20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü dolayısıyla 20 Kasım Platformu ve İzmir Barosu, İzmir Barosu önünde basın açıklaması düzenledi.
“Trans cinayetleri politiktir nefret mağduru translar isyanımızdır” asılı döviz taşınan açıklamada sık sık “Nefrete inat yaşasın hayat, katledilen translar isyanımızdır, vardık varız var olacağız” sloganları atıldı.
20 Kasım Platformu adına açıklama yapan Elif Soylu, “Transları intihara sürükleyen mevcut sistem katlettiği her bir arkadaşımızın hesabını verecek. İntihara sürüklediğiniz ya da ölümüne intihar süsü verdiğiniz her bir arkadaşımızın hesabını soracağız” dedi.
"Buradayız, varız"
Son dönemde translara yönelik artan polis ve bekçi şiddetini ve hatırlatan Elif Soylu şöyle dedi:
“Bizler, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü'nde; "Nefrete İnat Yaşasın Hayat!" diyerek, transfobik ve LGBTİ+fobik düzene karşı bir araya gelmiş LGBTİ+larız. İstanbul’da Yesevi Alperenler Derneği’nin ve 150 sözde STK’nın “Fikirde birlik ve mücadele platformu” adı altında bir araya gelerek gerçekleştirdiği ilk nefret yürüyüşünden sonra Urfa, Konya, Ankara ve İzmir'de de nefret mitinglerinin gerçekleşmesi buna bir örnektir.
"Sözde "aile platformları" adı altında örgütlenenlerin güçlerini transfobik devletten aldığı çok açık. Cisheteroseksist ve erkek iktidarın kutuplaşma yaratarak LGBTİ+’ları hedef haline getirdiği ve siyasal rant elde etmeye çalıştığı bu nefret dolu siyaseti çok iyi tanıyoruz! Tekrar hatırlatıyoruz; biz direncimizi, Pürtelaş’ta, Bornova Sokak’ta, Küçük Bayram Sokak’ta direnen trans seks işçilerinden, Hande Kader’den, Zirve Soylu’dan, Hande Buse’den alıyoruz. Hafızamız Esat-Eryaman’a, siyah pembe üçgenlere dayanıyor. Buradayız, başlangıcından beri varız ve var olmaya devam edeceğiz. Ne yalnız ne de yanlışız!.”
İzmir Barosu: Yasalar uygulanmıyor
20 Kasım Platformunun yapmış olduğu basın açıklamasının ardından İzmir Barosu ayrı bir basın açıklaması düzenledi.
LGBTİ+’ların ve hak savunucularının 10 yıldır İzmir’de düzenlediği Onur Yürüyüşü ’nün yasaklanmasına tepki gösteren İzmir Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonundan sorumlu yönetim kurulu üyesi Avukat Gamze Şimşek, şöyle dedi:
“Onur yürüyüşü, daha önce İzmir Bölge İdare Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararına rağmen valilik kararıyla yeniden yasaklandı. Buna karşı, 6 Kasım’da İzmir’de düzenlenen LGBTİ+’ları kriminalize eden, nefreti körükleyen ve meşru hak savunuculuğu faaliyetlerini çarpıtarak hedef gösteren nefret mitingi herhangi bir engelle karşılaşmadı.
"İzmir Barosu olarak cinsiyet uyum sürecine ilişkin yürürlükte bulunan mevzuatın AİHM kararları, Birleşmiş Milletlerin ve Avrupa Konseyinin ilgili organlarının tavsiyeleri ile uyumlu bir şekilde değiştirilmesini, sağlık hizmetlerine erişim konusunda bilgi, imkan ve teknik kapasiteden kaynaklanan her türlü zorluğun aşılmasını, nefret suçlarına ilişkin devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirecek adımların atılmasını, kolluk güçlerine kalkan olan cezasızlık politikasının sona erdirilmesini, transların cinsiyet kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakıldığı eğitim, barınma ve istihdam gibi alanlarda hak temelli politikaların geliştirilmesini talep ediyoruz.
SpoD: Nefret suçu mağdurlarının sayısı artıyor
Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SpoD) de şu açıklamayı yayınladı:
"Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü; 1998 yılında ABD’de öldürülen trans kadın Rita Hester’i anmak için 1999’dan beri organize ediliyor. Didem Akay, Dilek İnce, Esra Ateş, Eylül Cansın, Hande Buse Şeker, Hande Kader, Miraş Güneş, Okyanus Efe ve bu metne sığmayan veya adını dahi duyamadığımız nefret suçu mağduru transların sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor.
"Bugün kaybettiklerimizi anıyoruz çünkü bu liste uzamasın istiyoruz. Aynı sofrada yemek yediğimiz arkadaşlarımız, beraber mücadele ettiğimiz yoldaşlarımız, birlikte çalıştığımız iş arkadaşlarımız veya dünyanın herhangi bir yerinde tanımadığımız bir transın daha adı bu listeye yazılmasın diye mücadele ediyoruz.
"Yalnızlığı da dayanışmayı da en iyi biz biliyoruz. Birbirimizin elini tuttuğumuzda duyduğumuz güveni de sokağa çıktığımızda hissettiğimiz kaygıyı da her gün defalarca yaşıyoruz. Peki siz, güven duyduğumuz yoldaşlarımız mı olacaksınız yoksa bizi kaygılandıranlardan mı?
"Nefretin karşısında sessiz kalanlara sesleniyoruz; ayrı değiliz. Varız, yüz yıllardır, her coğrafyada, her toprakta, sizin olduğunuz her yerde biz de varız. Bugün, kayıplarımıza tuttuğumuz yasla ve büyüttüğümüz isyanımızla buradayız. Nefret suçu mağduru her trans için, sesimize ve mücadelemize ortak olmaya çağırıyoruz. Yaşamlarımız da kayıplarımıza tuttuğumuz yaslarımız da sizinkiler kadar değerli.
"Yaşamlarımız değerli! Trans yaşamlarımız değerli! Biz bunu biliyoruz, herkes bilsin diye durmadan tekrarlamaya devam ediyoruz.
"Bu ülkenin eşit yurttaşlarıyız. Barınmamızdan, eğitimimizden, sağlığımızdan ve hayatlarımızdan tüm yurttaşlar kadar sorumlu olan devlete, iktidara ve muhalefete tekrar ve tekrar söylüyoruz: Trans cinayetleri de intiharları da politiktir!
"Adil, eşit ve özgür bir yaşamı herkes kadar hak ediyoruz; mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Hedef gösterdiğiniz, korumadığınız, yalnız bıraktığınız, yoksullukla ve yoksun bıraktığınız haklarla nefret suçlarına maruz bıraktığınız her transtan siz sorumlusunuz.
"Gökkuşağının altında adil, eşit, özgür bir dünya yaratıncaya kadar mücadelemiz devam edecek."
(ÖK/EMK)