Friedrich-Ebert-Stiftung tarafından desteklenen IPS köklü bir mirasa dayanan genç bir çevrimiçi dergi. Ocak 2017'den bu yana küresel eşitsizliğe özel vurguyla çevre, Avrupa bütünleşmesi, uluslararası ilişkiler, sosyal demokrasi ve kalkınma politikası gibi konulara yeni bakış açıları getiriyor
* * *
Yarış çoktan sona ermiş sayılır mı? 25 Eylül'de İtalyanlar yeni parlamentolarını seçecek ve seçim anketlerine bakılacak olursa sonuç şimdiden belli. Sağ, açık arayla bir zafer bekliyor ve en güçlü sağ parti, post-faşist Fratelli d'Italia'nın ("İtalya'nın Kardeşleri) lideri Giorgia Meloni, İtalya'nın gelecekteki başbakanı olabilir.
İlk bakışta, sağın neden zaten çoktan zaferini ilan etmiş olması gerektiği pek açık görünmeyebilir. Son anketlere göre, Meloni'nin FdI'sinin yüzde 25 ila 26, Matteo Salvini yönetimindeki sağcı popülist ve Avrupa karşıtı Lega'nın yüzde 12 ve Silvio Berlusconi'nin Forza Italia'sının yüzde 7 ila 8'lik bir oy elde edeceği öngörülüyor. Sağ blokun yaklaşık toplam yüzde 46'ya ulaşması bekleniyor.
Ancak merkezin solundaki güçler de son günlerde yüzde 45 dolayında bir toplama ulaşmışladı. Enrico Letta liderliğindeki ılımlı sol Partito Democratico'nun (PD) yüzde 20 ila 22 , ittifak halinde olduğu küçük partilerinin yüzde 6, eski Başbakan Giuseppe Conte yönetimindeki Movimento 5 Stelle'nin ('Beş Yıldız Hareketi' veya M5S) yüzde 12 ve iki küçük parti Azione ve Italia Viva'nın ortak listesinin yüzde 6-7 dolayında oy alması bekleniyor.
Yani, durum aslında aslında, 2006'da Romano Prodi liderliğindeki merkez sol ittifakın Berlusconi yönetiminde merkez sağı kıl payı farkla yenilgiye uğrattığı zamandakine çok benziyor. Ancak bu kez, bir foto-finiş beklenmiyor -çok basit bir nedenle, bu yarışta sağın birleşmesi ve merkez sol kampın ortadan ikiye bölünmesi nedeniyle.
Sağdaki güç kayması
İtalya seçim yasası birliği ödüllendiriyor ve bölünmeyi cezalandırıyor, Temsilciler Meclisi ve Senato'daki sandalyelerin yüzde 37'si her bir seçim bölgesinde çoğunluk sistemine göre dağıtılıyor. Sağ partiler ülke çapında her bölgede bir ortak aday etrafında birleşirken merkez sol güçler her seçim bölgesinde biri PD ve küçük müttefik partilerinin, biri M5S'nin ve biri Azione-Italia Viva'nın ortak listesinin adayı olan üçer aday çıkarıyor. Dolayısıyla sağın vekilliklerin çoğunluğunu kazanarak sonunda parlamentodaki sandalyelerin en az yüzde 60'ını elde edeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Bu sağ ittifakın Avrupa'da kaygıya yol açması boşuna değil. Berlusconi, Forza Italia'sının Avrupa'nın güvenilirliğinin güvencesi olduğunu söyleyerek diğer Avrupa ülkelerinin içine su serpmeye çalışıyor - sonuçta Avrupa Parlamentosu'ndaki Avrupa Halk Partisi (EPP) ailesine dahil. Ne var ki, 1994'ten 2018'e kadar merkez sağ kampın en güçlü partisinin lideri olan Berlusconi, şu anda ittifakın küçük ortağından başka bir şey değil ve Lega ve FdI'nin çok gerisinden geliyor; bu partilerse Forza Italia'nın aksine, liberal-muhafazakar bir gelenekten gelmiyorlar katı sağ popülizmden güç alıyorlar.
