Fotoğraflar: Dara Demiralp
Bu yıl Newroz kutlamaları koronavirüs, HDP'nin kapatma davası ve İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması gölgesinde gerçekleşti.
Dün (20 Mart) İstanbul Yenikapı'da düzenlenen kutlamalara salgına ve yağışa rağmen onbinler katıldı. Türkiye'deki gergin siyasal atmosferi Newroz alanında hissetmek mümkündü. HDP ve Ömer Faruk Gergerlioğlu başta olmak üzere vekillerinin yaşadığı süreç sloganlara da insanlara da yansımıştı; baharın heyecanı yerine kızgınlık ve öfke vardı.
Bianet, 2021 Newroz’unda kutlamayan gelen yurttaşlara mikrofon uzattı.
“Eski Newrozları özlüyorum”
Yüksel Seyitvan, 60
“İlk Newroz kutlamasına 1995’te katıldığımı hatırlıyorum, Zeytinburnu'nda gerçekleşmişti. O zamanlar devletin Newroz kutlamalarına ilişkin tutumu çok daha ağırdı. Polislerin Newroz kutlamak isteyen kitleye saldırısı çok sertti. Buna rağmen korkusuz bir şekilde Newroz kutlamalarına katılırdık. Hatta yaratılan o korku atmosferinde Newroz’u daha bir coşkulu ve daha heyecanlı karşılıyorduk.
Katıldığım ilk Newrozu da iyi hatırlıyorum. Bir araya gelip ateş yakmamıza izin vermiyordu polisler. Dolayısıyla bizler de Newroz kutlamalarını belirli bir noktada yapamıyorduk. Mahalle mahalle gezip yer değiştiriyorduk. Sokak aralarına kaçıp farklı noktalarda tekrar bir araya gelip ateş yakıyorduk ve ateşin etrafında halay çekiyorduk. Polisin olmadığı bir yer bulduğumuz gibi ateş yakmaya başlıyorduk. O gün nerde boş bir alan, bir meydan bulduysak ateş yakıp etrafında halaya durduğumuzu hatırlıyorum. Daha sonraki yıllarda da devletin yasaklarına ve polislerin saldırılarına rağmen bir araya gelip Newroz kutlamalarına katılmaya devam etmiştim.
Tam olarak sene kaçtı, hatırlayamadım şimdi. Topkapı’da çok coşkulu bir kitle bir araya gelip Newrozu kutlayacaktı fakat o gün polisler orada toplanan insanlara çok ağır bir şekilde saldırmıştı. Çok sayıda kişi yaralanmıştı. Benim de yüzüme bir gaz bombası isabet etmişti. Ölümden dönmüştüm o gün.
25 ila 30 yıldır Newroz kutlamalarına katılıyorum. Bugün de buradayım. Evet, her ne kadar 1990’larda ortaya koyduğumuz demokratik inadımız bizi bu günlere getirdiyse de o zor günleri özlüyorum. Çünkü o günlerin koşullarında Newroz’a katılan insanlar, daha güçlü dayanışıyordu, daha inançlıydı; insan ilişkileri daha sıcaktı... O dayanışma, o inanç bugün on binlerce kişiyi büyük meydanlarda buluşturuyor. Buna tanık olmak tabii ki çok onurlandırıyor beni, büyük gurur duyuyorum ancak dediğim gibi o günlerin başka bir duygusu vardı, özlüyorum... Hiçbir Newroz’u kaçırmadım. Hiç durmadan, yorulmadan katılmaya devam edeceğim."
"Bacaklarımda polis copu izi duruyor"
Zeynep Calıhan, 59
"Yıllardır İstanbul'da Newroz kutlamalarına katılıyorum. Hiçbir Newroz kutlamasını kaçırmadım şimdiye kadar. Newroz, İstanbul'da ilk kutlanmaya başlandığında çok az insanla bir araya gelip kutlama yapıyorduk. Çok zor zamanlardı. 1993 yılında Topkapı'da toplanıp Newroz kutlayacaktık. O gün, kitlenin Topkapı'ya varması için polis kontrol noktalarını aşması gerekiyordu. Ben de o gün bir polis kontrol noktasını geçmeye çalışırken saldırıya uğramıştım. Polis nereye gideceğimi sormuştu. Ben de polis engelini aşmak için Bahçelievler'e gideceğim söylemiştim. Polis dönüp üzerimdeki yöresel kıyafetlere bakıp "Beni keriz mi sanıyorsun" diye sormuştu. Sonra da bana cop ile saldırmaya başlamıştı. Bacaklarımda hala o copların izleri duruyor. Ama o gün durmadık, polislerden de coplarından da korkmadık.
