Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davanın 20. duruşma haftasının 69. duruşmasına İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.
Demirkale: Suçluyuz
Çağlayan'da görülen davada 9'u tutuklu 85 sanık yargılanıyor. Bugünkü (13 Mart) duruşmada cinayet döneminde İstanbul Jandarma İstihbarat TİM Komutanı olarak görev yapan yüzbaşı Muharrem Demirkale savunma yaptı.
Demirkale savunmasına “Hrant'ın ailesine hitap etmek istiyorum” diyerek başlayarak şunları söyledi:
“Sayın acılı aile, yüreğinize seslenmek istiyorum. Kutsal bildiğim değerlerim üzerine lemin ederim benim ve personelimin bu alçak davayla ilgimiz yoktur. Bu davaya monte edilmek isteniyoruz milenyum yıllarında demokrasiyi içselleştiremediysek, gözyaşı ortak olamıyorsa hepimiz suçluyuz. Bu toprakların insanları olarak bilirsiniz ki bu topraklarda insanlar öldükten sonra tanınır. Milyonlarca insan Hrant'ı yerde yatarken gördü ve 'ben ondanmışım, o bizdenmiş' dedi. Bu yapılanlar onu geri getirmeyecek ama bazı isimlerin ölümleri acı da olsa insanlığa hizmet eder.”
“Lütfen Hrant'ı öldüren katiller SEGBİS'ten [Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi] bağlandığında yüzlerine bakın, sonra da ölümü çok umrundaymış gibi medyada boy gösteren kiralık kalemlerin yüzüne bakın” diyen Demirkale “Adalet nerede? adalet olmayan yerde ne mülk ne devlet olur. Ama o fazilet bu ülkeyi terk edeli çok oldu” dedi.
"Samast yalan söylüyor"
İddiaların aslı olmadığını söyleyen Demirkale “Ogün Samast [tetikçi, sanık] fotoğraftan bizi teşhis etmiş. Yalan söylüyor. Ben Bakırköy’e gitmedim. Personeli koordine ettiğim doğru değil. Zaten bu kadar çok insanın devrede olduğu cinayet hazırlığı mı olur?” diye konuştu.
"Görüntülerdeki benim personelim değil"
Demirkale'nin savunması şöyle:
“Eylemle suç isnadı arasında fiili bağ kurulamadığı sürece ispatlanamamış iddialar ne derece kabul edilir? Savcının iddiasının delilleriyle ortaya koyması gerekmez miydi? Hangi suçun delili olduğu belirtilmesi gerekmez miydi? Personelimin beni araması, benim Ali Fuat beyi [Ali Fuat Yılmazer, cinayet döneminde İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü, tutuklu sanık] aramam hangi suçun delili? Savcılığın suçumuzu ispat etmesi gerekirken biz suçsuzluğumuzu ispat etmeye çalışıyoruz.
“Fotoğraflardaki kişilerin hiçbiri İstanbul istihbarat jandarma personeli değil. 2005-2012 arasında İstanbul’da çalıştım. Cinayet günü çekilen fotoğraf ve videolar benim personelim değil. Olay tarihinde PKK masası başındaydım. Bizim üzerimize çalışılmış.
"Emniyet İstihbarat bize karşı kendini kapattı"
“1997’de subay olarak Bitlis’e atandım. Savcı Zekeriya Öz'ü [eski Ergenekon savcısı, ihraç edildi, “FETÖ soruşturması” kapsamında firari] savcıyı orada tanıdım. İstanbul TİM'de görevdeyken İstanbul Emniyet İstihbarat Şube bize karşı kapattı kendini. Nedenini bilmiyorum. Urfa’da organize suçlara baktım. Ali Fuat Yılmazer oradaydı. Yılmazer Dara sistemiyle ilgili bize yardımcı oldu. Kamyonla Irak’tan giren silah yakaladık.
