İVME Hareketi, 'Türkiye’de Akademik Özgürlük ve Beyin Göçü' isimli belgeselini Youtube kanalından gösterime sundu. Belgesel projesi Anıl Kemal Aktaş ve Deniz Ay tarafından yürütülürken, yönetmenliğini Gökçe Elif Yalçıner üstlendi.
'Türkiye’de Akademik Özgürlük ve Beyin Göçü' çalışması, Türkiye’nin yüksek eğitim almış genç nüfusunun, mevcut baskı ve değersizleştirme sürecinin etkisiyle hızla Türkiye'den uzaklaştığı gerçeğine de dikkat çekiyor. Belgesel projesi aynı zamanda beyin göçünün farklı neden ve sonuçlarını, değişik grupların ülkeyi terk etme nedenleri üzerinden incelerken, yeniden geri dönüşün imkânlarını da tartışmaya açıyor.
Özel gösterim 24 Nisan’da
'Türkiye’deki yüksek öğretim kurumları ve bilimsel düşüncenin üzerindeki yoğun iktidar baskısını, yakın tarihteki gelişmeler ve bireysel tanıklıklar üzerinden yansıttı^' ifadelerine yer verilen belgesel projesinde, Bekir Ağırdır, Gülay Türkmen, Zafer Yenal, Aslıhan Aykaç, Onur Can Taştan, Ali Rıza Güngen, Nagehan Tokdoğan ve Mehmet Tomanbay’ın bireysel deneyim ve hikayelerinin yanı sıra, istatistiklerle de belgesel projesine ışık tutuyor.
24 Nisan Pazar günü Şişli Belediyesi Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek belgesel özel gösterimi, gösterimin ardından Profesör Aslıhan Aykaç ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın gibi isimlerin katılacağı söyleşi ile devam edecek.
İvme Hareketi hakkında
Hareket kendisini web sitesinde şöyle anlatıyor:
ürkiye belirsiz ve karanlık bir geleceğe doğru hızla sürükleniyor. Bu savrulmayı reddediyoruz, bu karanlığa itiraz ediyoruz!
Geçtiğimiz on yılda demokratikleşme adı altında pazarlanan şeyin nasıl da tek adam rejimini inşa için kullanıldığını, liberalleşme hikâyesinin değişen araçlarla bir sermaye transferi, yağma ve yoksullaştırma sürecini hızlandırdığını deneyimledik. Bir araya gelmediğimizde, ortak amaçlarımız doğrultusunda birlikte hareket etmediğimizde güçsüz olduğumuzu gördük. İVME Hareketi olarak biz eşitlikçi, adil ve sosyal demokrasi ile yönetilen bir Türkiye’yi hayal edenleriz. Bizim hayalimizde tahakküm yerine demokratik müzakere, bilimsel çıktılar ve uygulanabilir eylemler var.
İVME Hareketi siyasal partilerin etkisi ve önemini reddetmezken, kendi varlığını ve amacını da siyasal partilerin kaderine teslim etmiyor. Bu sebeple siyasete dair kavramların içi boşaltılmış pazarlama unsurları olarak kullanılmalarına itiraz ediyoruz. Buradan hareketle siyasetin salt olarak siyasi partilerde yapılması gerektiğini öngören bir anlayışı kabul etmiyoruz. İVME Hareketi olarak herkes için gıda, sağlık, konut, nitelikli eğitim, iyi ücretli ve sendikalı iş hakkının, tam istihdamın sağlandığı bir Türkiye’nin inşa edilmesi için bir araya geliyoruz. Ekonomiden temel haklara, toplumsal cinsiyetten, ekolojik geleceğe kadar söyleyecek sözlerimiz, oluşturacağımız iddialı politikalarımız var.
Sosyal adaletin ilk şartı olarak planlı bir ekonomiyi görüyoruz, fakat planlı ekonomi ile bürokratik yolsuzluğa bulanmış ve merkeziyetçi bir anlayışı değil, aksine toplumsal çıkarları, tekelci anlayışın karşısında örgütlemeyi mümkün kılan, özgürleştirici, adil – demokrat ve tam bağımsız bir refah modelini savunuyoruz. Savunduğumuz ekonominin temelinde çalışan sınıfların her yerde örgütlü biçimde tüm karar süreçlerine ve bölüşüme dahli var.
