Uluslarası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) altı gün süren toplantıları ardından "İstanbul Kararları" diye bilinen değerlendirme açıklandı.
Kararlara göre küresel krizden toparlanma işaretleri var ancak, toparlanma yavaş olacak, riskler devam ediyor.
Kararların ilki küresel istikrar için IMF'nin görev tanımının değiştirilmesi oldu.
Kararın açıklamasına göre geleneksel olarak bugüne kadar IMF reçeteleri cari işlemler ve kur krizlerine göre yazılıyordu. Oysa küresel kriz her ne kadar finans krizi olarak başlasa da 'reel sektör' krizine dönüşmüştü. Dolayısıyla IMF'nin bu krizden çıkış yolu gösterebilmesi için öncelikle kendi görev tanımını ve reçetelerini değiştirmesi gerekiyordu. İstanbul'da alınan bu karar doğrultusunda görev tanımını genişletecek olan IMF, Mart ayında yapılacak bahar toplantısında bu değişimi genel kurula sunacak.
Esnek kredi hattı önem kazanıyor
İkinci karar "esnek kredi hattının başarısının daha da ileriye götürülmesi gerektiği" oldu.
"Daha fazla sayıda ülkeye sigorta imkânı sunulmadı. Böyle bir imkânın mevcut olmaması, çok sayıda gelişmekte olan piyasayı, aşırı miktarda döviz rezervi tutarak kendi kendini sigortalamaya sevk ediyor. Bu ise küresel dengesizliklerin boyutunu artırarak istikrarsızlığa katkıda bulunuyor. IMF'nin kurucuları, IMF'nin küresel çapta faaliyet gösteren bir nihai kredi mercii olmasını öngördü. Fakat ihtiyati rezerv talebiyle karşılaştırıldığında Fonun mevcut kaynakları sınırlıdır."
Alınan üçüncü karar ise G-20'nin tavsiyesiyle gelişmekte olan ülke kotalarının artırılması oluşturdu. Gelişmekte olan ülkelerin IMF yönetiminde daha fazla söz sahibi olması planlanıyor.
Ancak bunun için öncelikle Nisan 2008'de 54 ülkenin kotasının artırılması kararının uygulanması gerekiyor. 2008 artırımının üzerine ise İstanbul'da alınan artırım kararı eklenecek. Türkiye de kotası artacak 54 ülke arasında yerini alırken, rakamın ne olacağı yapılacak hesapla ortaya çıkacak. Söz konusu kota artırım kararı en geç 2011 Ocak ayına kadar tamamlanacak.
İstanbul Kararlarının sonuncusunu ise IMF'nin G-20'de daha etkin rol alması oluşturdu. (EZÖ)