Çünkü, 1997'de kurulan, demek ki sekiz yaşını yaşayan Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (Ka-Der) yarın 5. Olağan Genel Kongresini yapıyor.
Sekiz yılda bugün geldiği yerde Kadıköy, Ankara, İzmir, Bursa, Balıkesir, Eskişehir, Samsun, Adana, Mersin, Manisa ve Denizli şubeleri, Antalya, Van, Niğde, Söke, Ordu ve Urfa girişim gruplarıyla, toplam 2500 üyesiyle medyanın ve en önemlisi siyasi partilerin görmezden gelemediği, kocaman bir örgütlenmeyle karşılaşıyoruz. Ne hoş!
The Marmara'daki toplantı
Adettir ya, yazan ille de kendi hikayesini sokacaktır olaya, ben de şimdi katıldığım The Marmara'daki girişim toplantılarından birini hatırlıyorum. Kimler vardı? O kadar da hatırlamıyorum ama, gazeteci ve akademisyen kadınlar çoğunluktaydı herhalde.
Gitmiş, girişimi anlamaya çalışmıştım. Yelpazenin farklı yerlerinde bulunan kadınlar nasıl birlikte olacaklardı? Doğrusu yanıtı kolay olmayan bir soruydu bu. "Keşke" olabilse diye düşündüğümü ama, pek de olabilir görmediğimi hatırlıyorum.
Oysa, şimdi bakınca pekala da olabildiğini görüyor ve dar görüşlülüğüme bir açıklama getirmeye çalışıyorum. Nafile; ama yine de o sıra bu yaklaşımın o kadar da az kadına özgü olmadığını söyleyerek kendimi biraz rahatlatayım.
Erkek üye de var
Ka-Der, amacını "Kadınların seçimle ve atamayla gelinen tüm karar verme mekanizmalarında ve politikada biran önce etkili ve giderek eşit temsilini sağlamak, bunun için de doğru stratejiler saptamak, çok yönlü, çok ortaklı bir mücadele vermek," sözleriyle açıklıyor.
Kadınların bir araya gelerek oluşturduğu Ka-Der'de çok az da olsa erkek üyeler de var; isterlerse yönetime aday olmaları da pekala mümkün. Üyeyse, yönetime de gelsinler elbette. Yine de, erkek üyelik insana enteresan geliyor.
Genel Kurula bir gün kala biz de, yeni bir yönetim ve genel başkan seçmeye hazırlanan örgütü Şirin Tekeli ve Zülal Kılıç'tan sonra iki dönemdir genel başkanlığı yürüten Dicleli'ye sorduk.
Ka-Der'i Ka-Der yapan nedir?
Ka-Der'i Ka-Der yapan üç özellik vardır. Birincisi, farklı siyasi partilere ve dünya görüşlerine sahip kadınların koalisyonu olma özelliğidir.
Ka-Der'in genel merkez ve şube yönetimlerinde de farklı görüşten ve duruştan kadınlar yer alırlar. Bu Ka-Der'in eşit mesafe ilkesinde cisimleniyor.
İkincisi, bir kişinin en fazla iki defa üst üste herhangi bir yönetim organına seçilmesidir. Bu Ka-Der'in rotasyon ilkesinde cisim buluyor.
Üçüncüsü, demokratik bir yapıya sahip olmasıdır. Başkan hegemonyası veya delege sistemi yoktur. Genel kurul genel yönetim kurulunu seçer; yürütme kurulu ise genel yönetim kurulu tarafından belirlenir. Ayrıca üyelik koşullarını yerine getiren herkes genel kurulda oy kullanır.
Türkiye'de farklı konularda birbirlerine karşı kesin tutum almış siyasi oluşumlardan kadınlar nasıl oluyor da Ka-Der'de bir arada durabiliyorlar?
Bu çok zor, ama başarılması olanaksız bir şey değil. Bazen topun endazesi kaçıyor tabii ki, ama genellikle siyasi kimliklerimizi Ka-Der kapısının dışında bırakabiliyoruz. Nasıl bırakmayalım ki?
En sağından en soluna kadar bütün partilerde erkekler egemen. Tüzüklerinde kota olanlar bile kadınları listelerin sonuna yazıyorlar. Siyasi partilerin bu erkek egemen ve olağanüstü hiyerarşik yapısı kadınların dışlanmasına, zorlanmasına ve yıpranmasına yol açıyor.
Ka-Der farklı partilerden kadınlara nefes alma, güçlenme, dayanışma ve kadın sorunlarına birlikte çözüm arama olanağı sunuyor.
