Önce düzenlediği bir çalıştay yüzünden CİMER'e şikayet ediliyor.
Ardından, çalıştayda bir ressamın çalışması yüzünden hedefe konuyor.
Yetmiyor, fakültenin dekanı kendisi üzerinde baskı kurmaya çalışıyor, bazı öğrencileri "PKK'li diyerek" tehdit ediyor.
O ise tüm baskılara, hedef göstermelere rağmen ısrarla üniversitede mesleğini sürdürmeye çalışıyor.
O bir akademisyen.
Son beş yılını, zincirleme bir mobbinge karşı mücadele ile geçiriyor.
Emekliliğine iki yıl kala Hacettepe Üniversitesi'ndeki görevinden istifa etmek zorunda bırakılan Doç. Dr. Öykü Didem Aydın, "Cezalar geri alınmadığı sürece, mobbingler devam ettiği sürece üniversiteye dönmek gibi bir talebim yok" diyor ve ekliyor: "mobbing davaları açacağım."
“Akademisyene iftira serbest”
Doç. Dr. Öykü Didem Aydın, üniversitede yaşadığı baskının detaylarını bianet’e anlattı.
Hacettepe Hukuk Fakültesi'nden neden istifa ettiniz?
2017 Şubat ayında, bir OHAL Kararnamesiyle üniversitelerden binlerce akademisyenin atıldığı bir gece benimle ilgili de “Üniversitede PKK teröristi istemiyoruz” biçiminde bir ihbar gönderilmiş, o zaman BİMER şimdi CİMER olan kuruma.
Sonra ben bunu gönderen kişileri buldum ifşa ettim. Bu ihbarların üzerine başka ihbarlar başladı hakkımda. O sırada fakültenin dekanı olan, şimdi yaş haddinden zorunlu emekliliğe ayrılan Hasan Tahsin Fendoğlu, bir Pazar günü beni fakülteye çağırdı.
Hasan Tahsin Fendoğlu ilk olarak orada hakkımda bir soruşturma başlatacağını söyledi. Bunu neden bir Pazar günü fakülteye kendisini çağırarak yaptığını söyledim. Anlamadım.
Sonrasında bana fakültemde ayyuka çıkan mobbing olaylar zinciri başladı. Bu olayı takiben ve bunu bahane sayarak bana toplamda dokuz soruşturma açıldı.
“İnsan hakları savunucularını savunmak soruşturma nedeni”
Soruşturmaların konusu neydi?
İlk soruşturmanın konusu üniversitede iki merkezle beraber düzenlediğim, bilim insanlarının, 40 STK'nin ve demokratik kitle örgütünün ve öğretim üyeleriyle öğrencilerin katıldığı "İnsan Hakları Savunucularını Savunmak" konulu konferanstı.
Konferans kapsamında düzenlediğim çalıştayda “PKK propagandası” yaptığım iddia edildi. Bu konferansı ihbar edenler i "üniversitede terörist hoca istemiyoruz" demiş.
İkinci soruşturma yine öğrencilerin ihbarlarıyla başlatılan “ahlaka aykırılık” soruşturması. Bu soruşturma aynı çalıştayın sosyal programında bir ressamın ve performans sanatçısının yaptığı sanat çalışmasıyla ilgiliydi. Burada sanatçının çırılçıplak soyunduğunu iddia eden aynı isimler bir ihbarda daha bulundu.
Oysa sanatçı performans gösterisinde çırılçıplak soyunmadığı gibi bedeninin sadece üst kısmı -o da boyalı şekilde-dir ve performansında Adalet Tanrıçası Themis’i temsil ediyor. Bu ihbarı yapanlar daha sonra Yeni Akit Gazetesinde hakkımda ve sanatçı aleyhine çirkin bir uslupla ve gerçeği tahrif ederek tamamen çarpıtarak bir yayın da yaptılar.
Ayrıca üniversite görevi başında öldürülen akademisyen Ceren Damar hakkında yazdığım ve bu olayı doğuran koşulları eleştirdiğim için de rahatsız oldular. Aylıktan para kesme cezası verildi.
Ayrıca pandemi döneminde bu öğrencilerle bağlantılı başka bir erkek tarafından tehdit edildim.
“Can güvenliğim kalmadı”
Tüm bu süreçler, sizin için zorlayıcı olmadı mı?
Evet oldu. Son derece yıpratıcı oldu. Sudan sebeplerle yeni soruşturmalar açıldı hakkımda. Ayrıca can güvenliğim kalmadı, korkularım arttı.
Pandemi sırasındaki kapanmada bir ölçüde rahatladım. Ama kumpaslar devam etti. Mesela, Ceren Damar makalesi yüzünden hakaret davası açılmak istendi.
‘Anabilim Dalı’na kayyım atandı’
Bu arada Anabilim Dalı Başkanlığı, aylıktan kesme cezaları nedeniyle engellendiğim için Anayasa Hukuku alanında tek öğretim üyesi olarak bulunduğum Anabilim Dalı’na Başkan olarak Profesör Çetin Arslan atandı. Çetin Arslan’ın adı fakültenin web sitesine, Anayasa Hukuku öğretim üyesi olarak da yazıldı. Kendisi ceza hukuku alanında öğretim üyesi.
Peki sizin size karşı açılan ihbarlara dair yaptığınız başvurulara ne gibi yanıtlar verildi?
