İsrail ordusunun, Lübnan’ın güneyinde Hizbullah’a yönelik ‘sınırlı ve yoğun’ kara saldırıları başlattığı yönündeki açıklamasına rağmen, sahada belirsizlik sürüyor.
Beyrut merkezli El-Meyadin televizyonu, saha kaynaklarına dayanarak, Lübnan topraklarına yönelik herhangi bir sızmanın teyit edilmediğini bildirdi. Bu haberin ardından Hizbullah Medya Sorumlusu Muhammed Afif, Katar merkezli El-Cezire’ye açıklamalarda bulundu.
"HAREKAT SINIRLI, MEVZİİ VE HEDEFLİ"
İsrail Ordusu Lübnan'da kara harekatına başladı
İsrail güçlerinin Lübnan’a girdiği iddialarını yalanlayan Afif, “Direniş savaşçıları ile işgal güçleri arasında henüz doğrudan bir çatışma yaşanmadı. Ancak savaşçılarımız, Lübnan topraklarına girmeye cüret eden veya bunu denemeye çalışan düşman kuvvetlerine en büyük kayıpları verdirmeye hazır” dedi.
Hizbullah ayrıca, Lübnan sınırında konuşlu İsrail güçlerini ‘uygun silahlarla’ hedef aldıklarını, İsrail’in kuzeyindeki bazı askeri noktalar ile Tel Aviv yakınlarındaki İsrail ordusunun siber istihbarat birimi ‘8200’ ve Mossad tarafından kullanılan ‘Glilot’ adlı üsse roket saldırıları düzenlediklerini açıkladı.
Lübnan ordusu ‘çekilme’ iddialarını yalanladı
Lübnan ordusu, İsrail’in kara saldırıları öncesinde, güçlerinin sınır hattından birkaç kilometre geri çekildiği yönündeki haberleri yalanladı.
“Güneyde sınır hattında konuşlu askeri birlikler, bazı gözlem noktalarında yeniden konumlandırıldı” diyen Lübnan ordusu, Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) ile işbirliği ve koordinasyonun sürdüğünü belirtti.
UNIFIL ise İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyine kara harekâtı düzenleyeceğine dair bilgi verdiğini, ancak bu ‘tehlikeli gelişmeye’ rağmen güçlerinin bölgedeki konumlarını koruduğunu açıkladı.
İsrail'in ateşkes şartları: Hizbullah’ın kuzeye çekilmesi ve silahsızlandırılması
BMGK’nin 1701 sayılı kararı
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararı, 2006 Lübnan Savaşı’nı sona erdirmek amacıyla 11 Ağustos 2006’da kabul edildi.
İsrail’in yanı sıra, ABD’nin öncülük ettiği bazı Batılı devletler ile Suudi Arabistan ve Katar yaptıkları ortak açıklamada 1701 sayılı karara atıfta bulundular. Bu devletler, kararın özellikle iki maddesinin uygulanmasını istiyor:
- Hizbullah’ın silahsızlandırılması.
- Litani Nehri’nin güneyinde, Lübnan ordusu ve BM Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) dışında hiçbir silahlı gücün bulunmaması.
Ancak Hizbullah, varlık amacını doğrudan hedef alan bu maddeleri bugüne kadar kabul etmedi.
İsrail ordusundan ‘tahliye’ çağrısı
İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, sosyal medya platformu X’ten yaptığı yazılı açıklamada, Lübnan’ın güneyinde halkı kuzeye doğru göçe zorlayan ikinci bir çağrı yaptı.
Lübnanlılara Litani Nehri’nin güneyine araçlarıyla geçmemeleri uyarısında bulunulan açıklamada, bölgedeki 28 köy ve belde sakinlerinden evlerini terk etmeleri istendi. Açıklamada, Lübnanlılara güneye geri dönebileceklerine dair çağrının ancak kendilerinden gelebileceğine işaret edildi.
Lübnan’daki Litani Nehri’nin İsrail sınırına en yakın noktası 8 kilometre, en uzak noktası ise 28 kilometre mesafede bulunuyor.
İsrail’in Lübnan saldırıları
Hizbullah ile İsrail ordusu arasında 8 Ekim 2023’te başlayan düşük yoğunluklu çatışmalar, eylül ayı itibarıyla tam ölçekli bir savaşa doğru ilerliyor.
İsrail ordusu, 17-18 Eylül tarihlerinde Lübnan’da gerçekleştirdiği çağrı cihazı ve telsiz saldırılarının ardından Hizbullah’ın askeri liderlerini hedef alan suikastlar düzenledi ve 23 Eylül’de Lübnan’ın güneyine ve doğusuna yoğun hava saldırıları başlattı. 27 Eylül’de ise Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Beyrut’a düzenlenen bir hava saldırısıyla öldürüldü. Buna karşın Hizbullah, İsrail’e roket ve füzelerle karşılık vermeye devam ediyor.
Lübnan makamlarına göre, Hizbullah’ın kullandığı iletişim cihazlarının patlatıldığı 17 Eylül’den beri 104’ü çocuk ve 194’ü kadın olmak üzere toplam 1273 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı ve bombardımanlar nedeniyle ülke içerisinde yüz binlerce kişi yerinden oldu.
Lübnan Başbakanı Necib Mikati, 29 Eylül’de yaptığı açıklamada, “İsrail saldırıları nedeniyle yerinden edilen 118 bin kişi, 778 sığınma merkezine yerleştirildi. Yerinden edilenlerin gerçek sayısı bundan çok daha fazla ve bir milyona ulaşması mümkün” dedi.
Ülkenin güney kesimlerinden başkent Beyrut’a ve kuzeye doğru göç dalgası devam ederken, Suriye’ye göç edenlerin de olduğu belirtiliyor.
(VC)