675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen 1262 akademisyenden 17’si İstanbul Üniversitesi’nden (İÜ).
17 akademisyenden 11’i Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) üyesi.
Eğitim Sen Genel Örgütlenme ve Yükseköğretim Sekreteri İsmail Sağdıç, bianet’e yaptığı açıklamada 1262 akademisyenden 26’sının sendikalarına üye olduğunu belirtti.
Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Başkanı ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Görkem Doğan, ihraçların sendikalı akademisyenleri hedef aldığını söylüyor.
İhraç edilen akademisyenlerden Levent Dölek, Deniz Morva, Hakan Ongan ve Taylan Eren Yenilmez ile ihraçları ve sendika mücadelesine etkisini konuştuk.
Morva: Demek ki doğru yerdeymişim
Yrd. Doç. Deniz Morva / İletişim Fakültesi: 2001’de yüksek lisansımı yaparken İstanbul Üniversitesi’nde asistan oldum, o zamandan beri de çalışıyorum.
Bu sabah dersim vardı. Binaya giremeyeceğimi tahmin etmiştim ama öğrencilerimle bahçede vedalaşmayı planlayarak okula gittim. Bahçede beni bekliyorlardı. Fakülteye girmeyi denemedim. Bahçede öğrencilerim, hocalarım ve arkadaşlarımın desteğine teşekkür etme şansı buldum. Kısacık bir veda konuşması yapıp ayrıldım. Herkes bu kadar güzel uğurlanmaz herhalde, böyle gitmek çok kıymetli. Demek ki doğru yerde durmuşum ki yüzlerce insan ben veda etmeye geldiğimde oradaydı. Bu da bana yeter.
Arkadaşlarımızla işten atılmak istenirken 50/d olarak hafızaya kazınan mücadeleyle FETÖ denen cemaate karşı mücadele edenlerden biriyim. Bu yüzden öfkeliyim.
Terör gruplarıyla ilişkimiz olduğu söylenerek ihraç edilmek çok komik, kendimi savunma ihtiyacı bile duymuyorum. Onlarla mücadele eden insanları işten atıyor olmaları büyük bir soru işareti.
Sonuçta bizim tek var olma yerimiz o anfiler değil. Öğrencilerimizle, hocalarımızla birlikte üretmek için elbet bir yerler buluruz. Herhangi umutsuzluk hissetmiyorum. Bir gün geri döneceğimizi biliyorum.
Dölek: Ülkenin içindeki durum önemli
Ar. Gör. Levent Dölek / İktisat Fakültesi: 1999’da öğrenci olarak girdiğim İÜ’de 2007’den beri eğitim emekçisiyim. İÜ özelindeki ihraçlar iş güvencesizliğine karşı mücadelede öne çıkan isimler. Hem mücadelemiz dolayısıyla hem de memleketin içinde bulunduğu durumla alakalı olarak böyle bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum.
Tek tek atılmış olmamızın kendi başına kıymeti yok, esas ülkenin içinde bulunduğu durum, bunun ülke ve üniversite için ifade ettiği anlam önemli. KHK’larla kamu emekçilerinin iş güvenceleri ortadan kaldırılıyor.
Ülkemizde istibdat rejimi kurulmaya çalışılıyor, buna karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.
Atılmamızın cemaatle ilgisi yok. Bizim isimlerimizi liste haline getiren üniversite yönetimi ve bu yönetimin cemaatle ilişkisi şaibeli. Bu şaibeleri rotadan kaldıramayanalar İÜ özelinde bize saldırarak bir yerlere mesaj vermek istiyorlar.
Ongan: Hukuksuzluk
Prof. Hakan Ongan / İktisat Fakültesi: 1992 yılında asistan olarak girdiğim İÜ’de cumartesi gününe dek aktif olarak çalışıyordum.
Bir hukuksuzluk olduğu çok açık. Bunu yapanlar aynı zamanda sendikal örgütlenmeye karşı da operasyon yapıyor. Bununla ilgili olarak da sendika mücadeleyi sürdürecek.
Yenilmez: İhraçlar üniversiteye zarar veriyor
Ar. Gör. Taylan Eren Yenilmez / İşletme Fakültesi: 2015’te İstanbul Üniversitesi’nde göreve başladım. 20 Temmuz’da FETÖ’yle bağlantılı olduğum gerekçesiyle açığa alındım, ardından gözaltına alındım ve suçlamanın asılsızlığı ortaya çıkarak serbest bırakıldım. Serbest bırakıldıktan bir gün sorna KHK çıkmıştı, onda atılmayınca bir sonrakinde Eğitim Sen üyeleriyle birlikte atıldım.
Yapılanı, “Bunda atamadık, sonrakiyle atalım” der gibi insanı işten atmak için her suçlamayı yapabilme hem de her fırsatı değerlendirme olarak görüyorum.
İhraçların üniversitelere olumsuz etkisi var. Üniversitelerde insanlar bilimsel çalışma yapacaksa böyle bir ortamda olmamaları lazım. Atmosferin üniversitelere çok büyük bir zararı oluyor. Bu üniversiteleri işlevini yapmaktan mahrum bırakıyor.
Sağdıç: 26 üyemiz ihraç edildi
İsmail Sağdıç, 675 sayılı KHK ile akademiden 26 üyelerinin ihraç edildiğini söyledi.
“Keyfiyet ve kamuda kıyım söz konusu. 26 kişi belki çok fazla bir sayı değil ama bizim için bir üyemiz bile önemli. Bize göre suç işlemediler. Önceden mahkemede suçu ispatlanana dek herkes suçsuzdu, şimdi kamu emekçileri suçsuzluklarını ispatlamaya çalışıyor.
“Batman şube başkanımız 1 Eylül’de ihraç edilmişti, altı yönetici de bu KHK ile ihraç edildi. İhraçlar sendikal örgütlenmenin önünde önemli bir engel.
“672 sayılı KHK ile 19 sendikanın kapatılmasından beri sendikal örgütlenmenin tehlikeli hale getirildiği mesajı veriliyor. Ancak böyle değil, üyelerimize sahip çıkıp dayanışma içinde olan, onları geri döndürmeye çalışan bir sendikayız. Sendikal örgütlenme fikriyatına daha sıkı sarılmamıza neden olacak mesajı veriyor.”
Doğan: Eğitim Sen'liler hedef gösterildi
Görkem Doğan, Kocaeli ve Ankara Üniversitesi’ndeki ihraçları hatırlatarak, “Kocaeli Üniversitesi rektörünün yaptığı yanına kar kalırsa Mahmut Ak da bundan cesaretlenip arkadaşlarımızın üzerine gelir demiştik, beklediğimiz gibi oldu” dedi.
“2000’lerin ortasından beri Eğitim Sen’in güvenceli çalışma için mücadele verirken öne çıkan 11 arkadaşımız ihraç edildi. Diğer isimler de FETÖ üyesi olmayacak kişiler.
“Eğitim Sen’liler açıkça hedef gözetilerek ihraç edildi. İÜ’de sağcı akademisyenleri ilk KHK ile attılar ama FETÖ’cü olduğu bilinen üst düzey görevdekilere dokunmadılar. Şüpheyi kendi üzerlerinden atmak için bize yükleniyorlar.
“Arkadaşlarımız yokken aynı mücadeleyi yürütürüz demek zor. Hepsi önemli, İÜ’nün son on yılına damga vurmuş isimler. Milli güvenliğe tehdit oluşturdukları, terör örgütü bağlantıları olduğu iddiaları saçmalıktır.” (BK)