Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı’nın (BAYETAV) Yaz 2025 İzmir Barometresi, kentin siyasal, ekonomik ve sosyal eğilimlerini bu kez “emeklilik” odağında inceledi.
9-11 Temmuz’da 603 kişiyle yapılan anketler ve farklı mesleklerden 33 emekliyle gerçekleştirilen görüşmeler, çalışma hayatının sona erdiği bu dönemin, artan hayat pahalılığı ve gelir-gider dengesizliğiyle birlikte nasıl daraldığını gösteren ayrıntılı veriler sundu.
İzmir’de yaşamdan memnuniyet yüksek, umut düşük
Araştırmaya katılanların yüzde 65’i İzmir’de yaşamaktan memnun. Kadınların memnuniyet oranı (%67) erkeklere göre biraz daha yüksek. 60 yaş üstünde bu oran yüzde 76’ya çıkarken, 30-39 yaş grubunda yüzde 60’a düşüyor.
Gelir gruplarına bakıldığında, en üst gelir grubunda yaşayanların %81’i İzmir’de yaşamaktan memnunken alt gelir gruplarında bu oran %63–64 seviyesinde kalıyor.
Ancak duygu durumuna bakıldığında tablo değişiyor: İzmir’de en yoğun hissedilen duygular stres ve kaygı (%48,4), ardından öfke (%40,8) geliyor. “Umut” ise en düşük oranda hissedilen duygu (%27).
Duygudurum sorularında en çok fark yaratan değişkenin siyasi parti aidiyeti olduğu görülüyor. Stres ve kaygı duygularını en çok Zafer Partisi (7.4/10) ve CHP (7.2) seçmenleri yaşarken Cumhur İttifakı (5.2) seçmenlerinde bu oranlar düşüyor. Öfke ve çaresizlik sorularında da benzer bir eğilim sergileniyor.
Olumlu duygulara bakıldığında durum tersine dönmekte. Mutluluk (6.7) ve umut (6.2) duygularının Cumhur İttifakı seçmeninde oldukça yüksek olduğunu ve diğer seçmen gruplarıyla makasın açıldığını görülüyor.
Emekliler mutlu değil
Emekliler arasında farklı duygu hallerinden en yüksek olanı 10 üzerinden 6.2 ile stres ve kaygı seviyesi. Mutluluk seviyesi ise (4.6) ortalamanın altında kalıyor. İzmir geneli ile kıyaslandığında; emeklilerde stres, kaygı ve öfkenin nispeten daha düşük seyrettiği söylenebilir. Ancak mutluluk (4.6) ve umut (4.5) da tıpkı negatif duygular gibi emeklilerde İzmir geneline kıyasla daha düşük düzeyde hissediliyor.
Emeklilik kategorileri arasındaki duygusal farklılıklar, Türkiye'deki farklı emeklilik sistemlerinin ve emeklilik deneyiminin duygusal refah üzerindeki etkisini gösteriyor. En çarpıcı bulgu, henüz emekli olmayan grubun en yüksek stres seviyesini göstermesi ve BAĞ-KUR emeklilerinin birçok kategoride en olumsuz profili sergilemesi.”
İzmir’de emeklilik deneyimi
Veriler, emeklilerin çok boyutlu bir kırılganlık yaşadığını gösteriyor. En yaygın sorun alanı, emeklilerin %72,3'ünün belirttiği üzere "aleme ve çevreme istediğim ölçüde katkıda bulunamıyorum" ifadesinde ortaya konuyor.
Bu bulgu, emeklilerin sadece ekonomik değil, sosyal açıdan da kendilerini yetersiz hissettiğini gösteriyor. Sosyal izolasyon ikinci büyük problem. Emeklilerin %68,4'ü yeterince sosyalleşemediğini belirtiyor.
Emeklerin %61,1' sağlık sorunlarının çözümü için tedavi hizmeti almakta zorlandığını söylüyor. Bu durum, yaşlı nüfusun en çok ihtiyaç duyduğu alanda sistemsel bir yetersizlik olduğunu gösteriyor. Emeklilerin %55’i bakımından sorumlu oldukları bireylerin emeklilik deneyimlerini zorlaştırdığını ifade ediyor.
"Toplum dışına itildiğimiz bir dönem"
Görüşmelerde, emeklilerin büyük çoğunluğu emekli maaşlarının sosyal hayata dahil olmaya, kültürel etkinliklere katılmaya, sağlıklı gıdaya erişmeye, hatta torunlarına hediye almaya bile yetmediğini ifade ettiler. Barometre verileri, emekliliğin giderek "toplumun dışına itilen" bir dönem haline geldiğini gösteriyor. Görüşülen birçok emekli hem ekonomik olarak sıkıştığını hem de toplumsal hayattan dışlandığını ifade etti. "Bizi sırtlarında bir yük gibi görüyorlar", "Bu maaşı hak etmediğinizi düşünüyorlar", "Sanki ölmemizi bekliyorlar" gibi cümleler, yalnızca kişisel öfkeyi değil, toplumsal değersizleşmeyi de açığa vuruyor.
"Geçmiş daha iyidi"
Katılımcıların yüzde 79’u, geçmişte emekliliğin daha güvenli ve saygın bir dönem olduğunu düşünüyor. “Mevcut emeklilik geliriyle temel ihtiyaçlar karşılanamaz” görüşüne, CHP seçmeninin yüzde 79,4’ü, Cumhur İttifakı seçmeninin ise yüzde 65,2’si katılıyor.
İzmir hâlâ cazip ama eşitsizlik derin
Her iki emekliden biri, İzmir’de yaşamanın diğer şehirlere kıyasla hâlâ avantajlı olduğunu düşünüyor. Doğal çevre, kültürel etkinlikler ve görece hoşgörülü toplumsal atmosfer, en sık dile getirilen sebepler. Buna karşılık her 10 kişiden 6’sı, kentin emeklilere yönelik sosyal hizmetlerini yetersiz buluyor.
İzmir, “emeklilik şehri” imajını korusa da, rapordaki veriler bu dönemin artık geniş zamanlı bir dinlenme değil, daralan bir yaşam alanı anlamına geldiğini gösteriyor.
Raporun tamamına buradan erişebilirsiniz
(HA)







