Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Uluslararası PEN yazarlar örgütünün 100 yıla yaklaşan tarihindeki en kalabalık heyeti dün tutuklu gazetecilere destek vermek için Silivri Kapalı Cezaevi’nin önüne gitti.
Cumhuriyet’in haberine göre grup cezaevi yolundaki kontrol noktalarının hiçbirinde durdurulmadı. Heyet cezaevinin önündeki bekleme alanına geldiğinde jandarmalar tarafından durduruldu.
Araçlarına bindirilen PEN üyelerinin başında silahlı jandarmalar beklerken alınan görüntülerin hepsi jandarma tarafından silindi. Jandarmalar, neden fotoğraf çekmelerinin engellendiğini sonran gazetecilere “Bölgede fotoğraf çekmenin OHAL kapsamında yasak olduğunu” söyledi.
Jandarma, PEN üyelerinin Uluslararası PEN Başkanı Jennifer Clement’in sözcülüğünde yapmayı planladığı basın açıklamasını da yarıda kesti.
Clement, jandarmayla heyet arasında gerginlik yaşandığı anda şunları söyleyebildi:
“Bugün buradayız. Bu duvarların önünde duruyoruz. Bir an önce yanımıza gelmelerini istediğimiz dostlarımızı onurlandırmak, onlarla dayanışmak için...”
Uluslarası PEN, ayrıca yazar ve gazetecilere dayanışma mektubu göndererek, “Size yalnız olmadığınızı hatırlatmak amacıyla yazıyoruz. İnsan haklarınızın ihlal edildiği bu süreçte, sessiz kalmayacağız. Sizi susturmak için yapılanlara karşı küresel ölçekte sesimizi yükselteceğiz” dedi.
Türkiye’deki arkadaşlarımıza ve çalışma arkadaşlarımızaSon aylarda ülkenizde ifade özgürlüğü konusunda dramatik baskılara tanıklık ettik. PEN üyelerinin, yazarların, gazetecilerin, kamu personelinin, öğretmenlerin ve binlerce başka kişinin hapse atılışını izledik. Bunların çok büyük bölümü darbe girişimi ile ilgili olmayıp hükümeti eleştiren barış yanlısı kişilerdi. Barış görüşmelerinin kesilmesinin ardından, Türkiye’deki Kürt nüfus, sivil halka yönelik geniş kapsamlı saldırılara maruz kalmış; medyada kendi dillerini kullanma konusunda kısıtlamalara uğramıştır. 150 yazar ve gazeteci parmaklıklar ardında çaresiz bırakılmıştır. Normal anayasal tedbirlerin askıya alındığı ve olağan dışı yetkilerin ağır bir şekilde kullanıldığı Olağanüstü Hal döneminin başlangıcının ardından ilan edilen kanun hükmünde kararnameler ile 170’den fazla medya organı kapatılmıştır. Türkiye bugün dünyanın en fazla tutuklu gazeteci sayısına sahip ülkesidir. Buna sessiz kalmayacağız. Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay tutuklandıklarında direnişe karşı desteğimizi sunmuş ve ağır eleştirilerde bulunmuştuk. Şu anda özgür olsalar da birkaç aylarını parmaklıklar ardında geçirmek durumunda kaldılar ve yöneltilmiş olan asılsız ceza davaları görülmeye devam ediyor. Onların serbest bırakıldıkları gün bizleri dehşete düşüren bir başka bir gelişme yaşandı; ödüllü araştırmacı gazeteci ve English PEN’de konuk yazarlık yapmış olan Ahmet Şık İstanbul’daki evinde tutuklandı. Kendisi hala cezaevindedir. Ahmet Şık Türkiye’de tutuklu bulunan yazarları içeren uzun listeye eklendi: bu listede Cumhuriyet genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu, kitap eki editörü Turhan Günay ve köşe yazarı, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) yönetim