686 sayılı KHK ile görevlerinden ihraç edilen 48 üniversiteden 330 akademisyen için üniversitelerden tepkiler devam ediyor.
İstanbul Üniversitesi öğrencileri akademisyenlerin ihraç kararına karşı eylem yaptı. Beyazıt Meydan’ındaki ana kapıda toplanan öğrenciler “Üniversiteye saldırı topluma saldırıdır” yazılı pankart açtı.
"Üniversite her yerderdir"
Eyleme675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilen akademisyenlerden araştırma görevlisi Levent Dölek ve Prof. Dr. İzzettin Önder de katıldı.
Evrensel’de yer alan habere göre Dölek,“Başımız dik, geri döneceğimiz yönündeki kararlılığımızı ilk günden beri ifade ediyoruz.Üniversiteleri istibdada terk etmiyoruz.Biz her yaptığımızın arkasındayız.Bizi ihraç edenler,yaptıklarının arkasında duramazlar.Biz bu baskıları neden yaptıklarını biliyoruz” dedi.
Önder de “Tarih tekerrür ediyor ama aydınlığa doğru gitmiyor. Üzüntülü değiliz, üniversite her yerdedir. Binaların içinde değildir. Üniversite toplumun zihnidir. Biz sermayeye karşı, dünya emperyalizmine karşıyız. Kapitalizme karşıyız. Bizim bunu her yerde anlatmamız lazım. Genişletmemiz lazım. Bu mücadele tarihsel bir mücadeledir” dedi.
Öğrenciler: Üniversiteye saldıranlar kaybedecek
Öğrenciler adına konuşan Şilan Delipalta,muhalif kanalların susturulduğunu,üniversitelere yoğun bir baskı yapıldığını belirtti.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bugün üniversiteler yeni bir saldırıyla karşı karşıya. Geçtiğimiz dönem İstanbul Üniversitesi'ne gerçekleşen saldırı, son çıkan 686 sayılı KHK ile bu kez Ankara Üniversitesi'ne, Marmara Üniversitesi'ne, Yıldız Teknik Üniversitesi'ne ve daha pek çok üniversiteye gerçekleşti. Onlarca akademisyen görevlerinden ihraç edildi.
"Bir yıl önce barış akademisyenlerine yönelik başlayan saldırılar bugün çıkarılan KHK'larla üniversiteye, dolayısıyla bütün bir topluma yönelik saldırılar olarak devam ediyor. Memleketin en değerli fakültelerinin en değerli akademisyenleri muhalif oldukları icin işlerinden atılıyor. Eğitimin içeriği boşaltılıyor, üniversiteler niteliksizlestiriliyor, her geçen gün bilimin yerini dogma alıyor.
"Biz üniversitenin gerçek sahipleri olarak soruşturmalar geçirmek, tutuklanmak, tıp fakültesi öğrencisi Remzi Ersu gibi harç paramızı ödemek için çalışırken iş cinayetlerinde ölmek istemiyoruz. Parasız eğitim, bilimsel, yönetiminde söz, yetki ve karar hakkımızın olduğu üniversiteler istiyoruz, alacağız. Bu saldırıların bugün yaşanıyor olmasının nedeni kuşkusuz üniversitelerden çıkacak güçlü ‘hayır’ sesidir. İktidar, her dönem karşısında olan üniversitenin başkanlığa hayır diyeceğinin farkında ve bu sesi kısmak istiyor. Bu baskılara da başkanlık anayasasına da ‘hayır’ diyoruz. Hayırın sesinin kısılmak istenmesine karşı kampüs kampüs, fakülte fakülte ‘hayır’ sesini büyüteceğiz. Bugün üniversiteye saldıranlar referandumda da üniversitenin gücünü görecek.
“Üniversiteye saldıranlar, hocalarımızın cübbelerini ayakları altına alanlar kaybedecek, 82 yaşında üniversitede barikatta bekleyen Korkut Boratav hocamızın inancı ve kararlılığı kazanacak. Üniversite kazanacak, toplum kazanacak; bu halka, bu ülkenin ilerici birikimini temsil eden üniversitelere savaş açanlar elbet kaybedecek. Üniversite hiçbir zaman padişahım çok yaşa demedi, demeyecek. Bilinsin ki Mülkiye'nin tarihi ‘padişahım çok yaşa’ demeyi reddederek, Abdülhamit'in dağıttığı şekerleri kıran öğrencilerin tarihidir. Beyazıt ile Mülkiye arasında tarihin her döneminde bir direniş kardeşliği yaşanmıştır. İstanbul Üniversitesi'nde Menderes'in baskıcı rejimine karşı direnen üniversitelilere açılan ateşte Turan Emeksiz vurulurken Mülkiye de gururla taşıyacağı kurşun izlerine sahip olmuştur. Turan Emeksizlerden, Deniz Gezmişlere uzanan anlı şanlı tarihiyle Beyazıt'tan Mülkiye'ye, Mahirlerin yoluna bin selam olsun! Abdülhamit'in istibdatına meydan okuyan üniversitelilerin ruhuyla mücadele sürüyor. Bir kez daha: Kahrolsun İstibdat yaşasın Hürriyet” (NÖ/BK)
* Fotoğraf: Evrensel