Fotoğraf: TTB yöneticileri Ankara'daki Merkez Konsey binasında gözaltına alınırken/Hürriyet
20 Ocak 2018'de "Zeytin Dalı" adı verilen TSK operasyonuyla başlatılan Efrîn işgaline "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" diyerek karşı çıkan TTB yöneticilerine verilen ceza İstinaf Mahkemesi tarafından bozuldu. 11 hekim hakkında beraat kararı verildi.
Efrîn'e yönelik operasyonlar sırasında "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" açıklaması yapan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey üyeleri "Halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik" suçlamasıyla yargılandıkları, Ankara 32'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce iki kez 10'ar ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
TIKLAYIN-TTB'den 11 Doktor Gözaltında, Dosyada Gizlilik Kararı Var
Ankara Bölge İstinaf Mahkemesi: Beraat
Karar Ankara Bölge İstinaf Mahkemesi'ne taşındı. Ankara Bölge İstinaf Mahkemesi 19'uncu Ceza Dairesince, hekimlere verilen ceza bozularak, beraatlarına karar verildi. Yargılanan hekim Handa Arpat'a ayrıca sanal medya paylaşımları gerekçesiyle verilen örgüt propagandası yapma gerekçesiyle verilen 1 yıl 6 ay hapis cezası için de beraat kararı verildi.
TIKLAYIN-Türk Tabipleri Birliği'nin Barış Savunusu Üzerine
"Şiddet yoksa ceza da yok"
Haklarında mahkumiyet kararı verilen hekimler Ayfer Horasan, Bülent Nazım Yılmaz, Dursun Yaşar Ulutaş, Funda Barlık Obuz, Hande Arpat, Mehmet Raşit Tükel, Mehmet Sezai Berber, Mustafa Taner Gören, Selma Güngör, Sinan Adıyaman ve Seyhmus Gökalp'ın beraat kararında "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" bildirisinin şiddet karşıtı olduğunu, şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermediği belirtildi.
Bölge İstinaf Mahkemesi, 19. Ceza Dairesi kararını "açıklamanın şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermememesi"yle gerekçelendirdi: "... objektiflik ve tarafsızlıktan uzak, incitici, rahatsız edici olduğu fakat şiddet içermediği ve şiddet kışkırtıcılığı bulunmadığı, en önemlisi somut tehlike suçu olan atılı suç açısından yakın tehlikeye neden olmayan beyanlar olduğu, suçun oluşması için kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayalı olarak ortaya çıkması gerektiği, davaya konu bildiriler sonrası somut ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığına dair bulgu olmadığı, halkın bir kesimine karşı düşmanca tavır gösterilmesine yol açmaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye elverişli etkili bir şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermediği...atılı suçun unsurlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır."
(AEK)