Cevaplarımız Neler?
Eğitim alanında reform diye sunulan, toplumun geleceğini yok eden, kindar nesil yaratan düzeni reddediyoruz. Sosyal adaletsizlikleri yeniden üreten ve kökleştiren, yeni eşitsizlikler yaratan ve sürdüren bu sistemi kabul etmiyoruz. Toplumun geleceği olan çocuklarımızın öncelikli yararını gözeten eşitlikçi, katılımcı ve barışçıl bir eğitim sistemi talep ediyoruz.
Bir siyasi partinin emir komuta zincirine dayalı her türlü şiddet unsuruna, özellikle kadına, çocuğa, yaşlıya, tüm bitki ve hayvanlara, öteki olarak addedilen her unsura karşı şiddete karşıyız. “Öteki” görülene yönelik beslenen toplumsal hoşgörüsüzlüğe, seçkinlerin iştahı ile şekillenen ayrımcılığa, yerinden etmelere ve diğer bütün baskı biçimlerine bir son verilmesini öncelik olarak kabul ediyoruz.
Biliyoruz ki doğanın her unsuru bir diğeri kadar değerli! İnsanın dünyadaki varoluşu, doğa ile sürdüğü ahlaki ve dengeli ilişkiye bağlı. Kapitalist sömürgenlerin kör hırsıyla teşvik edilen haksız kazançlar bugünün “akıllı” varlığı olan insanı diğer canlılardan daha haklı kılmıyor. Sunulacak ekonomik güvencelerin öncelikli ekolojik olarak sürdürülebilir olması gerektiğini savunuyoruz, çünkü dünyayı her gün öldürüyoruz, kendi evimizi yok ediyoruz. Doğa ve insana karşı “oyunun kuralları” içerisinde oynayarak, tahakküm kurmamızın tek çıkar yol olduğunu söyleyenlerin, aslında bu yüzyıla ait olmayanlar olduğunu biliyoruz ve tüm söylemlerine itiraz ediyoruz.
Ülkemiz zengin bir tarihe ve kültüre sahip. Otoriter rejim ve İslamcı tek seslilik ülkemizin kültür mirasını soluklaştırmakta, grileştirmekte. Oysa ancak demokratik ve ilerici bir Türkiye’yi yeniden kurarak hem dünyada itibar kazanabilir, hem de dünyada otoriter rejimler altında varlık mücadelesi veren diğer ülkelerin halklarına ilham kaynağı olabiliriz. Tıpkı 1920’lerde Hindistan’a, Afganistan’a, Cezayir’e ilham verdiğimiz gibi.
İVME Hareketi ve Geleceğe Gidiş
İVME Hareketi demokratik ve sosyalisttir. Biz dayanışma, hürriyet ve örgütlü mücadeleye inanıyoruz ve yaşamın her anının ve demokratik mücadelenin her paydaşının hak ettiği değeri gördüğü ölçüde geleceği inşa edebileceğini kavradık. Söz, yetki ve iktidar, eşit ve adil olarak kullanılmalıdır.
İVME Hareketi olarak yukarıda özetlenen temel amaçlar doğrultusunda, başta sosyal demokrasiye dair iddiasını sürdüren başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere, elindeki bütün gücü ADİL olarak kullanacak bütün siyasi partileri kendi ilkelerimiz içerisinde dayanışmaya davet ediyoruz.
Bütün olumsuzluklara rağmen hayal ve hak ettiğini alabilmeyi başaran inatçı yoldaşlarımız ile insan tarafından sömürülmesine rağmen büyük bir çabayla adaptasyonunu devam ettirebilen yeryüzünün ilhamına kapıldık. Yaşadığımız haksızlıklara rağmen hâlâ güzellikler üretebilen yaratıcılığımızın peşindeyiz.
Daha adiline meftunuz, daha güzelini yakalamak için!
(EMK)