Fotoğraf: mustafabugra.com (Sansüre karşı yürüyüş 2011)
Dün akşamüstü altı kişinin hayatını kaybettiği İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırı sonrası tüm televizyon kanalları canlı yayına geçti. İnternet haber siteleri haberi ilk verebilme telaşındaydı. Sosyal medyada sadece saldırıyı konuşuyordu.
Ancak saldırıdan yaklaşık bir saat sonra ilk olarak televizyon kanallarına, ardından da internet haber ve sosyal medya sitelerine yayın yasağı geldi. Sosyal medyaya yönelik band genişliğini daraltması da cabası.
Avukat Erselan Aktan bu durumun ifade özgürlüğünü kısıtladığı görüşünde ve “yapılanın apaçık sansür” olduğu fikrinde.
Sansürün dayanağını sorduğumuz Aktan’a göre ilk yayın yasağını ilk uygulamaya sokan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) kararı Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan çıkma.
Bakanlık, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 7. maddesine dayandırarak geçici yayın yasağı kararı getirdi.
Hemen ardından internete haber sitelerine ve sosyal medyaya getirilen yasak da İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararı.
“Muğlaklık sansürü kolaylaştırıyor”
Aktan her iki yasağın hukukiliğini şöyle anlatıyor:
“Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın atıf yaptığı madde, kanun metninde de ‘olağanüstü dönemlerde yayınlar’ başlığını taşıyor. Madde, olağanüstü dönemleri ise ‘savaşlar, saldırılar, doğal afetler ve benzeri olağanüstü durumlar’ olarak tarif ediyor. Maddenin başlığından içeriğine kadar geçen muğlak ifadeler, maddenin öngörülebilir olmasını imkansız hale getiriyor. Bu muğlaklık da erişim yasağı yetkisi verilen cumhurbaşkanlığına ve bakanlara sınırsız bir yetki alanı tanıyor.
“Dünkü saldırı hakkında, yetkililer olayın muhtevasına hakim olmadıklarını bildirdiler. Yani bakanlık, geçici yayın yasağı kararı verirken olayın saldırı olup olmadığını bilmiyordu. Bu durumlarda maddede geçen ‘… ve benzeri olağanüstü durumlar’ kısmına başvuruluyor. Bu tamlama, bir kanun maddesinde olması gereken ‘öngörülebilirlik’ kıstasını hiçbir şekilde taşımıyor. Bu hem kanunun uygulanmasında keyfiliği hem de sansürü kolaylaştırıyor.
Hakimlik kararı gerekmeksizin sansür
“BTK aynı saatlerde sosyal medya platformlarına uyguladığı bant daraltma ilk defa resmi kurumlar tarafından da uygulanır uygulanmaz ilan edildi. Daha önceki yavaşlatma ve bant daraltmalar, ilan edilmeden de uygulanıyor, kaldırılıyordu.
“BTK, 10 saatlik ‘kısa süreli’ bant daraltma uygulamasına gitti. Bant daraltma uygulaması 24 saati bulsaydı veya bu süreyi aşsaydı, BTK’nın hakimlik kararı alması gerekecekti. Ancak BTK bu süreçleri artık tanıdığı için hakimlik kararına ihtiyaç duymadığı, direkt olarak yetki aşımına giren ve sansürle sonuçlanan kararlar alabiliyor.
Sansüre yasal kılıf
“Dünkü yayın yasaklarına ve bant daraltma uygulamasına neden olan ‘aykırı görüntüler’ için farklı yollar da izlenebilirdi. BTK, sosyal medya platformlarından bu görüntülerin erişiminin anlık olarak engellenmesini talep edebilirdi. Twitter ve Instagram’ın görüntü ya da fotoğraf yüklenir yüklenmez blokaj yapabildiği uygulamaları var. Daha çok telif hakları nedenleriyle kullanılsa da ‘tetikleyici içerikler’ için da sıklıkla kullanılıyor bu uygulama. Ancak hem BTK’nın hem bakanlığın hem de hakimliğin aklına ilk olarak yayın yasakları ve bant daraltma geliyor.
“Çünkü uzun zamandır kullandıkları ve ‘pratik’ buldukları yol bu. Müphem madde metinleriyle ‘yasal’ olduğunu düşünseler bile bu apaçık sansürdür. Bu haliyle de hem ifade özgürlüğüne hem de bilgi edinme hakkına açıkça aykırıdır."
TIKLAYIN - "İfade özgürlüğü ve haber alma hakkı dayanaksız bir şekilde engellendi"
(HA)