Fotoğraf: Corbyn, 2019'da Birmingham'da göçmenlerle/Flickr.com
Britanya İşçi Partisi Ulusal Yürütme Komitesi'nin (UYK) Salı günü Başkan Keir Starmer'in önerisiyle 12'ye karşı 22 oyla aldığı selefi Jeremy Corbyn'in gelecek seçimlerde İşçi Partisi'nden milletvekili adayı olamayacağına yönelik karar partiyi karıştırdı. Ülke solu ve işçi hareketinin radikal kesimleri kararı "ödlekçe ve tamamen antidemokratik" bir tutum olarak kınadı.
Jeremy Corbyn Çarşamba günü sosyal medyada dolaşıma soktuğu yanıtında Keir Starmer'ın, başkanlığı üstlenirken verdiği "İşçi Partisi üyelerinin haklarına saygı gösterme taahhüdünü çiğne[diğini] ve partinin demokratik temellerini sarstı[ğını]" söyleyerek karara meydan okudu: "Hayatımı lslington North halkı adına daha adil bir toplum için savaşarak geçirdim ve şimdi de duracak değilim."
Corbyn: "Hiçbir yere gitmiyoruz"
Corbyn, Keir Starmer'ı "Hükümet milyonlarca insanı yoksulluğa sürükler ve mültecileri şeytanlaştırırken, muhalefetini daha ilerici ve insancıl bir alternatif isteyenlere yöneltmek"le suçladı.
Jeremy Corbyn "16 yaşından beri İşçi Partisi üyesi olduğunu" hatırlattı. "Çünkü milyonlarca insan gibi ben de servetin ve iktidarın paylaşımına inanıyordum.
"Mesajımız açık" diyen eski Başkan, "Hiçbir yere gitmiyoruz. Daha iyi bir dünya için ayağa kalkma kararlılığımız da eksilmedi" diyerek UYK'nin kararını tanımadığını ilan etti. "UYK'nin lslington North adaylığımı engelleme kararı, parti demokrasisine, parti üyelerine ve doğal adalete yönelik utanç verici bir saldırıdır."
Corbyn, İşçi Partilileri "Şimdi, her zamankinden daha fazla, hükümetin yoksulluk, bölünme ve baskı programına cesur bir alternatif sunmaya" çağırdı.
Sendikalar ayrıştı
Maaşlı Taşımacılık Çalışanları Birliği (TSSA), UYK kararını "derin bir dehşet"le karşıladığını açıkladı. Önergeye karşı oy kullanan 12 kişiden biri olan TSSA'dan İşçi Partisi UYK üyesi Nicola Jukes, "İşçi Partisi üyelerinin, her seçim bölgesinde kendi adaylarını seçmelerinin demokratik bir hak olduğuna kuvvetle inanıyoruz" dedi. "Jeremy Corbyn'e yönelik önerge[nin], önderliğin ödlekliğinin eseri ve hem İşçi Partisi değerlerine hem de demokratik ilkelere aykırı" olduğunu söyleyen Jukes, "Jeremy'nin yepyeni bir kuşağın İşçi Partisi politikasına aktif olarak katılmasının esin kaynağı olduğunu ve önceki birçok İşçi Partisi liderinden daha iyi sonuçlar elde ettiğini unutmamak gerektiğini" ekledi.
Kier Starmer'in yakın mesai arkadaşlarından, İşçi Partisi milletvekili Nadia Whittome da önergeyi "bölücü, parti demokrasisine yönelik bir saldırı ve kafa karıştırıcı" bir hareket olarak niteledi.
İşçi Partisi UYK'sında yer alan CWU, FBU, TSSA ve Unite gibi büyük sendikaların liderleri Corbyn'e yönelik yaptırıma karşı oy kullanırlarken GMB, Müzisyenler Sendikası ve Usdaw'ın yaptırımı desteklediği ve Unison'un ise çekimser kaldığı haber veriliyor.
Corbyn, 1983'ten beri tam kırk yıldır Islington North seçim bölgesinden İşçi Partisi milletvekiliydi. Bu kararın ardından eski liderin bağımsız aday olup olmayacağına ilişkin bir karar alması gerekiyor. Ancak İşçi Partisi tüzüğüne göre partinin resmi adayına karşı yarışa girdiği takdirde 60 yıldır üyesi olduğu partiden çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Çatışmanın arka planı
Jeremy Corbyn, liderliği döneminde İşçi Partisi'nde güçlü bir Yahudi düşmanlığı akımının varlığına ilişkin iddia ve yakınmaların siyasi nedenlerle "dramatik bir şekilde abartıldığını" öne sürerek bu iddia sahiplerince talep edilen temizliklere girişmeyi reddetmiş, fakat 2019 seçim yenilgisi sonrasında başkanlığı bırakmasının ardından "Yahudi düşmanlığına karşı tavır almadığı" gerekçesiyle geçici olarak İşçi Partisi'nden uzaklaştırılmıştı. Ancak, Corbyn'in üyeliği iade edilse de Meclis Grubuna yeniden alınmadı, halen parlamentoda bağımsız bir milletvekili olarak oturuyor.
Corbyn 2014-19 arasında beş yıl yönettiği partiyi gençliğe, işçi sınıfına ve prekaryaya yeniden yaklaştırmayı başarmış, sosyal haklar, iklim krizi, göçmenlerin hakları, kadın mücadelesi gibi çağdaş hak mücadeleleri alanlarında izlediği enerjik politikalarla 2017 seçimlerinde İşçi Partisi'ni 1945 genel seçimlerinden sonraki en yüksek oy oranı olan yüzde 40'a çıkarmıştı. Uluslararası siyasette Atlantikçiliğe karşı çıkışı, Filistin halkının haklarını kararlı savunuşu ve neo-liberal iktisadi politikalara karşı kamusal çıkar ve işçi haklarına dayalı siyasetleri önceleyişi nedeniyle Britanya derin devleti, sermayesi ve muhafazakar güçlerinin de şahsi düşmanlığını kazanmıştı.
Bununla birlikte, 2019'daki erken seçimlerde AB üyeliği kapsamında izlediği tarafsızlık siyaseti, önceki seçimlerde yanına çektiği yeni beyaz yakalıları da İşçi Partisi'nin küreselleşmeden tedirgin eski kuşaklarını da kuşku ve antipatiye sevk edince parti, tarihin en büyük yenilgilerinden birine uğradı ve Corbyn liderlikten çekilmek zorunda kaldı. Yeni yönetimin antisemitizm suçlamaları, liderliğinin en parlak dönemindeki radikal politikaları ve göçmen yanlısı tutumu için sağın Corbyn'e ödettiği kefaretten başka bir şey değildi.
(AEK)