“2005’te İstanbul’a atandım ama istemeyerek geldim. Ahmet İlhan Güler [cinayet döneminde İstanbul İstihbarat Şube Müdürü, sanık] ile İstanbul'da tanıştım. Ali Fuat beyin selamını getirdim. Daha sonra o da İstanbul’a tayin oldu. MİT ile de görüştüm. Jandarma istihbaratın Emniyet ve MİT ile arasında sorunlar vardı.
“Savcılarla görev gereği muhatap oldum. Beşiktaş adliyesine gittiğimizde görüşürdük. Oradaki bütün savcılarla çalıştım. Ergenekon operasyonu sonrası Zekeriya beyden ondan uzaklaştım."
Erol Demirhan kimdir?Cinayet sırasında İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Yardımcısı. Ahmet İlhan Güler ve Ali Fuat Yılmazer ile birlikte çalıştı. Yılmazer’in görevden alınmasının ardından İstanbul İstihbarat Şube Müdürü oldu. 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın savcılık tarafından ifadeye çağrılması sonucu çıkan “MİT krizinin” ardından dönemin Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün ile birlikte görev yeri değiştirildi, İstihbarat Daire Başkanlığı C Masası Müdürlüğü’ne atandı. Demirhan Temmuz 2014'ten beri “FETÖ soruşturması” kapsamında tutuklu. |
Bu beyanların ardından Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan, sanık Güler'in Muharrem Demirkale ile ilgili verdiği savcılık beyanını okudu. Beydan Güler, Demirkale'nin Yılmazer ile olan irtibatını “normal değil” diye nitelendiriyordu.
Güler: Yılmazer ve Demirkale'nin ilişkisi normal değil
İfadenin ardından beyanı sorulan Güler, Demirkale ile kendisini Erol Demirhan'ın tanıştırdığını söyledi. O dönem kendisini “Serdar üsteğmen” olarak tanıdığını söyleyen Güler şunları söyledi:
“Erol Demirhan teknik konulara bakan birisiydi. Urfa'da da İstihbarat Şube Müdürlüğü yaptım. Urfa'da da, İstanbul'da da Jandarma ile yakın diyaloglarımız oldu. Ama bu ilişki yukarıdan aşağı doğru gerçekleşir, herkes kendi dengini tanır.”
Yılmazer ile Demirkale'nin “samimi” olduklarını, Yılmazer'in Demirkale'den gelen dosyalar hakkında Serdar üsteğmenden geldi” diyerek tahkikat yaptırdığını belirten Güler, “Rütbe ve pozisyonları birbirine yakın olan insanlar irtibat kurar. Buna normal değil demişimdir. Erol Demirhan teknik dinlemede çalışıyor, Muharrem bey de PKK masasında. Tanışabilirler ama iş ilişkisi açısından normal bir ilişki değil.”
Yılmazer: Erol Demirhan FETÖ'cüyse, onu da Güler atadı
Güler'in ardından Yılmazer söz aldı. “Güler'in 'normal ilişki değil' yorumu kişiseldir, mevzuata dayalı değildir” diyen Yılmazer şunları söyledi:
“Güvenlik ve istihbarat koordineli çalışmak zorunda. Devlet memuriyetinin gereği budur. Ahmet İlhan Güler Urfa'da İstihbarat Şube Müdürü iken kaç kaçakçılık operasyonu yaptı? Sıfır. İstanbul'da da öyle. O doğru olanı değil, kendi yapamadığını anlatıyor. Yasalara aykırı olan bu kopukluktur.
“Erol Demirhan'ı atayan kendisidir. Urfa'daki kadroyu da İstanbul'daki kadroyu da Ahmet İlhan Güler şekillendirdi. Erol Demirhan FETÖcüyse, Ahmet İlhan Güler onunla yıllarca çalıştı. Erol Demirhan'ı göreve Ahmet İlhan Güler getirdi. Ben farklı kimseyi şubeye almadım.”
Duruşmaya öğle arası verildi. Dava Demirkale'nin savunmasıyla sürecek. (EA)