Kendi şikâyetim üzerine açılan soruşturmada Cumhuriyet Savcısı öğretim üyesine “üniversitede terörist hoca istemiyoruz” “Öykü Didem Aydın PKK sempatizanıdır.” Ve benzeri suçlamalara karşı yapılan şikâyette “Anayasal şikâyet hakkıdır” dedi. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi.
“Pandemi döneminde verdiğim dersleri sistemden sildiler”
Peki başka ne gibi sorunlar yaşadınız?
Uygulanan mobbingin yarattığı ve son derece ciddi şahsi sorunları bir tarafa, bunun kamu kaynaklarının büyük bir israfı olduğunu düşünüyorum.
Aynı zamanda değersizleşme duyguları yaşamaya zorlandım. Hiçbir başarımdan söz edilmiyor. Toplantılarımdan, yayınlarımdan kasten söz edilmiyor.
Fakültenin sitesine kasıtlı olarak özgeçmişim bile konulmadı. Oysa daha önce özgeçmişim vardı ve kaldırıldı. Bunun nedeninin özgeçmişimde yer alan LGBTIQ+ çalışmaları olduğunu düşünüyorum. Pandemi döneminde verdiğim online derslerin alınan video kayıtları sistemden silindi.
“Verilen cezalar geri alınsın”
Talebiniz ne?
O cezaların geri alınması talebim var. Okula dönüş talebim yok cezalar geri alınmazsa.
Yaşamak için istifa ettiğim konusunda oldukça ciddiyim. Öncelikle yaşatacak koşulların geri gelmesi, bu ihbar ikliminin ortadan kaldırılması gerekir ve verilen cezalar geri alınmalı. Ve öğretim üyesine güven verilmeli.
İstifa dilekçemde Ceren Damar yazım nedeniyle verilen ceza ve tüm cezaların geri alınması talebim var zaten
“Alternatif akademi kanalları araştırılabilir”
Son olarak ne eklemek istersiniz? Bundan sonra yolunuza nasıl devam edeceksiniz?
Bundan sonrası: Mobbing davalarımı açacağım. Şikayetlerimde bulunmayı sürdüreceğim. Öteden beri bir ceza avukatıydım aynı zamanda. 8 Ekimde ODTÜ LGBT Dayanışmasının Onur Yürüyüşü Davası var, avukatlıklarını yapacağım. Daha uzun vade için kendimin küçük yeri dışında on dönüm bir zeytinliğin daha, yarıcılığını aldım istifadan sonra. Zeytin çiftçisiyim. Tek bir şeyi biliyorum. Yerleşimde olduğu gibi akademide de "off grid" mümkün.
Aslen "temel düzeyde". O düzeyden yeniden kalkarak insan bilimi de gözden geçirebilir. Alternatif bir akademi kanallarını araştırabilir, belki bütün hukuk öğrencilerine anlatan bir kanal. İnteaktif, sokratik. Gündelik hayat deneyimlerinin üzerimizdeki etkisi sandığımızdan büyük olabilir.
Bu deneyimleri değiştirmek gerekebilir. En başta sadece "güvende kalmak" gerekir. Sadece tercih ettiğimiz, içinde bulunduğumuz veya sürüklendiğimiz "hayat tarzımızı" tercih etmemizi sağlayan koşulları daha iyi anlayabilmek için deneyimlerimi daha da arttırmak istiyorum.
Neler değişirse, kendi hayatımızda hangi deneyimleri değiştirsek, neye dur dersek biz değişiriz, temel sorularımdan biri bu. Sistem haksızlığı yargısı üzerinde okumalarımı yazmalarımı sürdüreceğim.
Sizin kanalınızla beni yayınevleri bulursa çok sevinirim. Çok iyi bir çevirmenimdir. Aklımda çok güzel çeviri önerileri var. Şimdi aydan aya gelecek bir maaşım yok, emekli olamadan istifa ettim. Önerilere açığım. Benim avukatlığımın da önemli bir kısmı gönüllüydü. Davalarımın yarıya yakını gönüllüydü.
Doç. Dr. Öykü Didem Aydın hakkındaAnkara Hukuk Fakültesi mezunu. Ankara Üniversitesi ve İtalya'nın Milano Üniversitesi'nde yüksek lisans, Federal Almanya-Freiburg Üniversitesi'nde ise ceza hukuku alanında doktora yaptı. Çok sayıda yabancı üniversitede misafir profesör ve fellow olarak görev aldı. Avrupa Komisyonu Venedik Komisyonu eski üyesi olan Aydın, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin kurulduğu 2010 yılından beri burada öğretim üyeliği yaptı. Üniversiteye bağlı Sağlık Hukuku Merkezi'nin kurucusu. Ağırlıklı olarak ceza hukuku ve insan hakları alanında avukatlık da yapıyor. Eski Ankara Barosu LGBTIQ+ Hakları Merkezi Başkanı ve Transgender Europe bireysel üyesi. Çok sayıda ulusal ve uluslararası yayını bulunan Doç. Dr. Aydın, yeni anayasa çalışmaları sırasında TBMM Anayasa Komisyonu'na sunduğu "Hacettepe Anayasa Taslağını" kaleme aldı. |
(EMK)
*Fotoğraf: Ötekilerin Gündemi