Haberin İngilizcesi için tıklayın
İkisi de ABD'den, ikisi de Türkiye'ye, biri 5 Haziran 1964, diğeri ise 6 Haziran 2019 tarihli. Yani arada 55 yıl fark var.
ABD Savunma Bakanlığı Vekili Patrick Shanahan'ın Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a 6 Haziran'da gönderdiği mektup, pekçok analist ve gazeteci tarafından tam 55 yıl önce ABD Başkanı Lyndon Johnson'ın dönemin Türkiye Başbakanı İsmet İnönü'ye gönderdiği mektuba benzetildi.
1964'te gönderilen ilk mektup ABD Savunma Bakanlığı Vekili tarafından değil ABD Başkanı tarafından yazılmıştı, bu da diğer fark.
ABD Başkanı Johnson, siyasi tarihe "Johnson mektubu" olarak geçen mektubu İnönü'ye göndermişti. CIA kütüphanesinde "gizli" ibaresiyle yer alan ve "Bir ABD başkanının bir ülke yönetimine böyle bir mektup göndermesinin hata" olarak nitelendiği mektuptan başlayalım.
Johnson, "Biz ve siz, komünist dünyanın ihtiraslarına karşı koymak üzere birlikte mücadele ettik" dediği mektupta İnönü'ye "Kıbrıs'la ilgili olarak Türk cemaatini tehlikeye maruz bırakacak herhangi bir hal tarzını desteklemeyi düşünmüyoruz" ifadelerini kullanıyor.
*CIA sanal kütüphanesinde, rapora ulaşmak için tıklayın.
SSCB vs. Rusya endişesi
İki mektuptaki ortak nokta sorunun o zamanın Sovyetler Birliği, 2019'un Rusya'sında kilitlenmesi.
Johnson mektupta, Türkiye'nin Kıbrıs'a yapacağı askeri bir müdahalenin Sovyetler Birliği'nin bölgeye doğrudan karışmasına yol açabileceğini söylüyor ve şu ifadeleri ekliyor:
"NATO müttefiklerinizin tam rızaları ve muvafakatleri olmadan Türkiye'nin girişeceği bir hareket sonucunda ortaya çıkacak bir Sovyet müdahalesine karşı Türkiye'ye müdafaa etmek mükellefiyetleri olup olmadığını müzakere etmek fırsatını bulmamış olduklarını takdir edeceğiniz fikrindeyim."
İnönü cevabı: Yeni bir dünya kurulur
Başbakan İnönü ise bir sonraki bakanlar kurulu toplantısı sonrası "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye bu yeni dünyada yerini alır" yanıtını vermişti.
21 Haziran 1964'te ise Johnson ile İnönü, Washington'da bir araya geldi ve Türkiye" Kıbrıs harekatını" tam 10 yıl, bir ay erteledi.
50 yıl sonra "benzer işler"
Şimdi 2019'a ışınlanalım. ABD Savunma Bakanlığı Vekili Patrickh Shanahan, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alma planıyla ilgili (ki ABD son iki yılda defalarca bu konudaki rahatsızlığını dile getiren açıklamalar yaptı) bir mektup yolluyor.
Shanahan, Foreign Policy dergisinin ele geçirdiği mektupta net ifadeler kullanıyor, "Türkiye S-400 teslimatını kabul ettiği takdirde F-35 almayacaktır. S-400 tutumunuzu değiştirme seçeneğiniz halen bulunmaktadır" diyor.
"Bu yolda devam[ınız] istihdamda, milli gelirde ve uluslararası ticarette kayıplara neden olacaktır" diye de ekliyor.
Mektup Türkiye basınında gazetecilere ve uluslararası ilişkiler uzmanlarına direkt olarak "Johnson mektubu"nu hatırlatıyor.
Bundan sonra ne olur?
Söz konusu ABD-Türkiye ilişkileri olunca bu sorunun cevabı öngörülemez elbette. Birçok farklı uzmandan birçok farklı cevap alabiliriz.
Şu an ABD'de F-35 uçağı kullanımı için eğitim alan Türkiyeli pilotların uçuştan alındığını ve Türkiye'ye 31 Temmuz'a kadar süre verildiğini biliyoruz.
Bir yıl önce "Pastör Branson krizi" ile kopmaya çok yaklaşan ipler "S-400-F-35 krizinde" kopar mı, birçok farklı dinamiğe bağlı olan ilişkiler nasıl şekillenir hem Suriye hem, Rusya-Türkiye ilişkileri ekseninde ne olur ilerleyen günlerde göreceğiz.
