Kanun Hükmünde Kararname’lerle (KHK) üniversitelerden atılan akademisyenler, İstanbul Dayanışma Akademisi’nin kuruluş etkinliğini Beşiktaş’taki Dünya Barış Parkı’nda bu haftasonu gerçekleştirdi.
Cem Özatalay'ın moderatörlüğünde yapılan “Üniversitenin Yarını/Yarının Üniversitesi” panelinde Barış İçin Akademisyenler Girişimi'nden akademisyenler İsmet Akça, Emre Tansu Keten, Filiz Arıöz ve Aslı Odman konuştu.
“Üniversite uzaydan gelmiş bir şey değildir”
Panelde ilk sözü Yard. Doç. Dr. İsmet Akça aldı.
Akça, üniversitenin toplumdaki diğer kurumlardan ve var olan üretim ilişkilerinden bağımsız ele alınamayacağını kaydetti:
“Üniversite uzaydan gelmiş bir kurum falan değildir. Üniversite bu ülkede olanlardan bağımsız tartışılamaz.
“Türkiye’de neoliberal kapitalizmin dinamikleri çerçevesinde üniversite şekillendirilmeye çalışılıyor. Sermaye, üniversiteleri ‘ihtiyaca’ cevap olabilecek biçimde düzenlemek istiyor.
“1990’lardan beri sermaye-üniversite işbirliği, girişimci-işletmeci-piyasacı üniversite, elit-kitle üniversitesi ayrımı, Yeni YÖK Kanunu, ‘başörtüsüyle üniversiteye girilir mi girilmez mi’ derken yükseköğretim alanı parça parça yeniden yapılandırıldı.”
“Akademisyenler, yazdıklarının hayata geçip geçmemesiyle ilgilenmiyorlar”
Akça’dan sonra söz alan Yard. Doç. Dr. Filiz Arıöz ise bilginin akademinin sınırları içerisinde üretildiğini ve sonrasında pratiğe geçirilmediği için insanların hayatına girmediğini savundu.
“Biz bir bilgi üretiyoruz fakat bu bilginin nasıl kullanılacağı, neye yarayacağı konusunda herhangi bir yönlendirme yapmıyoruz. Sadece üretiyoruz ve bırakıyoruz. Onlar tez oluyor, yayın oluyor ve bir yerde duruyor.
“Akademisyenlerin kendisine ‘Toplum, kendisi için üretilen bilgiye geri dönüş yapıyor mu ya da bu bilgiye bir saygı duyuyor mu?’ sorusunu sorması gerekiyor. Ürettiğimiz bilginin toplumla buluşması çok önemli.”
“Doktora öğrencileri kendi emeğine yabancılaşmış durumda”
Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen Emre Tansu Keten halen aynı üniversitede doktora öğrencisi.
Keten, akademide doktora öğrencisi ve asistan olmanın zorlu bir süreç olduğunu belirtti ve ekledi:
“Üniversitede en dezavantajlı durumda olanlar doktora öğrencileri.
“Doktora öğrencilerinden beklenen, kendi giderlerini karşılayarak öğrenimlerini tamamlamaları ve bir konu üzerinde uzmanlaşarak kendilerini üniversitelere satılabilir hale getirmeleri.
“Bu durum doktora öğrencileri arasındaki rekabeti beraberinde getiriyor ve -tam olarak küresel sermayenin istediği gibi- uzmanlaşmaya çalıştığı alanın kaynakları dışında tek bir makale okumayan, tek tipleşmiş bir akademisyen profili yetişiyor.”
Keten, konuşmasına KHK’yle ihraç edilen ve intihar eden meslektaşı, akademisyen Fatih Mehmet Tıraş’ın ‘Kişiliğimle bütünleşik insani değerlerimden feragat etmediğim sürece olağan bir akademik gelecek öngöremiyorum’ sözleriyle son verdi.
“Sorunlarımızı bir kadeh şarap eşliğinde tartışmak çok sıkıcıydı”
Paneldeki son sözü Aslı Odman aldı. Odman, ihraç süreçlerinden sonra yaşananlara değindi:
“İstediğimiz akademi, zaten şu anda olan ve KHK’yle ihraç edilmeden önce çatısı altında bulunduğumuz akademiler değil.
“Orada yaşadığımız bütün sorunları akşam iş çıkışlarında bir kadeh şarap eşliğinde tartışmak sıkıcı olandı ve gerçek olmayandı. Şu an daha gerçek olanı yapıyoruz ve kendi adıma söylemem gerekirse şu an daha mutluyum.
“‘İşten atılma arkadaşlığı’ iş arkadaşlığından çok daha önemliymiş. Bu süreç bana bunu gösterdi.”
Etkinlik, forum ve ardından Barışa Ezgiler, Bandista, Mahmut Çınar ve Gonca Gümüşayak’ın dinletileriyle sona erdi.
Aslı Odman: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde öğretim görevlisi. Uzun yıllar yurtdışında yaşadıktan sonra 2002 yılında Türkiye’ye döndü. Mekânsal Tarih, Kent Tarihi, Tarihsel Coğrafya, İstanbul Tarihi ve Sosyolojisi akademisyenin başlıca araştırma alanlarını oluşturuyor. Ayrıca iş cinayetleri konusunda da çalışmaları var. "Gezi'yi Soldan Kavramak18 Brumaire'den Taksim Direnişi'ne" kitabının yazarları arasında yer alıyor. Emre Tansu Keten: Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde araştırma görevlisiydi. 7 Şubat 2017’de 686 numaralı KHK ile işinden ihraç edildi. Halen aynı üniversitesinin aynı bölümünde doktora öğrencisi. ‘Radikal bir medya eleştirisi olarak Gezi İsyanı’ , ‘Ankara Katliamı: Manşetlerle büyütülen alçaklık’ gibi çalışmaları mevcut. Filiz Arıöz: Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü’nde yardımcı doçent doktor olarak görev yapıyor. Aynı üniversitede analitik kimya üzerine çalışmalar yapıyor ve dersler veriyor. İsmet Akça: Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yardımcı doçent doktor olarak görev yapıyordu. 7 Şubat 2017 tarihli 686 numaralı KHK ile işinden ihraç edildi. Doktora tezini, Türkiye'de ordunun iktisadi ayrıcalıkları üzerine yazdı. Bu konu üzerine yazdığı pek çok makalesi var. Birikim Yayınları’ndan çıkan Norman Geras’ın yazmış olduğu Marx ve İnsan Doğası adlı eserin çevirmenlerinden biri. Akça, ayrıca Evren Balta Paker'le birlikte "Türkiye'de Ordu Devlet ve Güvenlik Siyaseti" adlı kitabı da yazdı. |
(ZY/EKN)