İzmir Kemeraltı’nda baharatçıları, bakliyatçıları, bayramlık-düğün malzemeleri satan dükkânları, esnaf lokantalarını ve kalabalıkları aştıktan sonra 18.yüzyıla tarihlenen Piyaleoğlu Han’a varır ve Hayy Açık Alan'ı bulursunuz.
Hayy Açık Alan bütün bu keşmekeşin içinden sıyrılıp kendinize alan açabileceğiniz bir sanat mekânı.
2018’de iki İstanbullu kültür sanat yöneticisi Saliha Yavuz ve Ayşe Gür’ün ortaklığında açılan Hayy bir sanat galerisi olmaktan öte sanat insanlarını, projelerini ve onların hayallerini buluşturan bir karşılaşma, denk geliş alanı da.
Saliha Yavuz, “Benim en büyük devam etme motivasyonum da bu” diyor.
Yan tarafta Nesin Yayınevi, Kedder Kürt Dilleri Derneği, bir cep sahne olan Velevki. Öte yanda İranlı müzisyen Sami Hosseini’nin kurduğu müzik kolektifi Defhane, gümüş ustası Mustafa Amca’nın dükkânı ve minyatür atölyesi…
Yaklaşık 6 yıldır hayata geçirdikleri farklı projelerde pek çok sanatçı bir araya gelmiş.
Karşılaşmalar...
“Zamana Tutunmak” sergisinde müzisyen-sanatçı Cevdet Erekle Defhane’nin kurucusu Sami Hosseini’yi buluşturmuşlar.
İzmirli sanatçı Cem Sonel’in ledlerle yapmayı hayal ettiği işi ilk olarak Pelesiyer ve Darağaç’ın sergisi "İyi Saatte Olsunlar" sergisinde vücuda gelmiş. Eser daha sonra İstanbul ve Almanya’da da sergilenme imkânı bulmuş.
“Bu bir itki oldu. Bu tip karşılaşmalar bana çok iyi geliyor” diye ekliyor Yavuz.
İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır… Farklı sanat inisiyatifleri ve sanatçılar, sanat yazarları ile toplantılar yaparak, “İzmir’in- biz üreten ve alanda çalışanların -neye ihtiyacı var?, İzmir'in dinamikleri nedir?” sorusunu sormuşlar başlangıç olarak.
Bunu, sanatçının ihtiyacını da gözeten bir yerden, profesyonel deneyimleri de gereği sanatçıyı ve yaratıcı zihinleri merkeze koyarak ve İzmirli aktörlerle çalışmak üzere hayata geçirmişler.
“İlk 2 sene kolektifleri buraya davet ettik. Her sergiye eşlik eden mutlaka bir konuşma, bir atölye çalışması oldu. Pandemi nedeniyle online projeler oldu. İzmir’de programa dayalı bir güncel sanat galerisi, kendine alan bulamamış, kariyerinin başındaki sanatçılara yer açan bir galeri yoktu” diye anlatıyor Yavuz. Bu süreçte Hayy olarak özellikle kişiler arasında bağlantıyı sağladıkları da bir mekâna dönüşüyorlar.
"Çeşitlilik az"
İzmir’in ve İzmirlinin ruh hali İstanbul Ankara’dan çok farklı.
“Sanat izleyicisi nüfusuna oranladığın zaman aynı yapı var. Ama burada çeşitlilik az diye düşünüyorum. Her şeyde öyle. Burayla bağını olduğunu bildiğim koleksiyoner ya da sanatçılardan destek istediğimizde bir sessizlik oluyor. Biz ne dernek ne vakıfız sonuçta. Bir yandan da tabii Piyaleoğlu Han, Kemeraltı’nda sanat izleyicinin yolunun geçtiği bir yer olmadığından dolayı ulaşmak için özel bir çaba gerekiyor. Çok göz önünde bir yer değil. Öte yandan iletişimle ilgili de bir sorun var sanırım. Mesela kültür sanat içeriği üreten İzmir merkezli bir online dergi yok, belediyenin online websitesi var ama limitli bir paylaşım var. İzleyiciye ulaşmakta zorlanıyor güncel sanat üretenler. ”
Yeni sergi: “İçimiz Boşluğu Hatırlasın”
Hayy’da şu sıralar devam eden “İçimiz Boşluğu Hatırlasın” özellikle İzmirlilerin mekânı keşfetmesi için iyi bir neden.
15 Mart’a kadar açık kalacak sergi ismini performans sanatçısı Zeynep Günsür’ün sosyal medyada paylaştığı bir gökyüzü fotoğrafı ve ona eşlik eden bir yazıdan alıyor. Mavi deniz, mavi gökyüzü denilince huzur gelir akla. Huzur, nefes, ferahlık, sakinlik hali… Ama bu bir yanıyla da boşluğun verdiği bir huzursuzluk halidir de. Depresyon ve melankoli, bazen mavi ile ifade edilir.
Derya Gözükızıl "Emergenz Blues" serisi
Efkar
Yavuz, kendisinin maviyle kurduğu ilişkiyle de alakalı olduğunu söylüyor. İngilizcedeki “feeling blue (mavi hissetmek)” ifadesinin, Türkçede efkar’a denk düştüğünü belirtiyor.