Lega, eylem tarzıyla puan toplamayı başaran ilk parti omuş ve kendisini "hırsız Roma"ya ve "asalak güney"e karşı zengin kuzeyin çıkarlarını ayrılıkçılığa varasıya temsil eden bir güç olarak ortaya koymuştu. 2013'ten başlayarak, Salvini'nin liderliğinde 180 derecelik bir dönüş yaptı. Lega bir günde ansızın aşırı milliyetçi bir güce dönüştü ("Önce İtalyanlar") ve o günden beri göçmenler ve Brüksel'deki beynelmilel "seçkinler" öcüleri oldu. Salvini, bu yaklaşımla, 2013'te henüz yüzde 4'ler dolayında sürüklenen Lega'yı 2018'de yüzde 17'ye çıkardı; ardından Başbakan Giuseppe Conte'nin yönetiminde M5S ile koalisyon hükümeti kurdu ve devraldığı içişleri bakanlığı görevini göçmen karşıtı "kapalı limanlar" politikasını uygulamak için değerlendirdi. Tüm bunlar Salvini'yi sırasıyla 2019 Avrupa seçimlerinde yüzde 34'lük sansasyonel bir orana fırlattı. Ardından hemen seçimlere gidileceği umuduyla M5S koalisyonundan ayrıldı. Ancak M5S, yine Conte yönetiminde PD ile koalisyon kurdu ve umutları suya düştü.
İşbirliği üzerinden rekabet
Sonraki üç yıl boyunca sağda Lega etrafındaki mutabakat aşınırken Meloni'nin FdI'si yükselmeye başladı. Programatik olarak, iki parti arasında pek az fark var: "Geleneksel değerleri" savunuyorlar ve dolayısıyla LGBTIQ+ haklarına karşı çıkıyorlar, göçü önlemek istiyorlar ve mevcut haliyle AB'yi pek kale almıyorlar. Ancak Meloni, sağcı seçmenlerin gözünde her zaman "tutarlı" kaldı ve son on yıl boyunca tüm hükümetlere muhalefet etti. Lega ise, Mario Draghi'nin Şubat'tan beri hükümette olan "ulusal birlik" koalisyonuna da katılmıştı. Sonuç olarak, Meloni merkez sağın yeni umut ışığı oldu.
Meloni, İtalya sınırlarının ötesinde, özellikle Avrupa'da hangi kaygıları tetiklediğinin çok farkında ve bu nedenle, öncelikle güven verici sinyaller gönderme amacıyla bir popülist için hiç alışılmadık bir seçim kampanyası yürütüyor. Kendi yönetimi altında İtalya'nın Ukrayna'yı desteklemek ve Avrupa taahhütlerini kararlılıkla yerine getirmeyi sürdüreceğini ve seçmenlere büyük sözler veremeyeceğini söylerken, Berlusconi ve Salvini ise her zamanki gibi vergi indirimi vaatleriyle usanmadan birbirlerine çalım atıyorlar.
Seçim kampanyası, Meloni'nin Roma'nın bir sonraki hükümet başkanı olma şansı en yüksek aday olduğunu açıkça gösteriyor. Siyasi yelpazenin diğer ucundaysa, şimdi merkez sol güçlerin böyle bir senaryoyu önleyip önleyemeyeceği sorusu soruluyor.
2019 yazında kurulan koalisyondan bu yana PD ve M5S, üç yılı aşkın bir süre boyunca ilerici bir ittifak için çabalamışlardı. PD lideri Letta, izleyen seçimlerde geniş bir merkez sol ittifakla bir "geniş cephe" [campo largo] oluşturma arzusundaydı. Ancak o süre içinde parti liderliğine yükselen Conte yönetimindeki M5S, Draghi liderliğindeki acil durum koalisyonundan çekilince iki parti arasında anlaşmazlık çıktı. Letta'nın PD'si ise bu koalisyonu büyük bir kararlılıkla savunmuş ancak sonunda M5S ile geniş cephe ittifakının da suya düştüğüne tanık olmuştu.
O günden bu yana iki parti, solda işbirliği yerine esas olarak rekabet ediyor. Her ikisi de ilerici bir profile dayanıyor ve öncelikle alt ve orta gelir gruplarına hitap etmek istiyor. Siyasi merkezde de PD, Emmanuel Macron tarzında bir reform çizgisini temsil eden Azione-Italia Viva ortaklığının rekabetiyle karşı karşıya.
Sonuçta, merkez sol güçler, Fratelli d'Italia, Lega ve Forza Italia'ya karşı bir ittifak oluşturmak yerine, Meloni, Salvini ve Berlusconi'yi memnun edecek şekilde, birbirlerine karşı kampanya yürütüyor.
(AEK)