Yasaklamalarına rağmen her sene daha coşkulu, daha kararlı ve daha inançlı Newroz alanlarına akmaya devam ettik. İnsan o günleri unutamıyor. Bugün buradayız, yüz binlerce kişi buraya, Yenikapı meydanına akın etti. O günlerin emeğiyle bu günlere geldik. Onun için çok mutlu hissediyorum. Covid-19 salgını olmasına rağmen bu kadar insan bir arada. Newroz'u her sene daha coşkulu ve daha kararlı karşılamaya devam edeceğiz. Biji Newroz!"
“Bu kalabalığı görmek dünyanın en güzel duygusu”
Cafer Baba, 77
"Türkiye’de Newroz kutlandığından beri Newroz kutlamalarına katılıyorum. Tek başıma değil, ailemin tüm fertleri ile her sene Newroz kutlamalara katılıyorum. Siirtliyim, ilk Newroz ateşini bizim köyde yaktığımızı hatırlıyorum. Tabii, o zamanlar yasaklar vardı. Newroz ateşini yakmak büyük suç sayılıyordu. Gizli ve saklı bir şekilde Newroz’u kutluyorduk. O günkü koşullarda bir araya gelip ateş yakmak, halay çekmek çok zordu. Ama o imkânsız koşullarda bile bir yolunu bulup Newroz kutlamalarını gerçekleştiriyorduk. Sonrasındaköylerimiz yakıldı, yerimizden yurdumuzdan göç etmek zorunda kaldık.
Siirt’ten Ayvalık’a göç ettik. Ancak orada Newroz kutlanmıyordu. Newroz kutlamalarını özlüyordum. Uzun yıllar boyunca Ayvalık’ta yaşadıktan sonra bu sefer İstanbul’a göç ettik. 12 yıldır İstanbul’da yaşıyorum ve her sene burada gerçekleşen Newroz kutlamalarına katılıyorum. Newroz kutlamalarını kaçırsam canım çok sıkılır, huzursuz olurum.
Newroz bizim bayramımızdır. Bizim aslında üç büyük bayramımız var: Ramazan, Kurban ve Newroz Bayramı. Biz bu üç bayramı da kutluyoruz. Ama Newroz kutlama alanları benim için başka bir anlam ifade ediyor. Covid-19 salgınına rağmen çıkıp Newroza geldim. Bu yaşta böyle bir kalabalığın içine girmenin çok riskli olduğunu biliyorum ama bu kalabalıkla buluşunca iyileşeceğimi de biliyorum. Newroz kutlamaları beni terapi ediyor. Bu alanlardaki kadınlar, çocuklar; genç kızlar, genç erkekler ve renkli giyim kuşamlarıyla ortama can veren herkes bizim için yaşama sarılma sebebidir. Çünkü çok büyük emeklerle bu günlere gelindi. Bugün burada oturup bu kalabalığı izlemek dünyanın en güzel duygusu. Bu kalabalığa bakınca geçmişe dalıyorum. Nerden nereye geldik diyorum kendi kendime."
“Gözüm gençleri arıyor”
Hanifi Soytaş, 89
“Diyarbakırlıyım ve 30 yıldır Newroz kutlamalarına katılıyorum. Geçmişte binbir emekle biraraya gelip Newrozları kutlardık. İnsanlar çok zor şartlarda bir araya gelip Newroz ateşini yakıyordu. Yıllarca Newroz kutlamaları yasaktı. O yasaklara karşı sokak sokak, meydan meydan gezip Newroz ateşini yakmakta ısrar ettik. Daha sonra milyonların buluştuğu bir bayrama dönüştü Newroz. Bugün de burada binler bir arada ama eskinin neşesini, huzurunu yaşayamıyorum. Hiçbir zaman bu kadar yalnız hissetmemiştim. Evet, toplanıyoruz, bir aradayız, kutlama yapıyoruz ama son kaç yıldır çok kimsesiz hissediyorum. Gelecekten, barıştan umudumu kesmedim kesinlikle ama çok huzursuzum. Artık bizden geçti, diyorum bazen. Gençleri arıyor gözlerim. Çünkü gençler moral oluyor bana ama gençte bırakmadılar.
Bugün cezaevleri Kürt gençleri ile dolup taşmış durumda. On binlerce tutsak cezaevlerinde. Bu karanlık günleri ne zaman aşacağız, bilemiyorum. Bu yaşıma rağmen, bugün buradayım. Hastalıktan da devletten de korkmuyorum ama demin ifade ettiğim gibi huzursuzum. Allah bize yardımcı olacaktır."
(NÖ)