3 Aralık 1948’de İngiltere’nin Birmingham kentinde doğan John Michael “Ozzy” Osbourne, 1970’li yılların başında Black Sabbath grubunun vokalisti olarak heavy metal müziğinde yeni bir dönem başlattı. Black Sabbath dinleyicinin müzikle sadece duygusal değil, bedensel bir bağ da kurmasını sağlayan karanlık temalı sözlerle buluşan ağır riff’lerle heavy metal'e özgü estetiği yeniden tanımladı.
Osbourne, Black Sabbath’ten ayrıldıktan sonra solo kariyerini sürdürdü. Toplamda 50 yılı aşan sahne yaşamı hem müzik hem de magazinle şekillendi ve "Karanlığın Prensi" lakabıyla anıldı.
Black Sabbath Dönemi (1969–1979):
İlk albümleri Black Sabbath 1970'de çıktı. Vietnam Savaşı'nı eleştiren War Pigs adlı ikinci albümlerinin adını, müzik şirketinin baskısı üzerine Paranoid Park olarak değiştirmek zorunda kaldılar. Paranoid Park, Master of Reality ve Vol. 4 gibi albümlerle politik tavırlarını yansıttılar. Paranoid Park, 4 milyonu aşkın kopya sattı ve gruba ilk Amerika turnesinin kapısını açtı. Ozzy, bu albümle beraber şarkıcılık ve söz yazarlığı konusunda heavy metalin en etkili isimlerinden biri haline gelmeye başladı. İngiltere’nin işçi sınıfı mahallelerinden çıkan, kilise karşıtı imgelerle bezenmiş şarkılarıyla gençliğin öfkesine ses verdi.
Solo kariyeri
1979 sonunda Don Arden'in menejerliği altında solo albümü Blizzard of Ozz'u çıkardı. Şarkıları Bob Daisley ve Randy Rhoads ile yazdığı albüm Ozzy'ye büyük bir başarı getirdi.
İkinci albümü Diary of a Madman'de Lee Kerslake'in şarkıları da vardı. "Over the Mountain" ve "Flying High Again" single'ları ile bilinen albümü Osbourne otobiyografisinde en sevdiği albüm olarak tanımladı.
Popüler kültürdeki Ozzy
2000’lerin başında ailesiyle birlikte yer aldığı MTV dizisi The Osbournes, onu bir reality yıldızına dönüştürdü.
“Karanlıklar Prensi” olarak başlayan yolculuğu, “şapşal ama sevgi dolu rock babası” imgesine evrildi.
Ozzy etkisi
Ozzy'nin etkisi sadece metal ile sınırlı kalmadı. Estetiği doom metal, stoner rock, hatta trap metal gibi alt türlere yansıdı. Post Malone gibi sanatçılar onunla iş birliği yaptı (Take What You Want, 2019), böylece Z kuşağına da ulaştı.
Konserleri günümüzde çok kuşaklı bir izleyici kitlesini kendisine çekiyordu: Gençler onu bir ikon, önceki kuşaklarsa bir zamanlar kendilerini temsil etmiş bir figür olarak görüyordu.
Kurulu düzenin neresinde? İçeride mi, dışarıda mı?
Ozzy Osbourne kariyerine kurulu düzenin dışında başladı ve sonra kurulu düzenin ta kendisi oldu.
Dışarıdan gelen tehditti
Şarkı sözleri intihar, şeytan, ölüm temaları içerdiği için defalarca sansürlendi. ABD’de bir kısım anne-babalar ve muhafazakâr toplum kesimleri onu şeytanlaştırdı. "Yarasa ısırma” olayı ve sahne üstündeki yıkıcı performansları, kültürel düzenin dışından gelen bir tehdit gibi algılandı. 20 Ocak 1982'de Iowa'da verdiği bir konserde, bir seyirci cansız olduğunu sandığı bir yarasayı sahneye fırlattı. Ozzy de, bunun plastik bir oyuncak olduğunu sandı ve şovun bir parçası olarak ağzına götürüp ısırdı. Fakat yarasa gerçekti ve hâlâ canlıydı. Sonuç olarak Ozzy olayın hemen ardından kuduz aşısı olmak zorunda kaldı. Ancak bu olay, Ozzy'nin “Karanlıklar Prensi” imajını pekiştirdi. Heavy metal’in şok edici, tabu yıkan estetiğiyle özdeşleşti. Kimilerinde tiksinti uyandırıken kimileri için de sanatın sınır tanımayan bir hali gibi görüldü.
İçeriden bir simge oldu
Yıllar içinde Ozzy'nin kendisi de bir kurum hâline geldi: Grammy ödülleri, Rock and Roll Hall of Fame üyeliği (hem Black Sabbath’la hem solo olarak), kendi festival markası (Ozzfest) ile sistemin bir parçası oldu.
Son yıllarında Britanya Krallığınca "kültürel miras" figürü olarak onurlandırıldı. Ölümünden iki hafta önce Birmingham’daki veda konserinde binlerce kişi onu coşkuyla uğurlamıştı.
(AEK)

