Orman Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre 20 Temmuz ile 20 Ağustos tarihleri arasında ise Türkiye'nin 503 farklı noktasında orman yangını meydana geldi.
En son İzmir'de 18 Ağustos'ta başlayan ve üç gün süren orman yangınında 6 bin 500 hektarlık ormanlık alan kül oldu.
Yanan alanların yeniden ağaçlandırılması için çağrılar yapılırken, kimi uzmanlar fidan dikmek yerine ormanın kendisini yenilemesine izin vermesi gerektiğini söylemişti.
Orman Yüksek Mühendisi ve Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, orman yangınları ve sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili bianet'e şunları anlattı:
"Yanan yerler kendini yenileyecektir
"Yangınlar nerede olursa olsun mevcut olanı tüketiyor ama ormanlar, üzerlerindeki ağaçlar yandıktan sonra kendi kendini yenileyebilir.
“İzmir'de yanan ormanlık alanın üçte ikisi kendini yenileyecektir. Fakat bu eski ormanın yerine gelmesi demek değil, orada yeni bir ormanın oluşması anlamını taşıyor. Bizim yapmamız gereken şey o yerler ileride nasıl daha az yanar, yangınlara nasıl daha dirençli olur diye düşünmek ve ona göre hareket etmek.
“Çünkü ormanların içerisinde kolayca yanabilecek birçok madde var. Ağaçların yanması ancak yanan ince malzemelerden çıkan enerjiyle oluşur. Orman içinde biriken kolay yanabilecek bu malzemeleri kış aylarında uygun tekniklerle ki bu tekniklere kontrollü yakma da dahil, azaltmazmız gerekli. Ormanları sürekli temizlememiz ve yenilememiz gerekli.
“Ormanlar iki şekilde yenilenir. Tohum ekerek ya da fidan dikerek yapılır. Tohum ekme işini ağaçların kendileri de yapar fakat fidan dikme işi sadece insanlar tarafından yapılır. Her iki koşulda da yeni yetişecek ormanın daha az yanması için önlem alınması gerekir.
“Örneğin ormanın belli yerlerine perdeleme yaparsanız, orman içindeki rüzgarın hızını kesmiş olursunuz ve yangının sadece başladığı bölgede kalmasını sağlarsınız. Yanan yerlerin tekrar orman diyebileceğimiz bir hale gelmesi için ise en az 15 sene gerekiyor.
"Önemli olan yaşamı geri döndürmek"
“Orman yangınlarındaki bir diğer konu orman içindeki canlılar yani hayvanlar, kuşlar böcekler. Bu canlılar yangınlardan çok fazla etkilenmezler, çünkü onlar orman yangınlarına karşı kendilerini nasıl savunacaklarını iyi bilirler. İzmir’de yanan yerleri adım adım dolaştım. Bir domuz ve iki kaplumbağadan başka yangından doğrudan doğruya etkilenmiş bir hayvan görmedim.
“Ya da 1988’de California’daki Yellowstone Milli Parkı’nda 700 bin dönümlük, parkın yüzde 36’sını kapsayan bir alan yandı. 27 bin bizondan sadece 2 bin 700 tanesi öldü. Ama üç sene sonra bizon sayısı eskisinin çok üzerine çıktı. Bir sene sonra kuşların sayısı 5 misli arttı. Orman yandıktan sonra o ormanın içerisinde canlıların beslenmesini sağlayabilecek pek çok yeni bitki geliyor. Önemli olan oradaki yaşamı geri döndürebilmek.
"Ormanların gençleştirilmeye ihtiyacı var"
“Nasıl insanların yaşlandıkça enerjisi azalıyorsa ormanlar içinde bu söz konusu. Bu demek değil ki ormanlar yansınlar. Hayır, tam tersi ormanların gençleştirilmeye ihtiyaçları var. Ormanlar yenilendiği zaman onların enerjileri biyoçeşitliliği arttırır. Yangınlar iyi yönetildiği zaman zannedildiği kadar kötü değildir hatta faydaları bile vardır.
"Ormanları bilgi korur, bilgi yönetir'
“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu süreci iyi yönetebildiğini söyleyemem. Bizler her şey iyidir, her şey kötüdür diye araştırmadan konuşuyoruz, oysa iyi tanımadığınız bir konuyu iyi yönetemezsiniz. Ormanla yangın arasındaki ilişki nedir, insanla orman arasındaki ilişki nedir, iklim değişikliğiyle orman arasındaki ilişki nedir, yaban hayatıyla orman arasındaki ilişki nedir bilmiyoruz. Bilmeden bu krizleri yönetemezsiniz, bilmediğimiz için bunları faydalı kılamıyoruz. Ormanları bilgi korur, bilgi yönetir. Bizde ise bilgi kullanımı çok az." (HA)