“Ötekinin varlığından haberdar olarak bir arada bulunduğumuz bir kent İzmir. Hep bir öteki vardı ve onunla beraber yaşamanın bilinciyle biz İzmir’i yaşadık.
“Hiçbir zaman şöyle bir şey değildi yani, işte burası Türklerin öz vatanıdır filan. Bu söylem hiçbir zaman işe yaramayacaktı, bunu herkes biliyordu, damarlarında hissediyordu. Bir kere kendisi öyle gelmemiş.
“Bir hayali cemaat olarak İzmirlilik hep ötekinin sembolik varlığının farkında olarak, onu dikkate alarak kurmak zorunda kaldığımız bir İzmirlilik. Onu hesaba katmadan bir İzmirlilik yazma hikâyesi yazma şansımız yok."
(Kubilay, erkek, müzisyen)
“Bu insanlarla aynı şehirde yaşasanız ne olur yaşamasanız ne olur. Sonradan gelenler İzmirli olamıyor. Şimdi yanlış anlamayın, kimseyi küçümsemek için söylemiyorum. Avrupalıların bir lafı vardır. Kentli olabilmek yedi kuşaktır kentte yaşamaktır derler. Ben dört beş kuşaktır büyük şehirde yaşadığımı ispatlayabiliyorum.
“Belki daha fazla. Dedem Girit’in başkentinde otuyordu, babaannem Hanya’dan, Girit’in ikinci büyük kentinden. Annem babam Karşıyakalı. İzmirliyiz, onların büyükleri de Giritli. Bu kültür çok farklı.”
(Mert, erkek, esnaf)
“Karataş’ta büyüdüm, bunun için çok mutluyum. Karataş benim için şu an gerçekten çok üzüntü veren bir kent noktası. Ama zamanında yan komşumuz Musevi’ydi, Ermeniler vardı.
“Hep beraber, iç içe, bizim bayramlarımız ya da onların bayramları bizim üzüntülerimiz ya da onların üzüntüleri, hiç ayrılmadan, hep beraber, harmanlanarak yaşadığımız bir yerdi. Ben şu an İzmir’de insanların nerelisin sorusuna gerçekten çok sıkılıyorum.”
(Funda, kadın, emekli)
Tanıklıklar, Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı’nın İzmir’de Bir Arada Yaşamanın İmkânı” başlıklı araştırmasından. Araştırmayı Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Fırat Genç yaptı ve yazdı.
Araştırmanın verileri, dün (19 Nisan Çarşamba), BAYETAV Kültür Merkezi’nde açıklandı.
Ayrıca, Araştırmacı Altan Altın’ın “İzmir’de Olmak” fotoğraf koleksiyonu da meraklıların ilgisine sunuldu. Sergi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bornova Belediyesi ve Hotel Villa Lavente’nin desteğiyle düzenleniyor.
"Mekanlar ve İnsanlar" Sergisi Novidies Medya ve Bayetav işbirliği ile hazırlandı ve 19 Nisan’da ziyarete açıldı. Sergi, Bayetav’ın İzmirlilik araştırmasından yola çıkarak, Bornovalı Altan Altın’ın fotoğraf koleksiyonunun bütünleştirilmesiyle oluşturuldu.
TIKLAYIN - Araştırmanın tamamını okuyun
"İzmir huzuru besliyor"
Araştırmanın bulguları şöyle:
*İzmir’in kimliğinin önemli bir parçası nostalji
*Kimliği besleyen, kimlikle el ele giden bir ruh hali: başka hiçbir şehirde olmayan, güven veren bir huzur hali… Hızlı, dakik ve programlı yaşamak isteyenlerin sevmediği bir özellik.
Özellikle geçmiş hafızası “sahil”, “kordon” gibi imajlarla birlikte duygu dünyasındaki huzuru besliyor.
*“Emekli şehri” İzmir de bunun parçası.
İzmir güven verir. (Bir katılımcı: “İzmir’de iyilik bulaşıcıdır”.)
