"Hükümetin bu konuda doğru olanı görmediğini düşünmüyorum" diyor Ersanlı; ama hükümetin bürokrasiye kendini kanıtlama çabasıyla ABD'nin "terörle mücadele" eksenli dış politikasının arasına sıkıştığı kanısında.
Ersanlı'yla Kuzey Irak tartışmaları üzerine konuştuk.
Türkiye'nin bir Kuzey Irak politikası var mı? Nasıl tanımlamak gerek?
Var gibi gözüküyor. Net olmasa da eğilim açık: "Müdahale yapacağız" hissini daimi tutmak üzerine kurulu bir eğilim bu. Demode bir "caydırıcılık" havası. Ama tabii ki işe yaramıyor.
Medyaya yansıyan savlar hem PKK hem de Kerkük eksenleri üzerine. Bu doğru bir tartışma mı?
Tabii ki değil. Her ikisi de belli bir "potansiyel düşmanlık algısı" üzerine kurulu.
Başbakan Erdoğan'ın "Irak'ta Kürt yönetimiyle ilişkileri geliştirecek adımlara hazırız" sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hükümetin olumlu adımlar atmak istediğini düşünüyorum. Ama bunu tamamen ABD dış politikası çerçevesinde uygulamaya çalışmak çok zor. Türkiye'nin kendi bölge politikasına ağırlık vererek uygulanabilir; uygulanması gerekir de. Hükümetin tavrı olumlu.
Peki buna karşı Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın çıkışı?
Bu da AB'ye ve ABD'ye karşı bir tutum gibi. Ama müthiş bir belirsizlik var. AB ve ABD'ye karşı olma biçimi sağlıksız; dünya gerçeklerine dayanmayan bir şekilde yürütülüyor.
Türkiye'nin izleyeceği politikaları belirleyecek dinamikler neler?
Hükümetin siyasi diyaloğa açık olduğu zamanlarda sivil toplum tarafından desteklenmesi gerek. Çünkü Kuzey Irak denilen bölgede artık "akrabalarımız"ın olduğu anlaşılmalı. Süreç, Iraklı Kürtlerle akraba devlet ilişkisinin gerçekleşeceği şekilde gelişiyor.
Bu durumda "Kuzey Irak sorunu" diye bir sorun varsa, bunu nasıl tanımlamak gerekir?
İçeride Kürt sorununa bakıştaki aksaklıkların sonucu olarak tanımlarım. Kürt sorununun hem bir insan hakları sorunu olduğunu, hem de onun bir uzantısı olarak bir siyasal aidiyet hakkı sorunu olduğunu görmemekten kaynaklanıyor.
Sonuçta, Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan için tanınan siyasal aidiyet hakkı Kuzey Irak için öngörülmüyor.
Türkiye, Irak Kürtlerinin akrabalığını, kültürel, dilsel bağlarını doğal şekliyle algılayamıyor. Bunun için de uzun vadeli ve çok çeşitli yararlara, tahribatların önlenmesine ya da önlenmediği zaman tamir edilmesine dayanan ilişkiyi kuramıyor. Burada bir yaklaşım zorluğu yaşanıyor.
Oysa bir sürü insanımız Kuzey Irak'la ilişki içinde. Ama bu devlet politikası, hükümet politikası olarak oturamıyor. Bunun da empoze edilen korkulardan nemalanan çevrelerden kaynaklandığı çok kesin.
Bir kısmı da ABD dış politikasıyla ilgili. Terörü baş düşman olarak ilan ederek, köklerinin Irak'ta bulunduğuna vehmederek bütün bölge politikasını ona dayandırmak eğilimi. Ve tabii ki bu kadar çok terör algısı üzerine kurulu bir politikayla, Türkiye de kendi açısından varolan terörü ana politika haline getiriyor. Dönüştürme zorluğu yaşanıyor.
Iraklı Kürt liderlerle görüşüp görüşmemek de tartışılıyor. Görüşmenin ne yararı olur?
Çok yararlı olur. Her iki taraf da yavaş yavaş gelişecek -çünkü eninde sonunda insan ilişkileridir bunlar-bir ilişkiyle, birbirine danışarak, birbirlerinin kaygılarını anlayarak kolay işbirliklerine ulaşabilir.
Burada iki düzlem var. Sadece Barzani ve Talabani diye bakmamak gerek. Müdahaleden sonra kurulan Irak hükümetinin uluslararası düzlemdeki meşruiyeti çok sallantılı.
Hem Irak'ın bölünmesini kabul etmeyip hem de spesifik olarak Talabani ve Barzani'yi dışlamak mantıklı görünmüyor. Zaten sallantılı olan bir bütünlük içinde çok daha az sallantılı olan bir idari kuruluşu tanımamak anlamsız. Çünkü Kürt yönetimi Irak'ın genel hükümetinden çok daha istikrarlı ve Türkiye'ye yakın.
Bu yakınlık hem coğrafi hem kültürel. Bunu beşeri coğrafyayı ilgilendiren mesele olarak görürseniz, doğal olarak güvenlik mesleesini de kapsarsınız. Ama bu insan güvenliğidir. Çünkü güvenlik sadece askeri değildir. Kentlere, kültürel varlıklara, mimariye kadar uzanan bir güvenlikten söz ediyorum.
Ama burada hükümet iki taraftan kıskaç altında:
1. Türkiye'nin genel kaba hatlarıyla bürokrasisi; yalnızca askerler değil. Hükümet sürekli buna karşı kendini ispat etmeye çalışan bir durumda.
2. Kendini ABD'nin dış politikasına ve baş düşman olarak belirlediği terör söylemine uyumlu olmak zorunda hissediyor.
Yoksa bu konuda doğru olanı görmediklerini sanmıyorum. Durumu dönüştürmekte zorlanıyorlar. Bu nedenle bazen iki hükümet gibi oluyor; kendi kendini reddediyor. (TK)