Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davaya İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.
9'u tutuklu 85 sanıklı davanın bugünkü (12 Mart) davada cinayet döneminde İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli askerler savunma yaptı.
TIKLAYIN - Tutuklu Astsubay Karakaya: Cinayetle Alakam Yok
Duruşmanın öğleden sonraki kısmında cinayet sırasında İstanbul Jandarma Komutanlığı'nda görevli olan tutuksuz sanıklar Adnan Acar, Ali Barış Sevindik, Hacı Şefik Şimşek, Metehan Kadir Yıldırım ve Mikdat Özbek savunma yaptı.
Sevindik: Bize yapılan kumpas
Acar “İstihbarat asayiş görevim yoktur hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum” derken Sevindik “Bize yapılan kumpastır” diye konuştu.
2007 tarihinde İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Kısım Amiri Albay Ali Barış Sevindik savunmasında cinayetten önce Hrant Dink'i tanımadığını, Agos'u hiç duymadığını söyledi.
Sevindik'in savunması şöyle:
“Samast 10 yıl boyunca Bakırköy ile ilgili açıklama yapmadı ve daha önce hiç Bakırköy'e uğramadığına göre, Bakırköy'de bir keşifin olması hayatın olağan işleyişine aykırı. Böyle bir keşif yoktur. Olay yerinde yokum, değil tutuklanmam gözaltına alınmam bile şaibelidir.
“Bu davaya dahil edilmemiz bir kumpastır. Emniyet raporu bize iftira için hazırlanmış. Sanki birilerinin gizlenmesi için İstanbul Jandarma Komutanlığı kurban seçilmiştir.
“Dosyada örgüt üyeliğine dair hiçbir şey yok. İddia ediyorum gerek ben gerekse aile fertlerimin FETÖ ve benzeri oluşumlarla iltisakı bulunmamaktadır. Emin olun bana bu iddiayı yapanlardan daha masumumdur. Bana karşı iddialar kumpastır, beraatimi istiyorum.”
Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan'ın dava sanığı jandarmalar Okan Şimşek ve Muharrem Demirkale ile görüşmelerine ilişkin HTS kayıtlarını sorması üzerine Sevindik, Bakırköy'de jandarmanın bir ek hizmet binası olduğunu ve orayı kullandıklarını belirterek “Dink öldürüldüğü tarihe kadar bize onunla ilgili hiçbir bilgi gelmedi. Bütün olaylar, evi ve işyeri polis bölgesinde bizimle alakalı değildi. Agos’u hiç duymamıştım” dedi. Sevindik, Demirkale ile ilgili “Muharrem Demirkale’nin örgüt üyesi olduğunu ben bilmiyorum. Öyleyse çok üzülürüm” dedi.
Şimşek: Kanunsuz emir almadım
Sevindik'in ardından İstanbul Jandarma İstihbarat görevlilerinden Hacı Şefik Şimşek savunma yaptı. Şimşek de “Cinayetten önce ne Hrant Dink'i ne de Agos'u bilirdim” dedi.
Şimşek'in savunması şöyle:
“Cinayet günü bölücü faaliyetler ile ilgili Beyoğlu’nda bir Kürt derneğini takiple görevliydim. Taksim’den metroyla Levent’e geçtim. Kamera kayıtlarındakiler ben ve arkadaşlarım değil.
“Taksim'deyken Halaskargazi Caddesi'ne gitmedik, cinayet mahalinde bulunmadık, kimseyi takip etmedik. Ben cinayeti televizyondan öğrendim. Öldürülmeden önce ne Hrant Dink'i ne de Agos'u bilirdim.
“Cinayete dair ne bir suçum, ne bir görgüm ne de bir bilgim vardır. Trabzon ve Samsun [Jandarma] ekibini hiç tanımam. Kanunsuz bir emir hiç almadım, alsaydım da yapmazdım.
“20 yıllık jandarmayım, arkası dönük şapkalı bir insanın görüntüsünden şahıs tespiti yapıldığını görmedim. Kamera kayıtlarına yansıyan kimse İstanbul Jandarmadan değildir.
“Benimle alakası olmayan son derece rutin bir günden dolayı 8 ay hapis kaldım, lekelenmeme hakkım ihlal edildi. Hala Uzman Çavuş olarak çalışıyorum, açığa alınmadım, ihraç edilmedim.”
Şimşek, Mahkeme Başkanı Horasan'ın sorusu üzerine “Birimlerde cemaat yapısının yerleştiğine dair bilgim yok” dedi.
Şimşek'in ardından cinayet döneminde İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli astsubay olan Metehan Kadir Yıldırım savunma yaptı. Yıldırım “Emre Cingöz [gazeteci, tutuklu dava sanığı], Muharrem Demirkale [dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü Bölücü Faaliyetler TİM Komutanı Yüzbaşı, bugün tutuklu yarbay, tutuklu sanık], Yavuz Karakaya’yı [cinayet işlendiğinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde astsubay, tutuklu sanık] suçlamam ve teşhis için emniyette bana baskı yapıldı” dedi.
Özbek: Zekeriya Öz tarafından cezalandırıldık
Yıldırım'dan sonra cinayet sırasında İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyet biriminde görevli astsubay Mikdat Özbek savunma yaptı. Özbek de cinayetten önce Dink ve Agos'u duymadığını savundu.
Özbek, Fethullah Gülen cemaati tarafından hedef seçildiğini savundu. “Cemaat işlerini takip ediyorduk. Savcı Zekeriya Öz [eski Ergenekon davası savıcı, görevden ihraç edildi, hakkında "FETÖ soruşturması" kapsamında dava açıldı, firari] tarafından vaktiyle telefon dinlemeden cezalandırıldık” diyen Özbek, bu nedenle isimsiz bir ihbar mektubu nedeniyle hakkında Ergenekon soruşturması yapıldığını söyledi.
“Samast ifadesinde cinayet günü kendini takip edenlerin polis olduğunu söylüyor. Ama sonra olay İstanbul İl Jandarmaya mal edilerek bu konuda haberlerle bir algı operasyonu yapıldı” diyen Özbek şöyle konuştu:
“Bizim cinayetten haberdar olabileceğimiz “değerlendirilmiş” şeklinde belge düzenlenmiş, kanıt yok. Benim Dink'in öldürüleceğine dair bilgim yok, olamaz da. İddianamede kanıt yok, suç bu suçsuzluğunu ispatla demiş. Ben de suçumun olmadığını ispatlamaya çalışıyorum.
"Benim ne Muharrem Demirkale ne de Hamza Celepoğlu [Genel Komutanlığı İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkez (İDAM) Amiri eski Tuğgeneral, dava sanığı] ile askeri hiyerarşi içinde değilim. Ben TİM komutanım Serkan Özer'e bağlıyım.
“Dink'i tanımam, evinin ve yayınevinin Bakırköy'de olduğunu bilmem. Ne evinin ne de yayınevinin yanına gitmedim. Bu iddiayı kabul etmiyorum. Hiçbir delile dayanmayan suçlamaları kabul etmiyorum. Ne cinayet, ne FETÖ ne de anayasal düzeni kaldırmakla alakam yoktur.”
Özbek adli kontrolünün kaldırılmasını ve beraatini talep etti.
Davaya yarın savunmalarla devam edilecek. (EA)