2 Kasım’da TBMM Genel Kurulu'nda, Mecliste grubu bulunan dört siyasi partinin ortak önerisiyle, "uyuşturucu kullanımı ve uyuşturucuyla mücadele" için Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu.
Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergenin görüşmelerinde hükümet adına söz alan Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ uyuşturucu bağımlılığının “kronik bir beyin hastalığı olarak kabul edildiğini” söyledi.
Akdağ konuşmasında uyuşturucu kullanımını önlemeye yönelik iyileştirmelerden ziyade uyuşturucunun Türkiye piyasasına girmemesi adına alınacak önlemleri vurguladı. Uyuşturucunun yanı sıra tütün alkol ve teknoloji bağımlılığı konusunda da yeni bir yapı oluşturduklarını belirtti.
Hükümetin uyuşturucuyla mücadeledeki tavrını aktaran eski Sağlık Bakanı Akdağ’ın uyuşturucu bağımlılığı tanımını ve uyuşturucuyla mücadelede alınacak ilk önlemin güvenlik mi olması gerektiğini İstanbul Tabip Odası’na sorduk.
“Önce taleple sonra arzla mücadele”
"Uyuşturucuyla mücadelede iki temel başlık vardır: Arzla mücadele ve taleple mücadele. Arzla mücadele hiçbir zaman bırakılmaması gereken bir yerdedir. Çünkü madde sürekli piyasaya sunulduktan sonra toplum risk altına girmeye başlar.
“Fakat artık toplum uyuşturucu maddelerle yüz göz olmuş durumda. Artık neredeyse hayatımızın her aşamasında insanlar bunlara maruz kalıyorlar. Burada taleple ilgili çalışmaların son derece geride kaldığını görüyoruz.
"Oysa taleple mücadele vurgusunun daha da arttırılması gerekiyor. Önce insanların bu maddeleri talep etmesinin önünü açan sosyoekonomik koşulları düzeltilmeli. Sonrasında diğer önlemler alınmalı. Bu açıdan bakıldığında da uyuşturucuyla mücadelede şimdiye kadar atılan adımlar yetersiz.
Uyuşturucu bağımlılığı kronik beyin rahatsızlığı mıdır?
"Bilimsel literatürde uyuşturucu tanımına bakıldığında nihai olarak bir hastalık. Uyuşturucunun tipi ne olursa olsun, yavaş veya hızlı bağımlılık geliştirici madde fark etmeden, beynin belli bölgelerini özellikle ödül ve haz gibi kısımlarını uyarıyor ve yapısını bozuyor.
“Bu yapısal değişiklikle beraber bir süre sonra kişide davranışsal, zihinsel, psikolojik değişiklikler ortaya çıkıyor. Böylece kişinin sosyal yaşamını ve toplumla uyumlu ilişkisini etkileyecek bir boyuta varmaya başlıyor. Yani biyolojik, sosyal, psikolojik bir bileşen esasında.
Neden kronik?
"Kronik vurgusu da uyuşturucunun bağımlılık yaratmasından kaynaklanıyor. ‘Tedavi ettik ve hastalık bitti’ diyemiyorsunuz. Sonuçta madde kullanımı kişinin dünyasında önemli bir kayıptır. Bellek bu haz veren maddeyi beyne kaydediyor.
“Daha sonra kişi aynı hazzı sağlamak adına tekrar tekrar aynı anılar peşinde koşmaya başlıyor. Yani ilk aşamada gerçekleşen yapısal değişiklik kişinin aynı problemleri tekrar tekrar yaşamasına sebep oluyor.
“Her madde kullanan bağımlı değildir”
"Çok önemli bir ayrıntı var: Her madde kullananın bağımlılık sendromu yaşadığı söylenemez. Beyindeki yapısal değişimi yaşayan aslında çok az bir kısım.
“Bazı insanlar merak gibi çeşitli sebeplerle başlar ve bunu bir şekilde sınırlandırır. Fakat bazı insanlar da kullanımını devam ettirip arttırdıkça bağımlılık sendromu dediğimiz bir handikapla karşılaşıyorlar.”
2008’de de Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuştu
Şubat 2008 ‘de Meclis Genel Kurulu’nda alınan kararla “uyuşturucu başta olmak üzere madde bağımlılığı ve kaçakçılığı sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla” Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuştu.
Komisyon Kasım 2008’de uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin meclis görüşmelerini, soru önergelerini ve bakanlıklara düşen görevleri içeren bir rapor yayınladı.
CHP’li Akın 2008’deki komisyonu sordu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Ahmet Akın 2 Kasım’da İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yanıtlaması istemiyle uyuşturucu madde kullanımına ilişkin soru önergesi verdi.
Akın önergede 2008’de kurulan komisyonu gündeme getirdi:
* 2008 yılında kurulan TBMM Meclis Araştırma Komisyonu raporunda yer alan, Bakanlığınızın görev alanına giren konularda rapor önerisi doğrultusunda bugüne kadar herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? Yapıldı ise yapılan çalışmalar nelerdir?
* Anılan Komisyon raporunda yer alan ve Bakanlığınızın görev alanına giren önerilerin ne kadarı ile ilgili gerekenler yapılmıştır? Gereği yerine getirilmeyen kaç öneri vardır?
* 2008 yılından bugüne kadar ülkemizde uyuşturucu kullanım miktarında nasıl bir gelişme olmuştur? 2008 yılı öncesine göre uyuşturucu kullanımının yaygınlaşarak arttığı iddiaları doğru mudur?
* 2008 yılından bugüne kadar uyuşturucu kullanımı nedeniyle yaşamını yitirenlerin yıllara göre sayısı nedir?
* 2008 yılından sonra uyuşturucu kullanım yaşında ciddi bir düşme olduğu, hatta 10 yaşlarına kadar düştüğü iddiaları doğru mudur? (TP)