmaya devam etmiş. Nereye gittiğini anlamadan koşmuş ve sonra bilincini kaybedip yere düşmüş.
Kendine geldiğinde bir Türk’ün evinde olduğunu anlamış. Yanında hamile Türk bir kadın oturuyormuş. Hakob’un elleri çeşitli paçavralarla bağlıymış, yaralandığının ancak özgür olduğunun ve kurtulduğunun farkına varmış. Türk kadın ona yemek vermiş ve saklanması için tembihte bulunmuş, çünkü aranıyormuş. Türk kadın onu duvar kenarında üst üste dizili duran yatakların oraya yerleştirmiş, evi aramaya geldiklerinde de onun için askerlere yalan söylediğini işitmiş. Askerler kadına inanmış ve oradan uzaklaşmış. Türk kadın çocuğa yiyecek bohçası verip kaçması için güvenilir bir yol göstermiş. Hakob yıllar sonra torunlarına bundan sonrasını şöyle anlatmış: “Uzaklaştığımda duman kokusu aldım, geri baktım. Kilise yanıyordu.”
Hakob kaçıp Ararat bölgesinin Avşar Köyü’ne gelmiş, orada evlenmiş, çocukları olmuş. Torununu, onun hep Aras’ı geçip bir kere daha baba evini görmek istediğini anlatırmış. (AN/HK)
* Bugün Van'ın Çatak ilçesi.
* “100 yıl… Gerçek hikayeler” başlığı altında, analitik haber ajansı ‘Armedia’ ve sivil toplum kuruluşu ‘Avrupa Entegrasyonu’ tarafından gerçekleştirilen ‘Beni kurtaran Türk’ projesi Soykırımdan kurtulanların, yakınları tarafından aktarılan gerçek hayat hikayelerini sunuyor. Hikayelerin özelliği, kahraman(lar)ın Ermeni Soykırımı’ndan doğrudan ya da dolaylı olarak, Türklerin yardımları sayesinde kurtulmuş olması. Proje, Birleşik Krallık Dış İşleri ve İngiliz Milletler Topluluğu Ofisi’nin desteğiyle gerçekleştiriliyor.
Dizinin diğer yazıları:
* Aris Nalcı "Beni Kurtaran Türk" Projesini Anlattı: Bu Hikayeler Soykırımla Önyargısız Yüzleşme İçin Anlatıldı
* “Büyükannemin Hasretinden Bir Parça da Bizim İçimizde”
* “Katliamdan Kurtulan İki Dal Birbirine Tutunup Bir Meşe Olmuş”