İzmir'de 2009 yerel yönetim seçimlerinde 30 ilçe belediye başkanı; Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) 28, Demokrat Parti'den (DP) 1 ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nden (AKP) 1 olmak üzere toplam üç partiden seçildi.
2011 Genel Seçimlerinde ise Ak Parti 11 Milletvekili, CHP 12 Milletvekilli ve MHP 2 Milletvekili kazandı. 2004 yılından bu yana İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini üstlenen Aziz Kocaoğlu, 2014 Yerel Seçimleri'nde de adaylığını ilan ederken, AKPi Binali Yıldırım’ı, MHP Murat Taşer’i aday gösterdi.
10 yıldır Aziz Kocaoğlu
28 Mart 2004 seçiminde CHP’den Bornova Belediye Başkanı seçilen Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ahmet Piriştina'nın vefatı üzerine CHP İzmir teşkilatının Büyükşehir Belediye Meclisin'deki üye çoğunluğu sayesinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na getirildi.
Kocaoğlu, 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri için tekrar CHP tarafından aday gösterildi. 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde CHP adayı olarak yüzde 54,99 oranında oy (1.133.022 oy) alarak 5 yıllığına İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. İki dönemdir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı yürüten Kocaoğlu, İzmir’in son 10 yıldaki gelişimini rakamlarla anlattı:
“Büyükşehir Belediyesi olarak, yıllık bazda yatırım miktarımızı 10 yılda 12 kat birden artırdık. 10 yılda Hükümet’in İzmir’e yaptığı toplam yatırım tutarından daha fazla yatırım gerçekleştirdik. Son 5 yılda ulusal kredi notumuzu 6 basamak, uluslararası kredi notumuzu ise tam 9 basamak birden yükselttik. Kentin yerel yönetimi olarak çok önemli hamleler yaparken, İzmir’i de büyüttük. 2011 yılında, dünyadaki 200 metropol içinde en hızlı büyüyen 4. metropol seçildik. 2013 yılında Türkiye ekonomisi maksimum yüzde 4 büyürken, aynı dönemde İzmir’in merkezi bütçeye ödediği vergi yüzde 10.7 oranında arttı. İzmir, Türkiye ekonomisinden 2.5 kat daha fazla büyüdü."
10 yıldır İzmir'de belediye başkanlığı görevini üstlenen Kocaoğlu bitirdiğimiz dönemi bu şekilde özetlerken, şehrin sorunları ile ilgili yorumlar farklılaşmakta.
"İzmir kültür sanat açısından başarısız"
İzmirlilerin kültür sanat etkinliklerine olan ilgisini ve kentin kültür sanat anlamında ne kadar tatmin edici ve yeterli olduğu sorusunu Aktivist Sanatçılar Derneği Başkanı Ümit Yaşar Işıkhan'a sorduk.
İzmir’in genel olarak da, özel olarak da sanatsal etkinliklerde başarısız bir kent olduğunu belirten Işıkhan: "Kent girişlerinde veya çıkışlarında sizi “Kültür ve Sanatın Merkezi İzmir” sloganı veya pankartları karşılar. Fakat bana , yerel ve ulusal anlamda olay yaratmış bir etkinlik gösteremezler. Bu kentte son yıllarda kültür sanata en büyük desteği veren Konak Belediyesi ve daha sonra Karabağlar Belediyesi görülüyorsa da 4 milyonluk bir kente, ülkemin 3. büyük kentine yeterli değildir" dedi.
Ayrıca sözlerine geçtiğimiz yıllarda düzenlenen Kent Kültür Çalıştayı'na olan katılımdaki yetersizlikle devam ederek, "200 katılımcı arasında İzmir kültür sanat mutfağında emek harcamış hiçbir İzmirli, akademisyen, ressam, şair, dergici, tiyatrocu veya müzisyen yoktu" dedi.
"Uzun vadeli kültür sanat projeleri gerekiyor"
Yerel yönetimlerin, bu kentin çöpü, kanalizasyonu, kaldırımı ve peyzajı kadar kültür-sanat ortamının da eşit koşullarda ve ayırım yapılmaksızın bütün semtlerine götürmek ve halkla buluşturmak gibi görevleri olduğunu belirten Işıkhan, “Yerel yönetimlerin günü birlik,günü kurtarmak anlamında değil,aylık,yıllık,beş yıllık,on ve elli yıllık kültür sanat politikasını planlamış ve zamanı geldiğinde öncelikle hedef kitle olarak seçilen bölgelerde uygulama ve paylaşma ortamını-zeminini oluşturmak zorundadır” dedi.
