Görseller: Helena Darling, sosyal medya, Anatomik olarak doğru olan dünyadaki ilk klitoris heykeli. Sanatçı Sophia Wallace tarafından Cliteracy projesi için yapıldı.
Son günlerin en tartışılan konularından biri jinekoloji muayeneleri. Kadınlar bu muayenelerde yaşadıkları travmaları sosyal medyadan ve sosyal paylaşım platformlarından daha sık paylaşıyor.
Psikolojik şiddete ve hatta tacize bile varabilen bu muayenelerde doktorun hastasıyla kısıtlı bir süre içinde doğru iletişimi kurması çok güç. Ama imkânsız değil. Jinekoloji muayenelerinde gerçekleşen psikolojik şiddeti, doktorların üzerinde hissettiği baskıyı ve kurulabilecek en doğru hasta-doktor ilişkisini Uzman Operatör Doktor Irmak Saraç anlattı.
Muayeneden kaçınmak
Jinekologların muayene sırasında en çok ikilem yaşadıkları konu bekaret konusu. Bekaret kavramınınsa çok da eski olmayan bir tarihte on altıncı yüzyılda, himenin (kızlık zarı) keşfiyle ortaya çıktığını vurgulayan Saraç aslında her kadının ilk cinsel birleşmede kanama yaşamayacağını belirtiyor.
“Himen (kızlık zarı) aslında on altıncı yüzyılda bulundu. Himen yapısal olarak çok değişkenlik gösteren, ortasında açıklık bulunan halka şeklinde bir yapı. Bu açıklık penisin geçişine müsaade edecek gibiyse ilk birleşmeyle kanama da olmaz. Bundan sonra bekaret gittikçe penetratif (penisin vajinaya penetrasyonu) cinsellikle ilişkilendirilir oldu.”
Bu bilgilerin büyük kısmına sahip olmayan hastalar ise en çok kendilerine doğrudan yöneltilen “Evli misin, bekâr mısın” sorularından rahatsız oluyorlar. Bunun temel nedeni “evli değilim ama cinsel olarak aktifim” yanıtının ardından hastanın karşılaşacağı önyargılar.
Doktorların bu soruyu hastanın cinsel yaşamı hakkında kısa süre içinde bilgi almak için sorduğunu söyleyen Saraç, bu sorunun her zaman bir önyargı taşımadığını belirtiyor. Fakat doktor aldığı yanıttan sonra hastaya karşı tavrını değiştiriyorsa bu durumun hasta-doktor ilişkisini zedeleyeceğini de vurguluyor.
Bakire olup olmadıklarına dair imalar veya bu konuda gelen sorular hastaların jinekoloji muayenelerinden çekinmelerine neden olan temel etkenlerden. Kist vb. vajinal muayene gerektiren durumlardaysa himeni (kızlık zarı) bozulmamış (ki cinsel ilişkiye girse de bazen bu zar bozulmamış olabiliyor) ve daha önce cinsel ilişkiye girmemiş kadınlar bu muayeneden kaçınıyorlar.
“Bütün önyargılar doktorun odasının dışına taşınmalı”
Jinekolog Irmak Saraç jinekoloji muayenelerinde yaşanan bekâret sorunsalı özelinde yurt dışında doktorların hastayı direkt “bakire değil” diye kabul ettiklerini ama Türkiye’de bunun tam tersinin olduğunu ve doktorların çoğunlukla hastayı “bakire” kabul ederek muayene etmeye başladıklarını söylüyor
Bir doktorun çoğu kez rıza alıp bakire bir hastaya vajinal muayene yapması durumunda bile doktorun hasta yakınlarının şiddetine ve tepkisine maruz kaldığını belirtiyor.
Toplumsal muhafazakârlaşmanın da doktorların hastayla kurduğu iletişime etki ettiğini savunan Saraç bu durumu şu sözlerle açıklıyor:
“Toplum özelinde artan muhafazakârlaşma elbette ki doktorları da etkiliyor. Doktorlar bu muhafazakârlaşmadan ayrı tutulamaz.
“Hastaya bunu yansıtmamak doktorun yükümlülüğü. Tabii ki de doktor hastasıyla gebe kalıp kalmama veya cinsellik özelinde arasında geçen konuşmalarda gerekli koşullarda duygu ve görüşlerini aktarabilir. Bunlar istisnai durumlar. Ama bütün önyargılar, duygu ve düşünceler vb. her şey doktor odasının dışına taşınmalı.”
“DSÖ bir muayenenin en az 20 dakika olması gerektiğini vurguluyor”
Saraç, aynı şekilde hastaların devlet hastanelerinde yaşadığı travmatik muayeneleri ise doktorların iş yükü ve zaman yetersizliğiyle ilişkilendiriyor.
“Devlet hastanelerinde bir doktor on dakika içinde iki hasta görüyor. Doktorun bu süre içinde ayrıntılı anamnez (hasta öyküsü) alması çok zor. Beş dakika, en iyi ihtimalle on dakika içinde hasta-doktor ilişkisinde güveni inşa etmek neredeyse imkânsız. Dünya Sağlık Örgütü bir muayenenin en az 20 dakika olması gerektiğini vurguluyor. Jinekoloji muayeneleri için daha uzun süreler gerekiyor. Hastanın muayene yatağına uzanması, araçların hazır edilmesi, hastanın soyunup giyinmesi her şey süreyi uzatıyor.”