Hulusi Akar'a gönderilen mektup
*Mektubun tamamı için tıklayın.
ABD Savunma Başkan Vekili Patrick Shanahan'ın Hulusi Akar'a gönderdiği mektubun tam metni ise gazeteci Murat Yetkin'in kişisel bloğunda yayınladığı çevirisiyle şöyle:
Sayın Bay Bakan,
Sizi Nisan'da Pentagon'da ağırlamak ve 28 Mayıs'ta beni telefonla aramış olmanız memnuniyet vericiydi. Görüşmelerimizin kıymet veriyor ve 6 Nisan 2019 tarihli mektubunuz için teşekkür ediyorum.
ABD, ABD-Türkiye diyaloguna ve stratejik ortaklığına büyük değer vermektedir. Ne var ki, Türkiye'nin S-400 sistemleri üzerine eğitim almak için Rusya'ya personel gönderdiğini öğrenmekle hayal kırıklığına uğradık.
28 Mayıs'taki telefon konuşmamızda da tartıştığımız üzere, eğer Türkiye S-400 tedarik ederse, ülkelerimiz Türkiye'nin F-35 programını sürdürmemesi üzerine bir plan geliştirmek zorundadır.
Değerli ilişkimizi sürdürmeyi gözetmekle birlikte, Türkiye S-400 teslimatını kabul ettiği takdirde F-35 almayacaktır. S-400 tutumunuzu değiştirme seçeneğiniz halen bulunmaktadır.
Haziran 2019 Brüksel toplantımız öncesinde, ABD'nin Türkiye'nin 31 Temmuz itibarıyla F-35 programına katılımını askıya almak üzere [planladığı] eylemlerinin bir özetini [mektuba] ekledim.
Bu takvim, eğitim gören Türk F-35 öğrencilerinin, tamamı olmasa bile çoğunun, derslerini 31 Temmuz'da ABD'den ayrılmadan önce tamamlamalarına imkân tanıyacaktır.
Milli Savunma Bakanlığını da Türk personele Birleşik Devletlerde yeni F-35 eğitim programı başlatmasını önermediğimizi, yakın gelecekte [mevcutların] geri çekilmesini beklediğimizi bildirdik.
Türkiye'nin F-35 programının idari faaliyetlerine katılımına, usulüne uygun şekilde son vermeyi sağlamak amacıyla, 12 Haziran 2019'da yapılacak yıllık F-35 İcra Kurulu Başkanları Yuvarlak Masa toplantısına Türkiye'nin katılımını öngörmemekteyiz ve programın yönetişim belgelerinin güncellenmesi de Türkiye'nin katılımı dışında ilerleyecektir.
F-35'ler dair bütün eylemler Türkiye'de S-400 mevcudiyetinin riskleri üzerine temellendirilmiştir ve Rusya'ya ilişkin Amerika'nın Hasımlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) yaptırımlarından ayrıdır.
Kongre'de her iki parti [Cumhuriyetçi ve Demokrat] tarafından S-400 edinmesi halinde Türkiye'ye CAATSA yaptırımları uygulanması konusunda güçlü irade mevcuttur.
F-35 gibi platformların güvenliğini tehdit etmesine ek olarak, Türkiye'nin S-400 tedariki ulusunuzun Birleşik Devletlerle ve NATO bünyesinde işbirliğini geliştirme ve koruma imkânlarını aksatacak, Türkiye'nin Rusya'ya stratejik ve ekonomik aşırı-bağımlılığına yol açacak ve Türkiye'nin savunma sanayi ve iddialı ekonomik kalkınma hedeflerini baltalayacaktır.
Bu yolda devam[ınız] istihdamda, milli gelirde ve uluslararası ticarette kayıplara neden olacaktır.
Başkan Trump'ın hâlihazırda 20 milyar dolar olan ikili ticaret hacmini 75 milyar dolara yükseltme kararlılığı da, ABD'nin CAATSA yaptırımları ilanıyla tehlikeye düşebilecektir.
Sizi temin etmek isterim ki, bu konuyu derin güvenlik işbirliğimizin diğer boyutlarını koruyacak saygılı bir şekilde ele alıyoruz. Cevabınızı ve yol haritamızı belirledikçe görüşmelerimizin devamını beklerim.
(PT)
Kaynak: Foreign Policy, CIA Library, NY Times arşivi, Murat Yetkin kişisel bloğu.