Karşımızda, iki dağın arasında bir tepeye heybetle oturmuş, ayaklarının altında Golan'ın verimli topraklarında ve eşsiz güneşinde olgunlaşan elmaların, kirazların, bademlerin ekildiği tarlalar.
Majdal Şams, aşağıda bu manzaraya bakıyor; bir de geceleyin belirginleşen, köyün Suriye'de kalan yarısının tek tük ışıklarına.
Suriyeli Gelin filmini izlerken, Majdal Şams'ı görebileceğim aklımın ucundan geçmemişti. Sırtını tepeye yaslamış köy, setler halinde aşağı doğru iniyordu.
Tam da filmdeki gibi, turuncu bir huzme kaplıyordu köyün üzerini gün batımıyla birlikte.
Golan'daki son köy
1967'de İsrail'in işgal ettiği Golan Tepelerindeki son köy Majdal Şams. İşgal köyü bölmüş, yarısı İsrail yarısı Suriye olmuş. Tamamı Dürzi olan köy halkı Suriye'ye geri döneceği günü bekliyor.
Dürziler her ne kadar da İsrail'in askere giden iki azınlık grubundan biri olarak "sadık" bir azınlık olarak görülseler de, bu köyde Suriye'ye dönmek için sıklıkla gösteriler yapılıyor.
Yüzyıllardır yaşadıkları bu coğrafyada Dürziler, Suriye'de de İsrail'de de öteki; dini olarak İslamiyet'in yeni bir kolunu takip ettikleri için iki ülkede de ötekiler.
Ama Suriye ve İsrail arasında devam eden savaş durumu, işgal altında olmaları, köyün iki taraftaki sakinlerinin rahatça gidip gelememesi ve hatta kız alıp verme durumlarında tarafların ailelerini bir daha kendi ülkelerinde ziyaret edemeyecek olmaları gibi sorunlar bu köydeki Dürzilere kendilerini iki defa öteki hissettiriyor.
İsraillilerin Golan Tepelerindeki bu köylere sadece elma, armut almaya gelip, dönüp yollarına devam ettiklerini de hesaba katarsak ciddi bir iletişimsizliğin hüküm sürdüğünü de söyleyebiliriz.
Ortalama bir İsrailli Yahudi, bu köylerin kendisi için güvensiz olduğuna inanmış pek fazla sorgulamadan.
Köye girmeye hiç gerek kalmadan çıkılan dağ yolundan İsrailliler kışın kayak merkezlerine gidiyor.
Yine aynı yola yakın bir yerde de bir Yahudi yerleşimi İsrailli Yahudilerin Dürzi köylerinde "gereğinden fazla" kalmaması için kurulmuş sanki.
Suriye suyu ve bayrağı
Köyün tek pansiyonunda kalmaya karar veriyoruz. Arkadaşımın babası rahatsız oluyor bu kararımızdan ve hatırlatıyor:
"Onlar hep Suriye'ye dönmek istiyor, emin misiniz oranın güvenli olduğundan?".
Söylenenleri dinleyip kendi bildiğimizi yapıyoruz. Pansiyonun ilk müşterileri olduğumuz açık. Sahibi bizi hoş tutmak için elinden geleni yapıyor.
8 bin nüfuslu Majdal Şams'ın suyu halen Suriye'den geliyor, çünkü Suriye köyü kendi köyü olarak gördüğünden "hizmet götürmeyi" görev biliyor.
Ürdün nehrinin suyundan bile içme suyu üretmeye çalışan İsrail de bu duruma tabii ki ses çıkartmıyor.
Köyün tam ortasında Dürzilerin yaptırdığı anıtta Suriye bayrağı dalgalanıyor. Çok şaşırıyorum bu kadarına. İsrail gibi militarizmin toplumun her alanına sirayet ettiği, sürekli kendini dayatan bir İsrail milliyetçiliğinin en hassas coğrafyasında nasıl oluyor da bu bayrağa kimse ses çıkarmıyor diye düşünüyorum.
Benzer bir durumun Türkiye'de olmasının asla ve kata mümkün olmadığı geçiyor aklımdan.
En iyi harmandan bir çay
Akşam, falafel ve humus yemeye gidiyoruz, köyün en iyisi olduğun söylenen Kemal ve eşi Necat 'ın yerine.
Çalışan kadınlara çok ender rastlanan bu köyde Necat kocasıyla birlikte çalışan bir kadın. Köyün en popüler falafelcisi. Kemal akıcı bir şekilde İbranice konuşuyor, karısı Necat ancak derdini anlatacak kadar.
Köydeki okulun çok iyi olmadığını söylüyor. Belli ki İbranice bilmesine de çok gerek yok; herkes Arapça'nın bu bölgede konuşulan şivesini konuşuyor etrafında.
Oğulları ise Suriye'de değil, Haifa Üniversitesi'nin insanı hayatından bezdirmesiyle ünlü mühendislik fakültesinde okuyor. Bir falafel yerken iki saat sohbet ediyoruz.
Neredeyse erik boyundaki kirazlarından ikram ediyorlar bize, bir de en iyi harmandan bir çay demliyor Kemal, bir yaprak da sardunya atıyor içine, kokusunu alır almaz çarpılıyorum, nasıl çay bu diye!
Sabah serin bir rüzgarla başlıyoruz güne, bu bambaşka bir yerde olduğumuzun en açık göstergesi...
İstemeye istemeye yola koyuluyoruz. Golan'ın son kalesi Majdal Şams, göz kırpıyor sanki. İyi ki şu filmi gördün de geldin der gibi...(TS/EÜ)