4 yıldır genel başkanlık yapıyorsunuz. Bu söylediğinizi sağlamada hiç zorlandığınız oldu mu?
Çoook! Demokrasi kültürümüz yeni yeni gelişmeye başladığı için Ka-Der gibi bir oluşumda kendinden farklı düşünenlerin varlığını kabullenmek ve hassasiyetlerine dikkat etmek hiç de kolay değil.
Bunlar bizim öğrenmekte olduğumuz beceriler. Bazen dışımızdaki kurumların Ka-Der'i tekdüzeleştirme heveslendiklerine tanık oluyoruz; bu Ka-Der içindeki kadınları etkiliyor. Bazen kendi görüşümüze göre bir çıkışta bulunuyoruz.
Öte yandan da siyasi hayatın o erkek egemen acımasızlığı suratlarımıza çarpıyor. Bir arada durmazlarsa, Türkiye çapında el ele vermezlerse kadınlar karar alma organlarında olamayacaklar.
Cinsiyet kotası için mücadele Ka-Der'in en önemli hedefleri arasında. Peki kota tek çözüm mü? Seçilmiş kadınların kimi zaman kadın sorunlarına sahip çıkmadıklarına tanık oluyoruz. Aday veya seçilmiş kadınların kadın gibi olması gerekmiyor mu?
Tabii ki kadın bakış açısına sahip, kadın sorunları ve çözümler konusunda bilgi sahibi kadınların adaylaşması ve seçilmesi çok önemli.
Ekim 2005 tarihinde Ka-Der artık kadınlar için kadınlarla birlikte siyaset yapacak aday kadınları yetiştirebilecek bir siyaset okulunun müfredatına ve eğitimcilerine sahip hale gelmiştir.
Biz bir yandan kız kardeş kuruluşlarla birlikte kota talebimizi dillendiriyoruz, öte yandan da kadın bakış açısına sahip kadın politikacıların yetişmesine yardımcı oluyoruz.
Ka-Der dışındaki kadın kuruluşları sizi nasıl algılıyor?
Bu da çok karmaşık bir durum. Bir yandan farklı kadın kuruluşları bizi kendileri gibi olmadığımız için kuşku ve şaşkınlıkla karşılıyorlar. Öyle de feminist, sosyalist, sosyal demokrat, liberal ve muhafazakar kadınlar bir arada durmaktalar.
Öte yandan da bizi ciddiye alıyorlar ve yaptıklarımıza saygıyla yanaşıyorlar. Ka-Der başkanlığım döneminde bütün kadın örgütleriyle işbirliği yapmaya ve dayanışma göstermeye büyük özen gösterdim.
Mutabakatımız elverdiği ölçüde ana yaklaşımımız budur: Kız kardeşlerle birlikte olmak. Gerek Medeni Kanun, gerekse TCK kampanyalarında bunu kanıtladık.
Ka-Der'e neden üye oldunuz? Ve neden başkanlık?
Kadınlar olarak siyasette temsil edilmiyoruz. Solda da öyle. Üstelik solcu olduğunuz için akıl almaz cefalar çekmişsiniz. Bunun yarattığı birikimle Ka-Der'e daha kurulma aşamasında üye oldum. Başkanlığı kabul etmem ve yürütmemde de gene aynı duygular etkili oldu.
Dicleli'nin kısa öyküsü
Kuruluşundan beri Ka-Der üyesi. Kadıköy şube kuruculuğu yaptı; 1999 seçim maratonu ekibinde çalıştı; "Toplumsal Cinsiyet ve Siyaset" eğitim kampanyası eğiticilerinden. Ka-Der'in 2001 ve 2003'deki genel kurullarında genel başkanlığa seçildi.
Ankara'da doğdu, Alman Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü mezunu. Evli, bir kızı var.
Karayolları 17. Bölge'de proje mühendisi, REPKON Ltd.'de genel müdür yardımcısı olarak çalıştı. Şu anda kurumsal yayıncılık yapmakta. Çok sayıda kitap çevirdi; bir süre Türkiye İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) dergisi "Görüş"de dış politika değerlendirmeleri yazdı; "Konuşa Konuşa" adlı kitabın yazarı, "Yurttaş 2000" başlıklı kitabın editörü.
İlerici Kadınlar Derneği üyeliği, Türkiye Barış Derneği Genel Yönetim Kurulu üyeliği ve Sosyalist Birlik Partisi Genel Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. 1994'den bu yana herhangi bir siyasi partiye üye değil. (BA)