“Güzel hissin içinde bir hüzün de var aslında.”
Hayy’ın giriş katında serginin ikonik işi denilebilecek Pınar Akkurt’un “Nefes” heykeli var. Bir süredir ileri dönüşüm yöntemlerine odaklanan sanatçı, işlevlerini yitiren gündelik eşyaların yeniden üretilmesi üzerine tasarımlar yapıyor. Farklı tonlardaki mavilerde ve ebatlarda çöp poşetleri bir vantilatörle şişirip boşaltılıyor. Nefes alıp verme efekti yaratan bu eser mekânda baskın bir hışırtıya da neden oluyor.
Pınar Akkurt "Nefes"
Bulutlarla oynanan oyunlar
Çanakkale’den davet edilen İlayda Tunca, Kaz Dağları'nda bir köyde yaşıyor. Sergideki işi "Büyük, küçük"te tasarım, doğa ve şiiri bir araya getiriyor. Doğada bulduğu mor lahanadan elde ettiği maviyle mini bir kitapçık tasarlamış Tunca. Buna küçüklük-büyüklük, karanlık- aydınlık, boşluk üzerine yazdığı bir şiir eşlik ediyor.
Çocukken pofuduk bulutlara bakıp neye benzediğiyle ilgili tahminlerde bulunduğumuzu hatırlatarak, Cenk Dereli’nin “Bulut Atlası” resimleri mekânda yukarı doğru size eşlik ediyor.
Resimlerin çıkışı da sanatçının gönlüne düşen bir kişinin bulutları çok sevdiğini söylemesinden doğuyor. Her gün o çocuksu ruhla sevdiğine bir bulut resmi yapıyor. Hayal gücünüzü düşler kurmak için cesaretlendirecek 21 tane suluboya bulut resmi ve onlara eşlik eden kelimeler...Saliha Yavuz, “Bulutlarla oynanan oyunlar gibi aslında” diye ekliyor sergiyi gezerken.
Havada asılı bir hipopotam
Çok sanatçılı ve mavili sergiye bir es verir gibi iki fotoğraf işi var yukarı kata çıkarken. Mavinin hüznü, farklı bir bakış açısı ile İrem Sözen’in "İşaretler Albümü" serisinden siyah-beyaz fotoğraflarla izleyiciye geçiyor.
“Hayvanların ve bitkilerin içinde bulunduğu ortam, sözcükleri kullanmadan anlam ve anlam yaratması açısından beni cezbediyor” diyen sanatçının iki fotoğrafı, boşlukta süzülme halini yansıtıyor. Bir hayvanat bahçesinde çekilmiş hipopotamın suyun içinde tek başına süzülmesi insanı kederlendiriyor.
İrem Sözen "Bulut" ve "Hippo"
Üst katta ortada konumlanan Metehan Özcan’ın “Benden Önce Varması Dileğiyle” yerleştirmesi 2013 yılında İstanbul Modern’de gerçekleşen bir sergi için ürettiği işinin eskizlerinden biri. Sahaflardan topladığı kartpostalları üst üste koyarak faklı tonlarda gökyüzü geçişi elde etmiş sanatçı.
“Bu eskiz ise anlık bir refleksle koyudan/geceden açığa/sabaha bir sıralama haliydi. Şimdi bir önerme, davet gibi sergilemek istedim. Herkesin değişken sayıda kartı kendi isteğine göre dizip kurabileceği bir gökyüzü tahayülü” diyor sanatçı eseri için.
Hasan Deniz’in videosu ise coşkulu bir denizin üzerine ağır aksak eklenen bir melodiyle yine mavinin melankolisini hatırlatıyor. İşinin ismi de “Ali.”
Hasan Deniz "Ali"
Hasan Deniz, videonun odağına yıllar önce yakın arkadaşı Ali Arif Ersen’in hediye ettiği bir oyuncağı alıyor. İlk bakışta hareketsiz gibi duran gemi, arada duraksayarak çok yavaş hareket ederken, eski bir deniz şarkısını mırıldanıyor.(AÖ)
Sergide yer alan sanatçılar: Cenk Dereli, Derya Gözükızıl, Etem Şahin, Gizem Hız, Hasan Deniz, İlayda Tunca, İrem Sözen, Metehan Özcan, Pınar Akkurt, Umut Altıntaş, Yunus Ak.
Adres: Güzelyurt Mh. 920/1 Sk. No: 30 Piyaleoğlu Han Kemeraltı – İzmir
Sergiye eşlik eden etkinliklerde bugün
9 Mart, 16:00
İçimiz Boşluğu Hatırlasın;
“Renk Üstüne Sohbetler” ile bir sergi konuşması
Hazırlayan: Gizem Hız
Sergide Eutierra: Mavi: Ufuk Çizgileri serisi ile yer alan Gizem Hız’ın moderatörlüğünde, Manifold'ta yayımlanan Renk Üstüne Sohbetler* isimli podcast kapsamında sohbet gerçekleşecek. İçimiz Boşluğu Hatırlasın sergisinin çıkış noktası mavi renk ve mavi rengin sanatçı işlerindeki yeri ve çağrışımları doğrultusunda konuşuyor, Hayy Açık Alan’da serginin sanatçıları ve serginin küratörü ile biraraya geliyoruz.