Ortaokul yaşına geldiğinde İstanbul'a dönmüşlerdi. Babasının doktor olmasını istemesine karşın, aklı fikri resimdeydi. Lise öğrencisiyken bir gün, yaptığı resimleri toplayıp Akademi hocası Nazmi Ziya 'ya gösterdi. Nazmi Ziya hemen Akademi'ye girebileceğini ve çok çalışırsa iyi bir ressam olabileceğini söyledi.
Nuri İyem artık Akademi öğrencisiydi.
Galeride Nazmi Ziya Güran 'la, daha ileriki sınıflarda Hikmet Onat, İbrahim Çallı ve Leopod Levy'le çalıştı. Ahmet Hamdi Tanpınar 'ın verdiği estetik derslerine katıldı. 1937 yılında Akademi'yi birincilikle bitirdi. Askerliğini yaptıktan sonra Giresun'a resim öğretmeni olarak atandı. Bir yıl sonra İstanbul'a döndü ve Akademi'nin yeni açılan yüksek bölümüne girdi. Yine Leopold Levy'nin öğrencisi oldu.
1941 yılında bir grup akademili arkadaşıyla birlikte Yeniler Grubu 'nu kurdu. İlk sergilerini "Liman Kenti İstanbul" konusuyla Beyoğlu Matbuat Umum Müdürlüğü binasında açtılar. 'Yeniler' Grubu, toplumsal gerçekçi eserle ürettiler ve on yıl boyunca etkinliklerini sürdürdüler. Bu çalışmalar, Türk Sanat Tarihine ilk toplumsal gerçekçi sanat akımı olarak geçti.
1944 yılında Nuri iyem, Akademi'de öğrenci olan Nasip Özçapan'la evlendi ve aynı yıl Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü'nü "Nalbant" adlı tablosuyla birincilikle ve ilk mezun olarak bitirdi. (Nasip İyem önceleri resimle, daha sonraki yıllarda seramikle ilgilendi ve önemli bir seramik sanatçısı oldu.)Biri kız biri erkek iki çocukları oldu. Nuri İyem, bir süre Resim Heykel Müzesi'nde memur olarak çalıştı ama sürekli resim yapma isteği onu bu tür işlerden alıkoydu.
Nuri İyem, ilk kişisel sergisini 1946 yılında Beyoğlu'ndaki bir mobilya mağazasının üst katında düzenledi. O yıldan bu yana sergisiz geçen bir yılı olmadı. Bir süre Tünel, Asmalımescit sokağında bir apartmanın çatıkatında resim dersleri verdi. Bu atölyede resim çalışan grup, "Tavanarası Ressamları" adıyla birkaç yıl toplu sergiler açtılar.
1946 yılına kadar gerçekçi bir anlatımla resimler üreten sanatçı, 1960 yılına kadar iç gerçeğini yansıttığı soyut denemeler yaptı. Türkiye'de ilk soyut çalışan ressamlar arasında yer alan İyem, renk ve kompozisyon konusunda ne kadar dengeli bir görüşe sahip olduğunu bu tür eserlerinde de kanıtlıyordu.
1960 yılından günümüze kadar yeniden figüratif resme dönen sanatçı, köyden şehre göç, köy hayatı ve iri açılmış gözleriyle yaşama kaygıyla bakan köylü kadın portreleri çalıştı.
Bunun dışında birkaç mimari yapıya duvar resimleri yaptı. Ankara'da Ulus İş Hanı, İstanbul Belediye Sarayı,İzmir'de Alsancak Emlâk Bankası bunlardan bazılarıdır. Ne yazık ki bu resimlerin hepsi, değişik dönemlerde sıvayla kapatılıp yok edildi.
"Karşılaştığım zorlukların hiçbiri beni yıldırmadı, resimden uzaklaştırmadı", diyen Nuri İyem, Etiler'deki atelyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.(NM)
* Bu yazı Arart İnternet sitesinde 1999 yılında yayımlanmıştır.