İthaki Yayınları, çok sayıda okuyucudan tepki gören, Dünya Klasikleri dizisinde yer alan yazarların biyografilerinde kullandıkları üsluba ilişkin açıklama yaptı.
Radikal Kitap’a açıklama yapan İthaki Yayınları, metinlerin editörler tarafından ortak kaleme alındığını, “maksadını aşan eril dilden ötürü” özür dilediklerini, ancak eleştirilerin “linç”e dönüştüğünü ifade etti.
İthaki’nin dilinden Woolf tanımı
İthaki’den çıkan Kendine Ait Bir Oda kitabında, yazar Virginia Woolf ile ilgili şu ifadeler yer alıyordu:
“Küçük yaşta yazarlığa, 59 yaşında mezarlığa adım attı. Dalgalarla sörf yapıp, nehir bile denemeyecek bir kaşık suda boğuldu. Bilinç akışı mı nehrin akışı mı? Odalarda ışıksızdı. Paranoyaklığı zaten Shakespeare’in olmayan kız kardeşi üzerine saatlerce konuşmasından belliydi. Geri gelir mi? Gelirse gelsin, kim korkar bakire kurttan? Bkz. Nicole Kidman.”
Sade için “yatacak yeri yok”
Aynı dizideki Yatak Odasında Felsefe’nin yazarı Marquis de Sade için yapılan tanımlama ise şuydu:
“Fransız soylusu. Felsefe yapmaya soyundu. Bir daha giyinmedi. Soyadı bir felsefe oldu. Yatacak yeri yok. Ama olsun, o işini ayakta da görür.”
Okuyuculardan imza kampanyası
Okuyucuların tepkisi imza kampanyasına dönüşmüş, kampanya metninde “Edebiyatta kadın düşmanlığının mizah kisvesi altında üretildiği bir ortamda, okuyucular olarak İthaki’den bu çirkin biyografiyi düzeltmelerini talep ediyoruz!” ifadesi yer almıştı.
“Eril dilden ötürü özür dileriz”
İthaki’nin açıklaması ise şu şekilde:
“Yazıları, diziyi yöneten editör arkadaşlar olarak çoğu zaman ortak kaleme alıyoruz. Yayınevinin bu doğrultuda herhangi bir talebi, beklentisi vs. olmuyor tabii ki.
Virginia Woolf biyografisi, aslında ilk olarak 2014 yılında –hafif farklılıklarla- Jacob’ın Odası’nın başında da yer almıştı. Herhangi bir yazardan birden fazla metin yayımladığımızda, metne göre çok küçük oynamalar yapıp, kalan kısmı sabit tuttuğumuz fark edilecektir.
Takip edebildiğimiz kadarıyla dün geceden beri ve bugün, bu saate kadar daha da ağırlıklı olarak, oldukça sert ve açıkçası insafsız bulduğumuz tepkiler aldık. Bu yüzden de, bu metinlerin daha iyi anlaşılması için burada –tekrarlar dâhil- hepsini yayınlamayı uygun gördük.
Okur görüşlerine büyük bir saygımız olduğunu söylemeye sanırız gerek yok. Ancak eleştiriler bir çeşit lince dönüşünce üzüldüğümüzü de söyleyebiliriz. Özellikle Virginia Woolf bağlamında sert eleştiriler geldi. Şu kadarını söyleyelim ki, “sevmediğimiz, hor gördüğümüz vs.” bir yazarın iki kitabını yayımlamış olsaydık bu tuhaf bir manzara olurdu. Fırsat bulduğumuz takdirde diğer eserlerini de yayımlamak istediğimizi eklemeye de gerek yok.
Maksadı aştık, özür dileriz
Metinlerin hepsi okunduğu takdirde, üslup ve dil ile ilgili durum daha net anlaşılacaktır. Ancak şu ya da bu örnekte gözlemlenen ve bizim de gelen eleştiriler aracılığıyla fark ettiğimiz maksadını aşan eril dilden ötürü okurlardan özür dileriz. Yine de tamamı itibariyle bakıldığında bu kadar sert, kimi zaman yaralayıcı ifadelere gerek olmadığının anlaşılacağına dair bir beklentimiz olduğunu da saklamayacağız.”
Diğer biografiler
Aynı dizide yer alan bazı yazarlar hakkındaki biografiler de şu şekilde:
Âdem ile Havva’nın Güncesi - Mark Twain; Samuel Langhorne Clemens. Âdem’in oğullarından. Amerikan “sapığı”. En çok taktığı isim Mark Twain’dir. Sutyen kopçasını tek eliyle açabilen ilk insan olduğu rivayet edilir. Adem oğlu kızgın fırın Havva kızı mercimek. Mark’a göre bir İncil de ona ait.
Uykulu Kuytu Söylencesi - Washington Irving: Gotham’lı. Rip Van Winkle’ın kaderini paylaşsaydı, bugün hâlâ yayımlanıp okunduğunu görürdü. Az şey değil. Uykulu Kuytu ise başlı başına bir başsız süvari öyküsüdür. Başımızın üzerinde yeri olsa da kabak yine Ichabod’un başına patlamıştır. Az bile.
Sherlock Holmes – Korku Vadisi - Sir Arthur Conan Doyle: İşsiz doktor, iktidarsız politikacı, korkusuz yazar. Sörlüğünden mütevellit, haza bir beyefendi. Perilere inanan biri olarak yazdığı rasyonalist öykülerle oksimoron tabirini fazlasıyla hak etmiştir. Korku Vadisi dördüncü ve son Sherlock romanı. Watson bu dünya...
Yararsız Bir Adam - Maksim Gorki: Ana. Çocukluğum. Benim Üniversitelerim. Ekmeğimi Kazanırken. Lenin üzerinden.
İvan İlyiç’in Ölümü - Lev Tolstoy: Çalışkan öğrenci, gönüllü asker, çileci yazar, küskün insan. Varsıllara doğdu, yoksullara katıldı ve servetini dağıttı. Dindar oldu, dinden oldu.
Katip Bartleby – Benito Cereno - Herman Melville: Yazmamayı tercih ederiz.
Öteki - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski: Gogol’un paltosundan çıktı. Gogol’u cebinden çıkarır. Öteki, bütün Dostoyevski romanlarının anahtarı sayılabilir.
Satranç - Stefan Zweig: Satrancın intihar komandosu, terceme-i hâl yazarı, Amok koşucusu. Hiçbir şeyden çekmedi dünyada, Nazilerden çektiği kadar. Yazık oldu Zweig Efendi’ye…
Suikast Bürosu - Jack London: Maceraperest-yazar. Bir müddet John Barleycorn kimliğiyle de yaşadı. İntihal ettiği iddia ediliyor: Şüyuu vukuundan beter. İntihar ettiği kabul ediliyor: Şüyuu vukuundan evla. Suikast Bürosu, birçok açıdan ilham verici bir kitap olabilir. (EA)