"Yerel yönetimlerin kültür-sanat için yeterli bütçeleri var"
Kentin gelişmişliğinin, beton yığınlarının çokluğundansa sanata verilen emeğe bağlı olacağını vurgulayan Işıkhan, "Her yıl aynı kaldırımı değiştiren zihniyet kültür sanata para bulamıyorum diyorsa ben kasıt ararım.İlgili kurumların ve kentte yaşayan belli başlı sanatçıların katılımı sağlanmadan, önerileri değerlendirilmeden hiçbir kurum ben yaptım bitti diyemez" dedi.
"İzmir, artan nüfusa yetmiyor"
İzmir'de 11 metropol ilçede 2004-2012 yılları arasında trafiğe çıkan araç sayısı 700 bin civarında. Artan araç sayısı beraberinde trafik ve otopark sorununu getirmekte. Bu yıllar arasında büyükşehir belediyesi tarafından yapılan otoparkların toplam araç kapasitesi ise Hatay katlı otoparkı da bittiğinde 1356 olacak.
Bu konu ile ilgili aldığımız görüşler arasında öne çıkan yorumlar, şu anki İzmir kentinin mevcut nüfusa yetemediği yönünde. 70'li yaşlarında bir vatandaş kendisini, “1958'de izmire geldiğimde kentin ortalama 480 bin nüfusu vardı. şehir merkezi ve yollar aynen şu an olduğu gibiydi diyebilirim. o zamanki nüfusa şu anki şehir yetiyordu ancak artık 5 milyon nüfuslu bir şehiriz,” sözleriyle ifade etti.
"Bu şehrin en temel sorunu alt yapı sorunudur"
İzmir'in en temel sorunu nedir sorusunu yönelttiğimiz Arkeolog Dıjvan Talu, şehre yağmur yağdığında ulaşım sıkıntıları ve altyapısal sorunlar yaşanmasından şikayetçi olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"Altyapı sorunları geniş düşünülüp, kalıcı olarak çözülemiyor. Roma döneminde kenti kanalizasyon ağları ile örmüşler hatta bu yapılar Osmanlı Dönemi'ne kadar var ama modern kent altyapı sorunlarını çözememiş. Denizi yavaş yavaş temizlemeye başladılar ama yeterli değil. Atık sularımız hala denize dökülüyor. Bunu bir kere yapıp çözmek bir mühendislik olayı.
''İş yalnızca kaldırım yapmakla, sahilde var olan granit taşını söküp yeni granit taşı döşemekle olmuyor. Kaldırımdan geçinmelik bir belediyecilik anlayışı bize yarar değil zarar getirir. Bu kent yıllardır tarih üreten bir kent ama malesef kentsel dokuyu koruyacak bir kent planına sahip değil. Mesela Bornova Sokağı, Basmane ya da Konak Damlacık Camii etrafında bir sürü geleneksel evler var. O dokuyu koruyabilseler çok muazzam bir kent olur ama her tarafı betona buluyorlar. Restorasyon çalışmaları var ama yetersiz. Bunları denetleyen kurumların nasıl ve neye göre çalışmalarını yürüttüklerini bilmiyorum."
"Belediye aile şirketi gibi işliyor"
Belediyenin işleyiş mekanızmasını elitist olmakla eleştiren Talu, "bir takım başkana yakın insanlar var ve kanaat önderleri olarak kentlilerin fikirlerinin değerlendirilmesi gerekirken bu insanların fikirleri alınıyor. Halbuki kentin asıl sorunlarını gören ve gerçek çözümler üretebilecek insalar kentlilerdir" dedi.
Talu, siyasetle belediyeciliğin aynı şey olmadığını,kentin altyapı,üstyapı ve ekonomik sorunlarının çözelmesi halinde sıkıntı yaşanmayacağını belirterek sözlerini, "Siyasetçilikle belediyecilik arasında derin bir uçurum var" diyerek tamamladı. (FÖ-BK/HK)
(Bu haber İzmir Eknonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Haber Ekibi tarafından çıkarılan Ünivers gazetesinin Nisan sayısında yayımlanacak: http://iletisim.ieu.edu.tr/