Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhçu istimlaki geçici bir çözüm olarak görüyor:
"Sadece yağış ya da sel değil, depremi de düşünerek İstanbul için acilen bir nazım plan yapılmalı. Gecekonduları ve kaçak yapıları suçlamak devletin, kendi sorumluluğunu hiçe saymasıdır. Sanayiinin ucuz işgücü olarak göçü çağırması, bu insanların da barınma sorunu kendi yollarıyla karşılaması kadar doğal bir şey yok."
3. Köprü projesine değinen Muhçu, istimlake kent planlamasını da içine alan bir yönden yaklaşıyor:
"Çavuşbaşı ve Beykoz'da önce kaçak yapılara ruhsat veriliyor. Sonra buraları büyük şirketler alarak siteler yapıyor. Hükümet de 3. Köprüyü yaparak bu bölgelere otoyol götürüyor."
Muhçu, "3. Köprüyle birlikte İstanbul'un su havzaları ve toprakları yollarla kaplanacak. İstanbul'da her yağıştan sonra su baskınları olmasının nedeni, suyu tutacak arazinin yolla kaplanmasıdır" diye konuşuyor.
"İmar planları yasadışı"
İstimlak ve devletin konut politikası yönündeki sorularımıza Mimarlar Odası Başkanı Muhçu şu yanıtları verdi:
* 1960'lara kadar bir çok ilde belediye nazım plan büroları vardı. Menderes döneminde plansızlığın ve karayollarının bir devlet politikasına dönüşmesi, nazım planların delinmesine, yeşil alanların kaçak yapılarla ve yollarla kaplanmasına neden oldu.
* Ulaşım politikası karayollarına indirgenince, tarım arazileri ve su havzaları yapılaşmaya açıldı.
* Nazım plan olmadan kentin nasıl büyüyeceğini belirleyemezsiniz. Bölgesel olarak yapılan mevzi imar planlarının, nazım plana uyma zorunluluğu vardır. Bugün İstanbul'daki mevzi planlar ve buradaki binalar, ruhsatlı da olsa yasadışıdır.
* Nazım planın şehircilik ilkelerine göre yapılması, İstanbul'un Tekirdağ ve Kocaeli ile birlikte bölgesel olarak düşünülmesi gerekiyor. Kentin yaşam kaynaklarını tahrip etmeyen, konut ihtiyacı olan kesimlerin bütçelerine uygun konut politikası savunulmalıdır.
* Toplu Konut İdaresi (TOKİ) kuruluş amacının aksine orta ve üst gelir grubundakilere yönelik konut yapıyor.
İstimlak geçici çözüm
* Sel bölgelerinde istimlaka gitmek genel bir bakışla doğru görünüyor. Ancak selin oluş nedenleri önlenmediği, bölgede tehdit altındaki tüm binalar incelenmediği için karar eksiktir.
* İstanbul'da dere yataklarının olduğu ve istimlak edilmesi gereken 36 bölge var. Bu alanların boşaltılması, sağlıklı yerlerde planlı bir konut politikasıyla sorunun çözülmesi gerekiyor. Her yağmur yağdığında bazı bölgeleri istimlak etmek geçici bir çözümdür.
* Şişli ve Alibeyköy'de yapılan incelemelere göre arazinin su geçirimliği yüzdesi en çok yüzde 30 olması gerekirken yüzde 1'dir. Şişli ve Kağıthane'den başlayarak arazinin yollar ve binalarla kaplanması buna yol açmıştır. (ÖG/BB)