İstanbul Film Festivali'ni bu yıl daha özel kılan niteliğiyse, programdaki "Sinemada İnsan Hakları" bölümü. Ağırlıkla belgesellerden oluşan "Sinemada İnsan Hakları", Ruanda'dan Arjantin'e, Irak'tan Güney Afrika'ya, İsrail'den Çeçenistan'a uzanan öykülerle dolu.
Anlatılanlar, kendi hayatı, kaderi hakkında karar vermekten uzaklaştırılan insanların öyküsü. Bir yandan da, yaşama sevincinin kendisi bunca saldırı altındayken, "sanat ne işe yarar" sorusunun kim bilir kaçıncı yanıtı.
Neo-liberalizmin Arjantin soykırımı
Bölümün gözbebeği, elbette usta Fernando Solanas'ın son çalışması, Yağma Anıları: Toplumsal Soykırım . Solanas, ünlü Bulut'tan altı yıl sonra, yeniden belgesele dönüyor
Arjantin'in 2001 sonrasında, IMF, Dünya Bankası kararları ve uluslararası şirketler eliyle nasıl yağmalandığının, yoksulların adil ve sağlıklı yaşam hakkının nasıl ellerinden alındığının 10 bölümlük tanıklığı.
Salvador Allende
Şili yakın tarihinin sinemacısı Patricio Guzman, Salvador Allende'nin bin bir numara ve şiddetle devrildikten 30 yıl sonra, Şili, kanlı darbecisi Pinochet'yi yargılamak için canla başla uğraşırken, ülkesinde Allende'nin izlerini arıyor. Salvador Allende , Guzman'ın 2001 tarihli "Pinochet Davası"ndan sonra çektiği yeni belgeseli.
İsrailli keskin nişancılar
Televizyoncu, belgesel yapımcısı ve yönetmeni Nurit Kedar'ın filmi Tek Atış , İsrail ordusundaki keskin nişancılar üzerine bir belgesel. Ordunun kendi çektiği, daha sonra yapımcıların ele geçirdiği görüntülerden oluşan film, ordudaki günleriyle gurur duyarken, nişan aldıklarında "duyguları sakatlanan" askerlerin şaşırtıcı ifadelerini bir araya getiriyor.
İsrail'de kadın olmak: Kız Almak
İsrail'in en büyük sinema ve tiyatro oyuncularından sayılan Ronit Elkabetz'in, kardeşi Schjomi Elkabetz'le birlikte yaptığı Kız Almak , kendi hayatına sahip çıkmak isteyen bir kadının öyküsü. Bir yanda ayrılmaya çalıştığı tutucu kocası, bir yanda onu vazgeçirmeye çalışan erkek kardeşleri, bir yanda çağdaşlaşır görünen ağır, gelenekçi bir kültürün mirası.
Kız Almak, 2004 Kudüs En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan Elkabetz'in oyunculuğunu izlemek için bulunmaz fırsat.
Ruanda'da ölüm ve şeytanla el sıkışmak
Festival'de bu yıl Ruanda üzerine iki film yer alıyor. İlki, Şeytanla El Sıkışmak . 1994'te, 3 ayda 8 yüz binden fazla insanın katledildiği Ruanda'ya gönderilen Birleşmiş Milletler komutanı Kanadalı korgeneral Romeo Dallaire'in belgeseli. Dallaire, dokuz yıl sonra, yetersiz bilgiyle ve eğitimsiz kuvvetlerle yollandığı görevin ayrıntılarını bir kitap yazarak dünyaya duyurdu. Şeytanla El Sıkışmak, Dallaire'in bugünden 1994'e bakışı.
Ruanda üzerine diğer bir filmse, Otel Ruanda . Babam İçin'in senaryo yazarı, Terry George'un aynı dönemi konu alan filmi, bin iki yüz kişiyi otelinde saklayıp kurtaran bir otel müdürünün öyküsü. Şeytanla El Sıkışmak'taki general Dallaire'i, bu filmde Nick Nolte oynuyor.
Güney Afrika'da AIDS'li ve kadın olmak
Dün , Oscar'a aday gösterilen ilk Güney Afrika filmi, aynı zamanda Zulu dilinde olup da uluslararası dağıtıma çıkan ilk yapım. Filme adını veren Dün, kızı Güzellik'le birlikte yaşarken, HIV virüsü taşıdığını öğrenir. Kocası, her türlü sorumluluğu reddeder, oysa bütün belirtileri göstermektedir. Dün, köylülerin tepkilerine karşın, ölmek üzere olan kocasını evine alır. Hem hastalığıyla hem de köylülerle mücadele etmek zorunda kalır.
