* Fotoğraf: Anadolu Ajansı (AA)
İsveç Meclis Başkanı Andreas Norlen, dün (19 Eylül) bir açıklama yaparak 11 Eylül'de yapılan genel seçimler sonrası hükümet kurma görevini Muhafazakar Parti (M) lideri Ulf Kristersson'a verdiğini duyurdu.
Basın toplantısında konuşan Norlen, seçimlerden sonra hükümet kurma görevini Kristersson'a verdiğini, bunun için ne kadar süre tanınacağına, gelecek hafta seçilecek halefinin karar vereceğini söyledi.
Kristersson da bu açıklamanın ardından düzenlediği basın toplantısında "ülkeyi birleştiren bir hükümet kurmak istediğini" kaydetti.
"Her şeyin yolunda gittiğini" söyleyen Kristersson, "Ben bölen değil, bir araya getiren bir hükümet kurmak istiyorum" dedi.
Sağ muhalefet 176 sandalye kazandı
Ülkede resmi olmayan genel seçim sonucuna göre, sağ blok partiler yüzde 49,6, azınlık hükümeti ile iktidardaki sol blok partiler ise yüzde 48,9 oy aldı. Buna göre, 349 sandalyeli İsveç parlamentosunda sağ blok partileri 176, sol blok partileri 173 sandalye kazandı.
Seçimlerde aşırı sağ görüşlü İsveç Demokratlar Partisinin (SD) oy oranını yüzde 20,5'e kadar yükseldi. SD, ülkenin ikinci büyük partisi oldu.
Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre, bu tablo sonrası, ılımlı Muhafazakar Parti (M) liderliğinde sağ blokun Liberal Parti, Hristiyan Demokrat Partisi ile üçlü koalisyon kurup dışarıdan aşırı sağcı İsveç Demokratlar Partisinin hükümete destek vermesi ihtimali öne çıkmıştı.
İsveç Demokratlar Partisi lideri Jimmie Akesson da yeni hükümette yer almak istediklerini ve bu isteğin devam ettiğini dile getirdi.
Avrupa basınından: "İsveç sağa kaydı"
Sosyal Demokratların liderliğindeki koalisyon hükümetinin iktidarda olduğu İsveç'te son genel seçimleri sağ muhalefetin küçük bir farkla da olsa kazanmış olması Avrupa basınında da geniş yer buldu.
Avrupa basınında yapılan yorumlarda kurulacak hükümetin çoğunluğu elde etmesi için sağ popülist İsveç Demokratları'na ihtiyacı olacağı, seçim sonucunun bütün Avrupa'yı etkileyeceği görüşü öne çıkıyor. Avrupa basınından öne çıkanları euro|topics'in derleme ve çevirisiyle aktarıyoruz...
La Stampa (İtalya): Bugün İsveç, yarın İtalya
Başbakan Mario Draghi'nin istifası sonrası genel seçimlerin yapılacağı İtalya'nın La Stampa gazetesi "karamsar":
"Eski Kıta'ya kara dalgalar vuruyor. Sağ kanat her yerde güçleniyor. Dalga İsveç'te barajları yıkıyor, bir siyasi efsaneyi çökertiyor: Ulf Kristersson'un muhafazakâr 'Ilımlıları' ile birlikte Jimmie Åkesson'un yumuşak neo-Nazi 'Demokratları', sosyal demokrasinin ve İskandinavya modelinin, yurttaş haklarının ve cinsiyet eşitliğinin, sosyal politikaların ve çok kültürlülüğün beşiğinde zafer kazanıyor. ...
"Tam olarak bir hafta içinde, yeni bir çağın başlangıcını ilan edecek bir Finis Europae [Avrupa'nın sonu] anında bulunuyor olabiliriz. Anketler yanlış çıkmazsa İtalya, Avrupa Birliği'nin kökleri doğrudan aşırılıkçı ve postfaşist sağcılara dayanan bir parti tarafından yönetilen ilk kurucu devleti ve üyesi olacak."
Ukrayinska Pravda (Ukrayna): Liberal düşünce için kabul edilemez
Orebro Üniversitesi'nden Roman Horbik, Ukrayinska Pravda'da İsveç'te yıllardır alışılmış olan şeylerin sorgulanmaya başladığını yazdı:
"Bu yalnızca bir sağa kayma değil, geçmişten bu yana İsveç siyasetinde norm haline gelmiş şeylerin bir adım ötesine geçen bir aşama. Son derece tartışmalı bir üne sahip İsveç Demokratları, ilk kez siyasi yelpazenin sağ kanadında en yüksek oyu aldı.
"1990'larda dazlaklar bu parti için bir tabu değildi. Fakat o zamandan beri İsveç Demokratları çok daha ılımlı hale geldi.
"Onları liberal görüşlü İsveçlilerin gözünde kabul edilemez kılan şey, göçe ve sığınmacılığa ciddi kısıtlamalar getirilmesi, suçlulara daha ağır cezalar verilmesi, iklim değişikliğine ve Avrupa şüpheciliğine karşı mücadeleye son verilmesi talepleri."
De Volkskrant (Hollanda): Avrupa'nın tekerine taş koyuluyor
De Volkskrant gazetesi, aşırı sağcı İsveç Demokratları'nı içeren bir koalisyonun kurulmasının endişe verici olacağını kaydetti:
"Liberal demokrasi, özellikle de temel haklara saygı ve azınlıkların korunması, aşırı sağın ellerinde artık güvende olmaz.
"İsveç'teki seçim sonucu, pek çok Avrupa ülkesindeki siyasi parçalanmayı bir kez daha gözler önüne seriyor.
"Giderek daha fazla sayıda üye devlette, istikrarsız koalisyonlar yönetime geliyor. Sorun, Avrupa'da işbirliği konusunda verilen tavizleri, ulusal çıkarların ihlali olarak görme eğiliminde olan milliyetçi partilerin etkisinin artmasıyla daha da büyüyecektir. Ve bu da, Avrupa'nın tekerine taş koyulması tehlikesini artıracaktır." (SD)