kurulu üyesi Kadri Gürsel de bulunuyor; bu yazarların tamamı 31 Ekim’den bu yana tutuklu. Roman yazarı Ahmet Altan 23 Eylül 2016 tarihinden bu yana terör suçlaması iddiaları nedeniyle tutuklu. Son olarak, BirGün gazetesinden Mahir Kanaat, DİHA haber ajansı ve Diken internet haber portalı editörleri Ömer Çelik ve Tunca Öğreten üç farklı terör örgütüne üyelik iddiaları ile 18 Ocak 2017’de tutuklandı ve gözaltına alındıkları 25 Kasım 2016 tarihinden bu yana cezaevinde tutuluyor. Size yalnız olmadığınızı hatırlatmak amacıyla yazıyoruz. Bize ihtiyacınız olduğunda kendi köşemizde boş boş oturmayacağımızı belirtmek istiyoruz. İnsan haklarınızın ihlal edildiği bu süreçte, sessiz kalmayacağız. Sizi susturmak için yapılanlara karşı küresel ölçekte sesimizi yükselteceğiz. PEN, tüm ulus içi ve uluslararası ortamlarda düşüncelerin özgürce ifade edilebilmesi gerektiği ilkesini savunmaktadır; üyelerimiz ve destekçilerimiz bulundukları ülkeler içinde, ait oldukları toplumlarda ve tüm dünyada ifade özgürlüğünü engellemeye yönelik her tür baskıya direnecektir. Fikir alışverişinin özgürce gerçekleştiği ve fikirlerin özgürce ifade edilebildiği bir ortamı, karşılıklı anlayışı, şeffaflığı ve sorumluluğu destekleyecek ve bunun neticesinde ulusal güvenliğin de gelişmesini sağlayacaktır. Türkiye ifade özgürlüğünü ve diğer insan haklarını koruma konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmelidir; Türkiye’nin yazarları misilleme korkusu yaşamadan konuşabilmeli, eleştirebilmeli ve itirazda bulunabilmelidir. Sizi desteklemek için kullandığımız kelimelerimiz, kalemlerimiz, seslerimiz size olan kesintisiz desteğimizin teminatıdır. Sizleri kelimelerimiz, kalemlerimiz ve sözlerimiz ile desteklemeye devam edeceğiz. |
İmzacılar şunlar
Abraham Zere, Adam Gérard, Adonis, Ai Weiwei, Alline Davidoff, Andrew Solomon, Angie Cruz, Ariel Dorfman, Arthur Golden, Azar Nafisi, Beatrice Lamwaka, Bergen Véroniqu, Berivan Dosky, Burhan Sönmez, Carles Torner, Cecilia Balcazar De Bucher, Chigozie Obioma, Danie Marais, Danson Sylvester Kahyana, Elena Poniatowska, Elfriede Jelinek, Elif Şafak, Elisabeth Olin, Eric Bogosian, Eugene Schoulgin, Eva Bonnier, Evgeny Popov, François Rose-Marie, Frankie Asare- Donkoh, Grace Mutandwa, Hanan Al Shaykh, Ian Rankin, Iman Humaydan, Ingeborg Senneset, Jackie Dennis, Jean Jauniaux, Jennifer Clement, Joanne Leedom-Ackerman, JM Coetzee, John Ashbery, John Ralston Saul, Jonathan Franzen, Josef Haslinger, Kätlin Kaldmaa, Khadija Ismayilova, Lucina Kathmann, Luis Miguel Aguilar, Lydia Cacho, Magali Tercero, Mandla Langa, Margaret Atwood, Margie Orford, Mario Vargas Llosa, Maureen Freely, Meena Alexander, Menna Elfyn, Meurant Serge, Myo Myint Nyein, Natalie Arien, Neil Gaiman, Orban Jean-Pierre, Pascale Fonteneau, Per Øhrgaard, Per Watsberg, Peter Schneider, Phillipe Sands, Raymond Louw, Roanne-Rosenblatt Henri, Ronald Bluden, Salman Rushdie, Sirpa Kähkönen, Sjón, Sofi Oksanen, Syeda Aireen Jaman, Tade Ipadeola, Tarık Ali, Teresa Cadete, Thomas Rothschild, Tomasetie Monique, Urtzi Urrutikoetxea, William Nygaard, Yann Martel, Zülfü Livaneli. (EA)