Dün, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün "AIDS'le mücadelede kadın hakları" raporundan çıkmışçasına, çarpıcı bir öykü.
Savaş ortasında çocuklar
80'de Cannes Altın Palmiye adaylığı olan yönetmen Honkasalo'nun ödüllü belgeseli Melankolinin 3 Odası , savaş karşıtı bir yapım. Savaşın çocuklara neler yapabildiğini gözler önüne seren Honkasalo, askeri bir okulda Çeçenlerle karşı eğitim gören yetim Rus çocuklarını, Grozni'de tek bir kadının evlat edindiği 63 Çeçen çocuğu getiriyor perdeye. Gerçeğin, geleceğin elden alınışının soğuk, dayanılmaz halini.
Meydan okuyan, Afrikalı bir kadın
Senegal'in Yılmaz Güney'i denebilecek usta Ousmane Sembene'nin 2004'te Cannes'da özel mansiyon alan son filmi Koruma , sünnet edilmemeleri için altı kızı koruma altına alan, delişmen, dik kafalı, mücadeleci bir kadının öyküsü. Hareketli, neşeli, kışkırtıcı bir film.
Magnum deneyimiyle mahkeme belgeseli
Ünlü Magnum ajansının Avrupa bölümünün başkan yardımcılığını yapmış Raymond Depardon'dan bir mahkeme belgeseli. Paris 10. Bölge Mahkemesi 'nde, özel izinle 12 davayı çeken Depardon, bir yandan duruşmalara yansıyan yaşantıları bir yandan da "Avrupalı" adalet sistemini ele alıyor.
Darwin'in Kabusu
Hubert Sauper'nin 2004 Paris Çevre Filmleri Festivali'nde büyük ödül alan filmi Darwin'in Kabusu kapitalizmin doğa ve yaşamı nasıl tahrip ettiği üzerine sarsıcı bir belgesel.
Sauper, 1960'larda Afrika'daki Victoria Gölü'ne deney amacıyla salınan tatlısu levreğinin, "kapalı" bir yaşam tarzını nasıl altüst ettiğini anlatıyor. Levrek, doymak bilmez açlığıyla göldeki biyoçeşitliliği yok ederken, bir yandan da ekonomik bir "zenginliğe" dönüşüyor. Vahşi bir zenginliğe.
Postmodern ırk ayrımcılığının yarası
Yara , Nicolas Klotz'un göçmen siyahların maruz kaldıkları, altık şiddet içeren toplumsal ayrımcılığı, siyasal ithamları, adaletsizliği, yaşanan umutsuzluk ve hayal kırıklıklarını anlatan dokunaklı filmi.
Klotz, yıllarca Ravi Shankar, James Carter ve Brad Mehladu gibi usta müzisyenlerin belgesellerini çektikten sonra, uzun metrajlı kurmaca filmler yapmaya başlamış bir yönetmen.
Transit: Göç yollarının hüzünlü öyküsü
Berke Baş'ın belgeseli Transit , hayatta kalmakta zorladıkları ülkelerinden Batı'ya doğru yola çıkan ve yolları İstanbul'da kesişen biri Iraklı Arap, biri Iraklı Kürt, biri Nijeryalı üç ailenin öyküsü. Transit, Bilgi Üniversitesi'nde Kültürel İncelemeler yüksek lisans ders programlarında ders veren Baş'ın ilk uzun metraj belgesel.
Irak'ta kaygısız bir kadın: Onuncu Gezegen
Belgesel işleriyle bir tür aktivistliği sürdüren Melis Birder'in filmi Onuncu Gezegen Bağdat'ta Tek Başına işgal altındaki Bağdat'ta aşktan bekarete, Saddam yanlısı vatanseverliğinden hayatta kalmaya, hiçbir şeyden bahsetmeye çekinmeyen Kevkeb'in öyküsü.
Kevkeb, Arapça'da "gezegen" anlamına gelen adından hareketle, "Ben onuncu gezegenim" diyor. Birder'in belgeseli, Paris'te Cinema Du Reel'e katıldı; Roma Bağımsız Film Festivali'nde de gösterilecek. (TK/EÜ)