Saraç, devlet hastanelerinde kısa süre içinde belli bir sayıda hasta bakması gereken doktorların kadınların medeni durumunu sormasını ve hasta öyküsünü bu şekilde almalarını yanlış buluyor. Fakat doktorların zamanla yarıştığı bir çalışma ortamı içinde bu tavırlarını anlamak gerektiğini ve kısa süre içinde tanı koymak için bu yola başvurduklarını da belirtiyor.
“Hekimler mecburen çekingen davranıyor”
“Bekaret ve cinsellik söz konusu olduğunda hekimler de mecburen çekingen davranıyor. Toplumumuzda cinselliği evliliğe hapsetmek yaygın bir tutum. Doktorlar da çoğu kez bunu bu şekilde ele alıyor. Toplumda evlilik öncesi cinsel ilişkiye negatif bakılıyor.
“Bekar mısın, evli misin sorusuysa hastanın durumunu anlamak için doğru bir soru. Ben de bu şekilde sorulmasını doğru bulmuyorum. Ama devlet hastanelerinde ifade ettiğim gibi on dakikada iki hasta bakıldığı için hekim bu şekilde bu soruyu yönelterek hasta hakkında kısa yoldan bilgi edinmeye çalışıyor. Bu soru çok farklı şekillerde de sorulabilir. Örneğin kendim hastanın cinsel hayatı hakkında onu zorlamadan bilgi almaya çalıştığımda şu soruları soruyorum:
‘Daha önce gebelik yaşadın mı’
‘Cinsel ilişkide ağrı yaşıyor musun’
‘Korunma yöntemlerin neler’
Bu soruları sorduğum zaman hasta kendi açılıyor ve hastanın cinsel hayatı hakkında zorlamadan bilgi ediniyorum.”
“Görevimiz tanı koymak ve danışmanlık vermek”
Jinekoloji muayenelerinde yaşanan bir diğer sorun ise hastaların cinselliklerini farklı şekillerde yaşamaları halinde bunu doktora nasıl ifade edeceklerini bilememeleri veya doktorların önyargılarından çekinmeleri.
Saraç bu gibi bir durumda bir doktorun yapması gerekeni şu sözlerle özetliyor:
“Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar sürtünme, penetrasyon, anal, oral her yolla bulaşabilir. Doktor olan bir kişinin nötr davranması gerekir. Bizim tercih edip etmememiz önemli değil. Görevimiz tanı koymak. Kendi düşüncelerimizi bir kenara atmak önemli. Hastanın doktorun karşısında kendini rahat hissetmesini sağlamalıyız. Önemli olan bu.”
Muayenelerde hastanın rızasını almadan başka kişilerin, yardımcı sağlık personelinin veya bir üniversite hastanesindeyse asistanların muayeneye dahil olması oldukça olağan bir durum. Jinekoloji muayenelerinde mahremini doktora emanet eden hasta için ise muayene odasının kalabalıklaşması oldukça kaygı verici.
“Tıbbi eğitim özelinde öğrencilere göstermek, göstererek öğretmek tıbbi eğitimin bir parçası. Fakat çoğu zaman masada yatanın bir insan olduğu göz ardı ediliyor. Hasta hakkı, rıza mevzusu üzerine çok düşünülmeyen konular. Hasta gelmişse rıza göstermiştir sayılıyor.”
“Muayenede başka birinin olup olmayacağı konusunda hastayı muayeneden önce bilgilendirmek gerekiyor.
“Eğitim amaçlı yapılan bir şey sonuçta. Mankenler üzerinde teorik olarak çalışıldıktan sonra hasta üzerinde de eğitim çalışması yapılması gerekiyor.
“Hasta üzerinde yapmak önemli bu eğitimi. Kadınların rızasını almak, kişi sayısını sınırlı tutmak da önemli bir yandan. Ama bunun bilgilendirmesi önceden yapılmalı. Böylece kadın hasta da kendini eğitime katkı sağlamış ve faydalı olmuş hissedebilir. Asistan-öğrenci eğitiminden sorumlu kişilerin bunlara dikkat etmesi ve sorumlu hissetmesi gerekli. Karşımızdakinin eşya değil insan olduğunu aklımızda tutmalıyız.”
“Doktor-hasta ilişkisi eşit bir ilişki değil”
Saraç şeffaf, doğru ve güvenilir bir hasta-doktor ilişkisi kurulması için doktorların dikkat etmesi gereken önemli başlıkları şu şekilde sıralıyor.
- Ayrımcılık yapmamak
- Hastayı olduğu gibi kabul etmek
- İnsan olduğunu unutmamak
- Tarafsız kalmak
- Muayenenin veya müdahalenin her aşamasında rıza almak
Saraç sıraladığı bu ilkeleri bu cümlelerle destekliyor:
“Güven ortamı muayene sırasında çok önemli. Jinekolojik muayenede hasta mahremini açıyor. Güven sağlanamamışsa hasta kendini açıklayamıyor. Sonuçta rızasız muayeneler, psikolojik şiddet ve kişilik haklarının çiğnenmesi gibi durumlar karşımıza çıkabiliyor.”
Doktor-hasta ilişkisinde eşit bir ilişki olmadığını, bilgi aktarıcısı olarak doktorun bir otorite olarak karşımıza çıktığını belirten Saraç, muayenenin en başında bir güven ilişkisinin kurulmasını sürecin devamı için en gerekli unsur olarak görüyor.
(ED/EMK)