Bir taraftan çok güvenli bir İzmir var, kimliği bir “veri” gibi görünüyor. Ancak diğer yandan garantili hiç bir şey yok…
*Bir arada yaşama, dayanışma
İzmir bir göç şehri, yerlisi neredeyse yok; herkes göçmen. Ancak daha eskiler yeni gelenlerle hemhal olmakta önce zorlanıyor. Önyargılar üreyebiliyor. Ama İzmir’in şimdilik en önemli potansiyellerinden biri bir müddet sonra yeni gelenleri hem kabul etmesi hem de kimliğinin içine katabilmesi.
Bu potansiyelin en önemli kaynağı karşılaşmalar… (Bir katılımcı: “Şimdi ister istemez insan tanımadıkça uzaklaşıyor”.) Deprem en yakın örnek: İzmir dayanışmanın şehri.
Ancak şehrin özellikle engelliler için erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik açısından adımlar atması gerekiyor.
Özgürleştiren İzmir ve karakutuları
İzmir modern bir şehir ve bunun bir türevi olarak “modernist” kimlik İzmirlilik kimliğinin altında ayrıştırıcı bir faktör olarak rol oynuyor. (Bir katılımcı: “Kentli olabilmek kolay değil”.)
İzmir’in en önemli karşılaşma yeri ve bir kamusal alan olarak Kordon çok önemli. Kordon herkesin bir araya gelebildiği bir yer. Bu bir açılma mekânı; bu sembolik mekân bir araya getiriyor.
Ama İzmir kapanmanın da, dışlamanın da yerlerini, sembollerini ve eylemlerini taşıyor. (Bir katılımcı: “Başörtülü kızım bayrak sopasıyla tacize uğradı”…)
Sosyal - sınıfsal
İzmir’in bugününde (kimliğinde, dayanışmasında) bir zamanlar işçi sınıfının şehri olmasının payı var…
İzmir ekmek kavgasının ve dayanışmanın şehridir; yokluğun içinde dayanışma üretir.
Ama her yerde olduğu gibi İzmir’de de yoksulluk var ve “ideal İzmir”i yaşayamayanlar var. (Bir katılımcı: “parası olmadı mı yaşayamaz insan, gezemez dolaşmaz”.)
İzmir’in iklimi yoksul insanların sokakta çalışabilmesine imkân verir.
İzmir’de mülteciler için hayat mücadelesi ve memleket özlemi iç içedir.
İzmir’de hayat genel ekonomiden bağımsız değildir. (Bir katılımcı: “güneş çarığı sıkar, çarık da ayağı sıkar”.)
*İstanbulluluk ve İzmirlilik / bir tehdit ve karşılaştırma nesnesi olarak İstanbul
En çok sorun yaratan göçmenler: İstanbullular! Ya da “Urlalılar”!
*Büyük korkulardan biri “İstanbullaşan İzmir”.
Ancak İstanbul, İzmirliliğin eksiklerini (“her şey yavaş”, “insanlar aşırı rahat”, “iş yapmak zor!”) de sorgulama aracı.
İstanbul’u düşünmek İzmirli olmayı güçlendiriyor ve İzmir’le yüzleşmeyi sağlıyor. İzmirli İzmir’in kıymetini biliyor.
İzmirlileşen İstanbullular yeni entegrasyon yolları geliştiriyorlar: “yarım İzmirlilik”…
Çevre – kıymetini bilmek
*İzmirli olmak şehrin bütün bölgesini benimsemeyi de içeriyor. Ancak muhteşem doğal kaynaklar ve güzellikler de garanti değil. Bu garantili olmayan hale karşı, “toprağa saygı gösterilmesi için mücadele eden çok güçlü bir çevreci sivil toplum hareketi var.
Ege Bölgesi tarımsal üretimde çok yüksek oranlarda “zehir” kullanılan bir bölge. (Bir katılımcı: “Dereyi zehirleme, sadece sinek değil, diğer canlılarla birlikte sen de öleceksin!”)
1970’li yıllarda “tencere boyuyor domat”tan bugün kokusu bile olmayan domatese geldik.
Çocukluğumuzda mahallede denize girerken, deniz kirlendi ve uzaklara gitti. (Bir katılımcı: “Denizi geri istiyorum!”)
İzmir’in potansiyeli
*İzmir şehri, limanı, tarihi, tarımı, turizmi, sanayisi, gastronomisi ve müziği ve de daha bir çok özelliğiyle çok yüksek bir potansiyele sahip bir şehir.
