Prof. Dr. Gençay Gürsoy, ağustosta Kürt sorununun çözümü için bir "yol haritası" açıklayacağını söyleyen PKK lideri Abdullah Öcalan için "Çatışmaların durmasıyla ilgili akut sorunu çözmede ciddi etkisi olacağını kabul etmekten başka yol yok" diyor.
Hekimlerin meslek birliği, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı, 2005'te "Kürt sorunu benim sorunum" dediği Diyarbakır ziyareti öncesinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la görüşen heyette yer alıyordu.
Gürsoy'un Öcalan'ın yol haritası ve Kürt sorununda son dönem üzerine bazı saptamaları şöyle.
Öcalan hâlâ silahlı hareketin önderi: Şu gerçekliği açıkça görmek gerek. Türkiye'de silahlı Kürt hareketinin önderi hâlâ Öcalan. Dolayısıyla çatışmasızlık döneminin uzatılması ya da çatışmalara son verilmesiyle ilgili önemli karar mercilerinden biri, istesek de istemesek de, Öcalan.
"İlle de İmralı'ya gitmek gerekmiyor"
İlk basamak çatışmalara son verilmesi: Kürt sorununun çözümünün ilk basamağı, çatışmalara son verilmesi. Bu gerçekleşecekse, Öcalan'ın şu ya da bu biçimde muhatap kabul edilmesi kaçınılmaz gibi görünüyor. Bunun için devlet yetkililerinin ille de İmralı'ya gidip müzakere etmesi gerekmiyor. Kürt hareketini temsil eden çeşitli katmanlardaki temsilciler, Demokratik Toplum Partisi (DTP), yerel yöneticiler, meşru organlar var. Bunlar da dikkate alınarak, uzun vadede kalıcı siyasi önlemler konusu daha geniş bir tartışmaya açılabilir.
Gerçekçi ve ilerlenebilir bir yol haritası: Bu konuda net formüller ileri süremem. Ama silah bırakma, PKK mensuplarının bir süre Türkiye dışında bir ülkede ya da yerde tutulmaları ve daha sonra bir af sürecinin gelmesi kurgulanabilir. Öcalan'ın PKK militanlarını dağdan indirip bir süre yabancı ülkede bekletmek, adım adım Türkiye'de ikametlerini, af koşullarını geliştirmekle ilgili işlevi olabilir.
Çatışma çözümü uzmanlarından yararlanılmalı: Bütün bu teknik hazırlıklarda, koşulların hazırlanmasında bilgi, deneyim sahibi insanlar var. Çatışmasızlık bir bilim dalı hakline geldi. Birleşmiş Milletler'de de, Türkiye'de de uzmanlar var. Örneğin Prof. Dr. Mithat Sancar. Hem hukukçu hem de bu konuda uluslararası literatüre hakim.
"CHP'nin barış çağrıları çok etkili olur"
CHP anahtar olabilir: Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) düşen işlevi anımsatmak için görüştüğüm kişiler oldu. Bir yanda CHP'nin yönetimdeki ekibinin siyaset alışkanlığıyla, milliyetçi çevrelere şirin görünmek için söylediği sözler var. Bir yandan da, parti içinde Kürt sorununun çözümü için alışılmış söylemin dışında yapıcı ifadeler dile getiren çevreler var. [Partinin sözcüsü Mustafa Özyürek'in "Öcalan'ın muhatap alınmasını kabul etmeyiz" sözleri üzerine] Özyürek'in sözleri ne kadar CHP'yi yansıtır, bilmiyorum. Ama partinin tarihi işleviyle ilgili yaya kaldığı da açık. Türkiye toplumu büyük bir travma yaşamışken, CHP aracılığıyla ifade edilen barış çağrıları çok daha etkili olur. Kamuoyunda kitlesel kabul görmesinde, toplumun çözüme hazırlanmasında, CHP anahtar, maalesef. Maalesef, çünkü Türkiye'nin darboğazdan çıkmasıyla ilgili bu kadar olanağa sahipken adım atmakta bu kadar hafif davranması anlaşılır değil. Bu, siyasi bir trajedi.
"Erdoğan kabullenmek zorunda kalacak"
Başbakanın ilk adımı DTP'yle görüşmek olmalı: Kişi olarak Başbakan'ın bu konuda siyasi irade koyabileceğine dair bir ipucu görmüyorum hâlâ. Ama çeşitli devlet/iktidar kademelerinde, bu düğümün şöyle ya da böyle çözülmesi gerektiğine dair bir algı var. AKP'nin içinde de çeşitli kesimlerde açıkça ifade ediliyor. Başbakan'ın da bu gerçekliğe eninde sonunda boyun eğmesi gerekecek. İnisiyatifin başbakandan geleceğine pek inanmıyorum. Olsa olsa kabullenecektir.
Erdoğan'In ilk yapacağı şey, DTP'yle görüşmek olmalı. Başından beri böyleydi bu. Meclis'teki meşru, yasal bir partinin, bu derece önemli bir sorunda görüşme talebini kabul etmiyor. İnatlaşmanın siyasi karşılığını anlamak da mümkün değil. (TK)