İstanbul Çekmeköy’deki Serüven Otizm Spor Kulübü’nde otizmli 19 yaşındaki Arda C. adlı öğrenci, kurumda görevli spor eğitmeni tarafından darbedildi.
Aile, konuya ilişkin suç duyurusunda bulundu. Yaşananların ardından öğrenciye şiddet uyguladığı belirlenen F.D isimli eğitmen ile okul müdürü E.U. gözaltına alındı. İki kişi kasten yaralama suçundan (TCK'nın 86. madde) adliyeye sevk edildi.
Arda C.’nin annesi Burcu Gölbaşı, dosya avukatı Sedef Erken ve İstanbul Barosu Engelli Hakları Merkezi’nden avukat Deniz Yazgan Şenay yaşananları bianet’e anlattı.
“Benim çocuğum o acıya nasıl dayandı?”
Anne Gölbaşı, Arda için 2 yaşında otizm tanısı aldıklarını ve o günden bu yana eğitim aldıklarını belirtti. Arda’nın şiddettin yaşandığı kuruma bir senedir gittiğini söyleyen Gölbaşı, kurumun müdürünü önceden tanıdıklarını bu nedenle de Kartal’dan Çekmeköy’e gittiklerini aktardı.
Arda’nın şiddete uğradığından kurum müdürünün aramasıyla haberdar olduklarını söyleyen Gölbaşı, şunları kaydetti:
“Ben hâlâ çok kızgınım. Konuşamayan, kendini ifade edemeyen, savunamayan bir delikanlıya nasıl bu kadar ağır şiddet gösterebildi? Anlamıyorum, konduramıyorum. İçim acıyor, kafam acıyor. O videoları izlediğimden beri canım acıyor. Benim çocuğum o acıya nasıl dayandı? Bilmiyorum. Bunu yapan şahıs en ağır cezayı almalı. Basit yaralama ile kurtulamasın. Çünkü bu basit yaralama değil, çok büyük bir şiddet. Artık yeter. Caydırıcı bir ceza olmalı.”
Anne Gölbaşı, okullarda sınıf içerisinde yer alan kameraların kaldırılmasına da tepki gösterdi.
Gölbaşı, “Öğretmen mahremiyeti dediler ve sınıflardaki kameraları kaldırdılar. Bu kameralar olsa bunu yapamayacaklar. Çünkü bizim izleme hakkımız olacak. Sınıflardaki kamera sistemi geri gelsin. Artık denetlensin bu okullar” dedi.
“Cezasızlık şiddeti sistematikleştiriyor”
İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve dosya avukatı Sedef Erken, şiddet failinin kurumda çalışan Spor Eğitmeni olduğunu ve otizme ya da özel eğitime dair hiçbir uzmanlığı olmadığını aktardı.
Erken, faillerin cezalandırılmadığı için cesaretlendiğini belirterek şunları söyledi:
“Bu durum şiddetin sistematik hale gelmesine sebep oluyor. Benzer bir olayda bir eğitmenin 'Bu çocuklar ancak böyle eğitilebilir' dediğine bile rastladık. Yani işkence suçunu eğitimin bir parçası olarak gören biri bu alanda eğitimci olarak kendine yer bulabilmiş. Durumun vehametini buradan anlayabiliriz.”
Ailelerin çocuklarının eğitimi ve bakımı konusunda çaresiz bırakılarak yetkin olmayan ve pahalı kurumlara mahkum edildiğini söyleyen Erken, kurumların denetlenmesi hakkında şunları söyledi:
“Kurumları denetlemesi gereken onlara bu kurumları bu şekilde açma izni veren bakanlıkların birimleri. En sorunlu taraf da bu maalesef. Bir konuda denetim yapabilmeniz için sizin o konuyu çok iyi bilmeniz gerekir. Mevzuatta sayılmış evrakı tam mı, şekilsel olarak koşulları nedir buna bakıp giderseniz orada gerçekten ne olup bittiğini denetlemiş olmuyorsunuz. Dolayısıyla asıl denetimler neredeyse hiç yapılmıyor diyebilirim.”
“İhbar edememe haline güvenen saldırganlar”
Ceviz Otizm Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Barosu Engelli Hakları Merkezi’nden avukat Deniz Yazgan Şenay, yaşananların münferit bir olay olmadığını aktardı.
Yazgan-Şenay, “Özellikle sözel olmayan, yani kendini konuşarak ifade edemeyen engellilerin ihbar edememe haline güvenen saldırganlar, engellileri müzmin mağdur haline getirmiş durumdalar” diyerek şunları ekledi:
“Ceza muhakemesinde mağdurun dinlenmesi güçleştiğinde, şiddet faillerinin cezasızlığın tadını çıkardığını görüyoruz. Birçok dosyada görgü tanıkları şiddet failleri tarafından sindiriliyor ve işbirlikçiye dönüştürülüyor. Kamera kaydı var, şiddet ortada, tanığın ilk beyanı faili tespit eder yönde ama sesi duyulsa da yüzü tam olarak görünmeyen kişi, çekim açısının ona sağladığı haksız avantajdan yararlanabiliyor. Birçok dosyamızda, şiddet gösterdiğini ikrar eden sanıkların, 'Ama durmuyor, başka türlü engelleyemiyoruz' deme cüretini gösterdiğini, bu cüretin hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ödüllendirildiğini görüyoruz.”
(AD)