Sayın Fini ilk defa İtalyan Musevileri cemaati başkanını kabul ediyorsunuz. Bu buluşmaya nasıl bir ruh haliyle geldiniz?
Fini-Ulusal İttifak faşist hareketin mirasçısı değildir, doğrudan sosyal hareketin mirasçısıdır.
Prof. Luzzato, sizce Ulusal İttifak bünyesindeki revizyon süreci tamamlandı mı?
Luzzato-Hiçbir evrim kolay değil. AN'nin başlattığı bu süreç yol alıyor ancak bunun da tümüyle tamamlanmış bir süreç olduğu söylenemez. Fini'nin de böyle kabul ettiğini umuyor ve düşünüyorum.
Bir başka boyut da geçmişin ve geleneğin ağır yükü. Siz de bunu hissediyor musunuz?
Fini-Tarihin silinmesi imkansız ağırlığını hissediyorum. Prof. Luzzato'nun hep vurguladığı gibi her evrimin kendi içinde zıtlıklar barındırdığı gerçeğini kabul ediyorum, tarihin kendisi de zıtlıklar üzerine kurulu.
Sayın Fini, faşist geleneğin nesini elediniz?
Fini-Açık olmak istiyorum. Faşizm otoriter bir rejim olmaktan başka bir şey değildi.
Aynı zamanda totaliter bir rejimdi...
Fini-Hannah Arendt'in yorumuna göre totaliter rejim onay kazanmak için kitle terörüne başvurur, faşizm totaliter değildi. Otoriter rejim teröre başvurmadan onay kazanabildiği için bunun tam tersidir. Benim görüşüme göre o dönemde faşizm Avrupadaki tek otoriter rejim değildi. 1945'te noktalanan kesinlikle acı dolu bir sayfadır.
Gelecek yıl Giacomo Matteotti'nin(*) öldürülüşünün 80. yılı. Siz nasıl anmayı planlıyorsunuz?
Fini-Hükümet gereken etkinlikleri yapacaktır.
Ama size soruyorum. Çünkü Matteotti sizin mirasçısı olduğunuz rejim tarafından öldürüldü?
Fini-Bunu kabul etmiyorum. Biz faşizmle hesabımızı gördük. 0nların mirasçısı değiliz. Tarihe sonsuz saygım var. AN'nin parti meclislerinde "Komünizmin Kara Kitabı" dolaştığı zaman kesinlikle bundan ötürü mutluluk duymadım.
Faşizmin sıradanlaştırılması söz konusu. Bu sürece set çekmeniz mümkün değil mi?
Fini-Sorun daha büyük. Tarihin sıradanlaştırılması söz konusu. Geçmişine saygı duymayan bir toplum trajediler yaşamaya mahkumdur.
Faşizmle hesabımızı gördük dediniz. Partinizin yeni kültürel öğeleri neler?
Fini-Vatan sevgisi anlamında nasyonal, liberal ve Katolik.
Luzzato-İtalya'da liberal ve Katolik gelenek zıtlıklar içeriyor. Rönesans sonrası liberaller ve Katolikler arasında büyük bir zıtlık olduğuna şüphe yok.
Fini-Liberal ve Katolik kültür arasında bir ayrım olduğunu düşünmüyorum çünkü her ikisi de birbirini tümlüyor.
Avrupa konusuna gelirsek. Uluslar Avrupası mı, halkların Avrupası mı yoksa Hıristiyan bir Avrupa mı?
Fini-Avrupa bütün Avrupalıların yararına uygarlık ve ilerleme sürecini takip etmek niyetinde. Genel imaj açık bir Avrupa. Yahudi düşmanlığı, ırkçılık cehaletin yansımaları. Avrupa'nın Hıristiyan kökeni halen bir tartışma konusu. Avrupa'da Müslümanlar, ateistler, budistler de yaşıyor. Ama bizim kimliğimizin en güçlü DNA'sı Musevi ve Hıristiyan kimlikleri. Schuman'ın "Katedraller Avrupası" tanımını düşünürsek "Katedraller" ya da "sinagoglar Avrupası"ndan söz edebiliriz ama elbette "camiler Avrupası''ndan değil.
Luzzato-Bu konuda kaygılarım var; Birincisi dua etmek için gidilen mekan. Çünkü kilise ya da sinagoga gitmeyen çok sayıda kişi de var. Bu onları dışlamak demek. İkincisi İslam. Avrupa'yı bir sur içine kapamayacaksak Avrupa'yla sıkı sıkıya ilişkili Akdeniz dünyası meselesini kabul etmek gerek. Bu durumda Avrupa'nın "köken"i yanlız Musevi ve Hıristiyan olamaz. İki dini önemsemek bize yardımcı olmaz. Üç büyük din var. Çok güç de olsa bu hesabı yapmamız gerek.
Bugün Avrupa'da bir Yahudi düşmanlığı tehlikesi var mı?
Luzzato-Yahudi olan her şeyin şeytanlaştırılması eğilimi var. Avrupalılarla yapılan şu yeni sondajı ele alırsak İsrail devletinin barış için en büyük tehlike olduğunu ortaya koyuyor. Bu İsrail devleti=İsrailliler formülü üzerine kurulu tehlikeli bir sondaj. Tüm İsrailliler= kötüdür. işte bu Yahudi düşmanlığı.
_____________________________
* İtalya Birleşik Sosyalist Partisinin Meclis grubu lideri Giacomo Matteotti, Benito Mussolini ve Faşist Parti iktidarına karşı yürüttüğü muhalefet nedeniyle faşistlerin düşmanlığını kazanmış, 10 Haziran 1924te kaybolduktan üç gün sonra bir çukura gömülmüş cesedi bulunmuştu. Ölümü büyük bir anti-faşist tepki doğurmuş ancak Kral III. Viktor Emmanuel Benito Mussoliniyi görevden almaya yanaşmamıştı.