Ancak, İzmir’e çok haksızlık yapıldı ve yapılıyor. (Bir katılımcı: “İzmir’in hakkını vermek gerekiyor”.)
Devamlılık ve değişim olarak İzmirlilik
*İzmir çelişkilerle yenileniyor, hep bir ötekiyle hemhal oluyor, İzmirliliğin özgür kimliği üremeye devam ediyor.
Kentel: Bir arada yaşama arzusu çok güçlü
BAYETAV Koordinatörü Prof. Dr. Ferhat Kentel araştırmayı bianet'e anlattı.
İzmirlilik araştırmasını Bir Arada Yaşarız araştırmasından ayıran en belirgin özellik?
BAYETAV (Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı) olarak Türkiye çapında bir arada yaşama kapasitemizi anlamak üzere geniş çaplı bir araştırma yaptık.
Bütün kutuplaştırma çabalarının varlığına rağmen, bu araştırma bize toplumda, bir arada yaşama yönünde çok önemli bir arzu ve kapasite olduğunu gösterdi.
Çünkü belki de her şeyden daha da önemli olarak, çok güçlü bir iç içelikler, kesişimler, karşılaşmalar olduğunu gördük. Öte yandan biz İzmirli bir vakıfız ve İzmir’in bu yöndeki kapasitesini de anlamak ve bunun üzerine akademik ve kültürel faaliyetlerimizi yükseltmek istiyoruz. İşte bu amaçla “İzmirlilik”, “İzmirli olmak” üzerine video mülakatlara dayal…
İzmirlilik araştırmasında 9 farklı temadan bahsediyorsunuz. Bu temaları ve konuşmacıları seçerken neyi dikkate aldınız?
Aslında bu araştırmayı planlarken, ilk niyetimiz “Eski İzmirliler ve yeni İzmirliler” gibi karşılaştırmalı bir araştırma yapmak vardı. Yani “eskiler neyi koruyorlar, yeniler ne getiriyorlar” gibi sorular vardı kafamızda.
Ancak araştırma başladıktan sonra bu spesifik sorudan çok daha dallı budaklı bir alana kaydık. Ya da “eski” ve “yeni” arasındaki karşılaştırmalar yapmak yerine çok daha zengin bir manzara çıktı karşımıza. Dolayısıyla sadece eski İzmirlilerden ve yeni İzmirlilerden bir örneklem seçmek yerine, İzmir sakinlerinden mümkün mertebe zengin bir kompozisyon oluşturmaya çalıştık.
Yani işçi, işveren, sanatçı, memur, öğrenci, kadın, dindar, Roman, Yahudi, göçmen gibi farklı kesimlerden insanlarla konuştuk. Dolayısıyla, bu farklı insanların dile getirdiği farklı mutluluklar, hüzünler, bir arada yaşamaya dair fikir ve arzular bu dokuz temayı oluşturdu. Kısaca temaları önceden belirlemedik, mülakatları yaptıkça bu temalar şekillendi.
Fırat Genç hakkındaİstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyesi. Doktora derecesini Boğaziçi Üniversitesi Modern Türkiye Tarihi Bölümü’nden aldı. 2016 yılında Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde doktora-sonrası araştırmacı olarak akademik çalışmalarına devam etti, aynı bölümde ders verdi. Kentlerin Türkiyesi: İmkânlar, Sınırlar ve Çatışmalar (İletişim, 2021) ve ‘Milletin Bölünmez Bütünlüğü’: Demokratikleşme Sürecinde Parçalayan Milliyetçilikler (TESEV, 2007) başlıklı kitapların eşyazarlarından biri. Kentleşme, mekân politikası, toplumsal hareketler, Kürt sorunu ve uluslararası göç üzerine yazıları çeşitli dergilerde ve derleme kitaplarda yayımlandı. 2007 yılından bu yana Helsinki Yurttaşlar Derneği (hYd) için çeşitli araştırmalar yürüttü. hYd tarafından yayımlanan saha dergisinin genel yayın yönetmenliğini sürdürüyor ve de İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki İstanbul Planlama Ajansı tarafından yayımlanan İPA İstanbul dergisinin yayın kurulu üyesi. |
(EMK)