İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi (İBKHM) müftülüklere nikah kıyma yetkisi veren Nüfus Hizmetleri Kanununda değişiklik tasarısının acilen geri çekilmesi için bugün İstanbul Barosu’nda basın açıklaması yaptı.
Toplantıda İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi avukat Aydeniz Alisbah Tuskan, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Eski Başkanı avukat Nazan Moroğlu ve Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı avukat Süreyya Turan konuşmacılar arasındaydı.
2015’te dini nikaha ceza iptal edilmişti
Tuskan, Türk Ceza Kanununda (TCK) nikah cüzdanı görmeden nikah hakkında dini merasim yapılmasını engelleyen ve bunu yapan din görevlilerinin cezalandırılmasını sağlayan yasanın 2015 yılında iptal edildiğini hatırlattı.
Tuskan, müftülüklere nikah kıyma yetkisi veren tasarı ile getirilen düzenlemelerin Anayasa’nın değiştirilemez ilkelerini ve Medeni Kanunun resmi nikah hükmünü ihlal ettiğini, ülkede hukuk birliğini ortadan kaldıracak nitelikte olduğunu söyledi. Medeni Kanun ile tek eşlilik sisteminin geçerli olduğu Türkiye’de bu konuya olan hassasiyetin sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
“Hangi belediye bu görevi yerine getiremiyor?”
Moroğlu’nun okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi;
“Müftülüklere nikah yetkisi çok yönlü anayasa ihlali, aynı zamanda Medeni Kanunu’nun yok sayılmasıdır. Acilen geri çekilmelidir.
“Tasarıda müftülüklere resmi nikah gerekçesinde, vatandaşlarımızın evlenme işlemlerini kolaylaştırmak ve daha kolay ve seri bir şekilde hizmet sağlamak amacıyla il ve ilçe müftülüklerine de evlendirme yetkisi verilmektedir denilmekte. Hangi zorluklar çekilmiş, belediyeler bu görevi yerine getiremez hale mi gelmiş ki böyle bir dayatmayla karşı karşıyayız.
“Müftülükler aslında dini makamlardır. Evlendirme memuru olarak resmi nikah yetkisi verilmesi laik Medeni Kanunu’ndan vazgeçilmesidir. Laiklik ilkesi yurttaşların bir arada yaşamasının, demokrasinin ve kadın haklarının güvencesidir. Bu nedenle bu tasarı geri çekilmelidir.
“Yapılmak istenen değişiklikte çocuk haklarını da ihlal edecek değişiklikler bulunmaktadır. Özellikle kadın sağlığı üreme sağlığı konusunda vahim sonuçlar doğuracak düzenlemeler vardır. Örneğin, sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların nüfus kaydına ‘sözlü doğum bildirimi’ üzerine kaydedilmesi anne ve çocuk sağlığını korunamaz ve tamamen göz ardı edilmiş bir hali ortaya çıkaracaktır.”
“Müftülükten gelen garip uyarı”
Moroğlu, toplantıda 2006’da çıkan bir haberden de bahsetti. Haber başlığı “Müftülükten gelen garip uyarı” idi. Bu uyarı anne, kızkardeş ve eşten başka kimseyle tokalaşılmaması gerektiğini yoksa nikahın düşeceğini söylüyordu.
Moroğlu, “Şimdi o nikahı kıyan müftü herhangi bir sorunda acaba nikahı sona erdirebilecek mi? Bunlar 11 yıl önce söylenmiş sözler. Bugüne geldiğimizde de tehlikenin farkında değiliz ve tepkimizi nasıl dile getireceğimizi bilemez haldeyiz” dedi.
“Medeni Kanunuma sahip çıkıyorum”
Başka bir dinleyicinin ise “Sivil toplum olarak parti gözetmeksizin bütün kadın milletvekillerinden bu konuya karşı çıkmaları için destek istemeliyiz diye düşünüyorum” demesinin üzerine Moroğlu geçmişten bir imza kampanyasını hatırlattı:
“2015’te İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak bir imza kampanyası başlatmıştk. Medeni Kanunuma sahip çıkıyorum. Resmi nikah kadın haklarının güvencesidir. Laik hukukumuzun simgesidir. Bu imza kampanyası 1 milyon imza hedeflenerek açılmıştı. Sosyal medya desteğiyle birlikte 1,5 milyon imza toplandı. Bu imzalar mecliste bütün millet vekillerine gönderildi.
“Bu tasarıyı hazırlayan hükümet tarafından hiçbir kimseden geri dönüş olmadı. Bir çok kadın milletvekilinden dönüş oldu. Bazı erkek milletvekillerinden ‘durumu kadın milletvekillerine yönlendirdim’ diye cevap alınması da gayet üzücüydü. Çünkü erkek egemen zihniyet dinsel referanslarla da işbirliği yaptığı zaman cumhuriyetin aydınlığını yaşayamayacağımız kesinleşiyor. Bunun için kadın erkek el ele verip cumhuriyetin değerlerini korumak zorundayız.’’
“Bu yasa toplumsal barışı bozacak bir yasadır”
Turan ise tasarının gerekçelerinin yetersiz olduğunu belirtti. Vatandaşların din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde nikah işleminden sonra dinsel bir tören yapmalarına veya törensel dini bir nikah kıymalarına zaten engel olmadığını vurguladı. Tasarının yasallaşmasının hukuksal düzende ikilik yaratacağını da konuşmasına ekledi.
“Bu yasa toplumsal barışı bozacak bir yasadır. Örneğin, aileler arasında da dini nikah mı olmalı, belediye nikahı mı olmalı diye tartışma yaratacaktır ve ayrışmaya neden olacaktır. Diğer din mensuplarıyla da bir ayrım ortaya çıkacaktır. Örneğin, mezheplere göre dini nikahlar nasıl yapılacak gibi. Ayrıca dini merasimle nikah yapılmasına hiç bir engel yok. Bu nedenlerle toplumda bir ayrışmaya neden olacaktır. Kadın erkek, tüm toplum olarak buna izin vermemeliyiz. Bu yasanın çıkmaması için her türlü özveriyi göstermeliyiz.” (AA/ÇT)