Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak için başlatılan "Nöbetçi Yayın Yönetmenliği" kampanyasına katılan sanatçı Jülide Kural ve Özgür Gündem Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Kural, savunmasında "Sanatın tam da hayatın içinden filizlendiğine inanan biri olarak yaşadığım ülkenin sorunlarına duyarsız kalmam mümkün değildir. Evrensel insan hakları mücadelesine bağlı ve onun bir parçası olan bir birey olarak, anti-militarist, şiddet karşıtı, barış taraftarı bir insan hakları aktivistiyim" dedi.
"İnsan gerçeği ararken özgürleşiyor"
Kural'ın savunması şöyle:
"Demokratik bir ülke olmanın en temel göstergesi kuşkusuz ifade ve basın özgürlüğü' dür. Bu gerçekten hareketle bir yurttaş olarak, farklı haber alma kanallarının gerekliliğine olan inancım: her bireyin 'haber alma hakkı'na olan saygım; baskı ve yıldırma yöntemlerine karşı doğal bir refleks olarak özgürlükten yana olan duruşum, o dönemde yoğun bir baskı altında olan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma gerekliliğini, demokrasiye inanan her birey gibi benim içinde kaçınılmaz kılmıştır. O nedenle de bir günlük “sembolik genel yayın yönetmenliği" görevini üstlendim.
"Ben gazeteci değilim, ben bir sanatçıyım. Doğal olarak yalın bir gerçeklikle 'sembolik' tanımlamasının altını bir kez daha çizmek isterim.
"Tam da bu nedenle o günkü gazetedeki haber ya da yazıların ne içeriği, ne de neler olduğu konusu bilgim dahilinde değildir.
"Yaklaşık 33 yıldır sürdürdüğüm sanat hayatımda Çehov, Shakespeare, Euripiedes, Wollf. Brecht, Fo, Pinter, Haldun Taner ve daha birçok büyük yazarın dünyalarındaki bir karaktere aktris olarak bürünürken bir gerçeği hep yeniden keşfettim.
"Hangi dilde, hangi kültürde, hangi kıtada olursa olsun sanatçının ulaşmak istediği ana gerçek 'Özgürlük'tü. Özgürlükse, olasılıklar içinden seçebilme hakkını veriyordu insana. Ve insan özgürleşmek için gerçeği ararken aslında o yolda özgürleşiyordu.
"Kaldı ki sanatın tam da hayatın içinden filizlendiğine inanan biri olarak yaşadığım ülkenin sorunlarına duyarsız kalmam mümkün değildir. Evrensel insan hakları mücadelesine bağlı ve onun bir parçası olan bir birey olarak, anti-militarist, şiddet karşıtı, barış taraftarı bir insan hakları aktivistiyim.
"Üstelik değişen politik atmosfere göre; olgulara ya da kavramlara yüklediğim anlamın değişmesi de mümkün değildir. Çünkü ilkeli olmanın ciddiyetini ve değerini bilecek hayat bilgisi ve deneyimine sahibim.
"Sonuçta demokrasiye, evrensel insan haklarına inanan şiddet karşıtı ve bu ülkeyi çok seven bir sanatçı olarak bana yönettiğiniz suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Beraatımı istiyorum." (EA/BK)